31#Cümbüş

999 81 20
                                    

---1 Hafta Sonra---

McAodha Klanı

Ian McAodha sınır boyundaki patikada oturmuş, pelerininin kukuletasını gözleri önüne kadar çekmiş atı gece ile birlikte beklemekteydi. Lanet olası Robert hala gelmemişti Genç adam Callie duraksamalarına müsaade etmediğinden dün gece yarısını geçtikten sonra saat dört gibi McAodhadaydı ve Callie'i kaleye bırakıp lanet Roberti karşılayacağı bahanesi ile burada sabahı sabah etmişti. Genç adam haklı bir tedirginlik içindeydi. Son gördüğünden bu yana Brian ile karşı karşıya gelmemişti ve şu an yalnızca Brian değil tüm Ferguson ve McAodha ile karşı karşıya olmak durumundaydı. Connor ve Fionanın düğünü için McGiolada bulundukları vakit Ian yalnızca seremoniye katılmış ve yemek için kalmamıştı. Lakin Callie bu defa müsaade etmemişti. Tanrı korusun Ian birkaç günü burada geçirmek durumunda kalacaktı. Briandan yahut Liamh'dan bir korkusu yoktu. Lakin çıkacak bir tatsızlıktan kendisini tutamamaktan ve Caledonia'yı üzmekten ölesiye korkuyordu genç adam. Hoş Connor, Fiona, Maeve ya da Noah ile bir derdi yoktu. Onları seviyordu da Lakin ailenin içine öylece dalıvermek onu pamuk ipliği ile uçurum kenarından sallanacak gibi hissettirmişti. Ian ağzını da tutamayacaktı. O vakit neler olurdu tanrı bilirdi. Dua etsindi de birde gerginlikten adamların karşısında boğulmaya kalkmasındı. Zaten adamların önünde aptal aptal bakmamak adına doktorun verdiği yatıştırıcıyı almamıştı. Ki şu durumda bu oldukça gerekliydi. Genç adam küfrederken matarasına viski yerine doldurduğu bimbirdelik çayından birkaç yudum daha içip yüzünü buruşturdu ve yolun başından tıkır tıkır gelen at arabasına baktı. Gözlerini kısıp yaklaşmasını bekledi ve Arabanın McDonald renklerindeki perdelerini ve üzerindeki koca amblemi gördüğünde derin bir oh çekerek atı gecenin yularını çözüp pelerininin kukuletasını indirdi. Arabanın ardında Robert'in atı üzerinde Karen'i gördüğünde ise kaşlarını çattı. Lanet Rebecca umuyordu ki burada olmasındı. Derin bir nefes alarak bakışları önünde arabaya doğru ilerledi. Kıza yüzüne bakmadan başıyla selam verdi lakin konuşmadı. Karen de konuşmadı. Zaten Ian onunla hiçbir vakit özel olarak konuşmamıştı. Rebeccanın kızını kendisine göstermek adına ayda bir kalan mevzuları için yemeğe çağırdı vakitlerde alelade sohbet etmişlikleri vardı ama asla ötesine geçmemişti Ian.  Düşüncelerini savuşturup duran arabanın kapısını hızla açtı ve aynı hızda geri çarptı. 

Jenna gözlerini çarpmanın etkisi ile açıp kocasının koltuğu altından çıktı ve ona baktı. Yolda onun yüzünden fazlaca duraksamışlardı. Robert de dört günü bulan yolculuklarının iki buçuk gününü uykusuz at üzerinde geçirmişti. Genç kadın uzanıp Robert'i öptü ve kalkması için onu dürttü ardından dönüp Karen'e baktı. Tanrım kız arabada yoktu. Nereye gitmişti! Ah Tanrım! 

"ROBERT KAREN YOK!"

Robert telaşla doğrulup arabaya baktı. "Ne demek yok! Ben ne zaman uyudum! Jenna!" Genç adam korkuyla arabanın yürümediğini fark ettiğinde kadının üzerinden geçip kapıyı açtı ve kendisini dışarı attı. Ian ile göz göze geldiğinde ise korkuyla adamı sarstı. "Ian kardeşim yok!" 

Ian dilini şaklattı ve çenesiyle atı gösterdi. Bu sırada Karen oldukça telaş etmiş vaziyette attan inmekteydi. Ian Robert'in kızın yanına gidip onu bu güne kadar hiç görmediği bir ciddiyetle bağırıp azarlamasını dinlerken içeriden Jenna, McDonald Tartanına sarınmış vaziyette çıktı ve gülümseyerek ona sarıldı. 

"Ian! Seni burada görmek ne güzel" Jenna ağabeyine sıkıca sarıldıktan sonra kaş çatarak sesini fazlaca yükseltmiş olan kocasına baktı. "Afedersin ağabey." 

Robert sinirden titrer vaziyette kızı sarsmaktaydı. "Sen kafana göre nasıl inersin arabadan ya başına bir şey gelseydi!" 

"Kafama göre inmedim sabah olmuştu bende sana biraz yer açılsın uyu diye çıkıp ata bindim hem temiz hava almak istedim Robert neden bu kadar kızıyorsun!" Karen dudaklarını birbirine bastırıp dolan gözlerinden yaşları salıverdi. 

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin