14#Elimde değil!

1K 97 20
                                    

Jenna kahvaltıya inmedi. Gereksiz yere edilen bir başka kavga daha istemiyordu. Kafasını boşaltmaya ve kendine gelmeye ihtiyacı vardı. Bu yüzden tüm gün sükunetle geçirecek kendini arındıracaktı. Aslında bu gün arka bahçenin çiçeklendirilmesi için yapması gereken birkaç şey vardı taze çiçekler ile meşgul olmak belki ona iyi gelebilirdi. "Yine başladın Jenna!" diye söylendi kendi kendine. Zaten dün pazartesiydi ve genç kadın her pazartesileri banyo yapma alışkanlığı olduğundan odasına bir küvet hazırlamalarını söylemiş lakin çenesini tutamayıp hizmetliye Robert içinde hazırlamaları emrini vermişti. Gerçi adamın günün hangi saatinde banyo yapmaktan hoşlandığını bilmiyordu. Hoş, öyle bir alışkanlığı olup olmadığını da bilmiyordu lakin geceleri uyumadan önce banyo yapmak bedeni rahatlattığından onunda hoşlanabileceğini düşündü. Belki sinirleri biraz olsun yatışırdı. 

Jenna yemek salonunun önünden geçerken durup göz ucuyla içeri baktı. Derli toplu ve içeri girilmemiş gibiydi. Öyleyse Robertte onunla karşılaşmak istememişti. Genç kadın yürürken bir an duraksadı. "Ya da gitti..." dedi kendi kendine. Bakışlarını kale duvarlarında yerdeki halılarda ve tablolarda gezdirdi bir müddet. Ardından boğazına yerleşiveren can sıkıcı düğümü yutkunup hızla başını salladı. Genç kadın koridorun sol tarafına geçerek dış camlarda asılı duran perdelerin iplerini aynı hizaya getirmeye ve pililerini düzelterek ilerlemeye koyuldu. Sanıyordu ki geçerken birkaç tabloya ve halının iki ucunda eşit durması için dinlenme sıralarına da müdahale etmişti. Çabuk çabuk hareket ederken karşısına çıkan ufak tefek kadın ise gözüne çarpan dağınıklık yüzünden fena halde ondan nasibini almıştı. 

Genç kadın adımlarını hızlandırıp çalışma odasına yöneldi. Odanın önüne geldiğinde bir an duraksadı. Kapıyı çaldı ve ardından yavaşça açtı. Oda toparlanmış, komedin ve sandalyeler içeri alınmıştı. Jenna olduğu yerde hareket etmeden durarak odanın içinde gözlerini gezdirdi ve ardından tek kaşını kaldırıp çalışma masasına doğru ilerledi. Orada da birkaç şeyi toparlayıp düzenledikten sonra gözü komedine takıldığında derin bir nefes alıp üzerindeki vazoyu indirdi ve komedini güçlükle kucaklayıp balkonun trabzanına dayadı. dönüp kendine bir sandalye çekti ve komedinin önüne koydu. Gözleri yeniden balkonu taradı ardından hızla içeri girip ikinci sandalyeyide aldı ve kendisininkinin yanına yerleştirdi. Genç kadın elinden geldiğince hızlı ve düşünmeden hareket etmeye çalışıyordu. Ayağını ritmik olarak yere vurmaya başladı ve dönüp bir kitap alıp okumaya karar verdi. kütüphanenin önüne gelip büyüklü küçüklü dizilmiş karmakarışık kitaplara baktı ve bir adım geriledi. "Hayır Jenna olmaz!" Kafası karışan genç kadın büyük bir güçlükle kaleden getirtmiş olduğu ve özenle dizdiği kitap rafına yönelip derin bir nefes alarak şiir kitaplarından birini çekti ve gözü kitaplıkta balkona çıktı. Yapmayacaktı. Eğer şu an kitapları indirirse gece yarısına kadar dizecekti onları biliyordu ve kafası bu kadar doluyken kaç kere aynı şeyi yapacağını bilmiyordu. Gerçi yaptığı düşünmesini engelleyecek ve onu yorgunluktan tükenene dek meşgul edecekti. Yine de Jenna durumunun iyiden iyiye kötüye gitmemesi için şu an bırakmalı ve zihnini boşaltmalıydı. Derin bir nefes alarak yerine oturup kitabın adına baktı. Ardından kaldığı yerden devam edebilmek adına harekete geçti.

---

Robert sabah evden çıkmış atı Beyaza binip ormandaki işine gitmek üzere yola koyulmuştu. lakin bir an sonra yolunu değiştirip aşağı, kumsala inmeye karar vermişti. Kadın ona hakaret etmekten vazgeçmiyordu ve Robert dikkate almaya başladığı için ona değil kendine kızıyordu. Burnu dönüp kumasala ulaştığında heybede duran matarayı aldı hayvanı serbest bırakıp güneşin ısıttığı kumlara oturdu genç adam tek eliyle ardından destek alıp dişiyle mataranın kapağını açtı ve bir yudum alıp önündeki engin maviliğe doğru baktı. Kadın resmen yaptıkları münakaşanın ardından odasına bir küvet ve koca bir kalıp sabun yollatmıştı. Robert gerçek bir çıldırma yaşadığı o anı unutabileceğini sanmıyordu. Odadan çıkıp kadını o küvette boğmamak için kendini öyle zor tutmuştu ki genç adam durabilmek adına üzeri başıyla suyun içine oturmuştu. Neyse ki sıcak suyun içinde devirdiği birkaç kadeh buharın etkisiyle onu hoş etmişti de Robert düşünmekten kurtulmuştu. Ne olacaktı ki... Sabah uyandığında yine aynı düşünceler sarmıştı her yanını. Eski haline dönmesini isterken ki kastını anlamlandıramıyordu. Saçı sakalı bir günde uzayacak değildi... Kaldı ki genç adam bile isteye kesmemişti sakalını... Yirmi yılın ardından görmüştü kendi yüzünü. Sinclair iti müdahale etmemiş olsaydı belki de ölene dek görmeyecekti. Robert yalnızca göğüs hizasına çok fazla indiklerinde kısaltıyordu onları lakin kesmemesinin altında yatan bir sebebi vardı. Şimdi ise buna bir şekilde aşmıştı. lakin saçlarını uzatıp yeniden babasına dönmeye niyeti yoktu. Bu şekildeyken en azından biraz daha farklı görünüyordu. Kadının bahsettiği kıyafetleri ise de Robert elbet üzerine giyecek birşeyler bulduğunda ve kafası bulanık değilse onları değiştiriyordu. Yalnızca şu sıra fazlasıyla uyanıktı. Üstelik onun için odasına temiz kıyafetler taşıyan, eskilerini paklayan hizmetliler vardı etrafında. Daha önce bir iki geceden fazla kalede kalmadığından ve kendi de durup asla kadın gibi kıyafet yıkamayacağından pek yeltendiği bir şey değildi. Robert gözlerini kısıp kaşlarını çattı. Kadın tepinse de köpürse de rahatsız olmuyordu Robert halinden. Umurunda değildi. Onu çekip çevirmeye niyetliyse şayet ses çıkarmaz yapardı lakin kendi kendine durup da ne giyeceğini düşünmeyecekti odada... "Dengesiz çatlak!" genç adam dilini şaklatıp bir yudum daha aldı. Her yaptığı eylem için üzerini değiştiriyor bulunduğu her yerde bir şeyleri dizmeye çalışıyordu. Ayrıca devamlı banyo küveti gibi kokuyordu. Robert yüzünü kırıştırdı. Jenna'nın teninin kokusu yoktu. Karşıdan baktığı her vakit keskin sert ifadesi, iri göğüsleri ve dolgun kalçaları ile kadın aklını yerinden söküp alıyordu lakin yanına yaklaştığında bir şekilde sabundan bir heykel hissiyatı uyandırıyordu. Belkide Roberti bu güne kadar tutan şey buydu. Kadının tenini öperken yüzünü sabuna sürtüyormuş gibi bir hissiyat yaşamak istemiyordu. Öte yandan bacakları arasına bir çomak gireceğini düşünecek kadar masumdu. Hiç ama hiçbir şeyden haberi yoktu ve bu korku vericiydi. Onu etkilemek için en ufak bir harekette dahi bulunmuyordu. Yalnızca bakışları... Taş gibi bedeninde onda canlılık hissi uyandıran tek yer bakışlarıydı. Robert büyük bir yudum daha alıp küfretti birde kırıtmaya kalksaydı ne olurdu ona? Kadın yalnızca gözlerini hareket ettirerek onu çıldırtıyordu zaten ve birde bedeninde vuku bulan hisleri vardı genç adamın. Çocukluğundan hatırladığı, onu güldüren ve o zaman bile bıkkınlık veren tek şeydi kadın. Sayılı güzel anısından birkaçıydı... Bu yüzden de Robert önünü ardını düşünmeden tutunmuştu ona.

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin