(Hikayeye tam olarak giriş yapmadan önce bu minik bölümleri koymam gerekiyor ki bağlantı kopukluğu olmasın arkadaşlar.)
1 Ocak 1353
McDonald kalesinde büyük ve ihtişamlı bir yeni yıl sofrası kurulmuştu. Kuzeyli lord ve leydilerin çoğu davetliydi bu yemek davetine. Elbet Rebeccanın kendini garanti altına alabilmek için düzenlenmesini talep ettiği bir kutlamaydı bu ve kadının amacı Nişanı duyurmaktı. Rebecca Callie ve Ian üzerindeki oyununda dibe vurmuştu. Haliyle Jenna'nın vazgeçip evlenmemesinden korkuyordu şimdi. Robert ile yapacağı evlilik ona ne gibi bir ayrıcalık sağlayacaktı bilmese de madem karşılıklı tutacaklardı çenelerini öyleyse Rebecca sonuna kadar isteklerini bildirmeye hazırdı. Bu yüzden de oldukça fazla özenmişti davet için. Jenna'nın bunu yapmaya hiç niyeti yoktu ve Leydi Caledonia ise ilgilenmemişti bile. Robert de ortalıktan kaybolmuştu. Rebecca onu Mcdonald'ın kuzey batı topraklarındaki okyanus kenarındaki kale civarında olduğunu tahmin ettiğinden adamı araması için bir asker göndermişti. Neyse ki hayvan herif gelmişti de rezil olmaktan kurtulmuştu Rebecca. Gerçi varlığı daha büyük bir rezaletti ya... Kadın kızı için katlanması gerektiğinin farkındaydı. Eğer şu dakikada Ian onlara zarar verecek olursa -ki bunu ölesiye istediği belliydi- Konuşması bir işe yaramazdı. Hem Ian'ın desteğini kaybeder hem de muhtemelen onları sürgün edeceğinden sokakta yatmak zorunda kalırlardı. Robert'in ise bu sürgüne karşı çıkması imkansızdı. İyisi mi susup Jenna ile yapılacak avantajlı evlilikten payına düşeni almak olacaktı. Böylelikle Robertin adı temize çıkacak ve Karen de saygın bir evlilik yapabilecekti. Masadaki son hazırlıkları kontrol ettikten sonra Mutfağa geçmek üzere hareket etti Rebecca.
---
Jenna herhangi bir hazırlık yapmayı reddettiği için saraydaki baloda giydiği koyu yeşil elbisesini giyme kararı vermişti. Bir katil ile nişanlanmak için birde hazırlık yapacak değildi ya. Saçlarını tarayıp kulağının gerisine attıktan sonra şifonyerin çekmecesine attığı yüzüğü parmağına geçirip yemek salonuna inmek için ayaklandı. Lanet yüzük parmağında durmuyordu. Ne tesadüftü ki Jenna da onu istemiyordu zaten. Hızlı hızlı hareket ederken düşüp kaybolabilmesi için elini serbest bıraktı ve tahmin ettiği gibi merdivenlerin başına geldiğinde parmağından düşen halka zıplayarak ondan önce aşağı inmeye koyuldu. Genç kadın aheste aheste aşağı inerken bir an için o halkanın Robertin babasına ait olduğunu hatırladığında yüzünü buruşturup yüzüğün peşinden koşmaya başladı. Onu kaybederse sorun çıkabilirdi. En iyisi yüzüğü adama geri vermekti.
Robert kendisine denileni yapmak üzere Jenna'yı almak için merdivenlerde bekliyordu. Rebecca'nın zorlaması yüzünden sabahtan beri ağzına bir yudum almamıştı ve şu an başı ciddi anlamda ağrıyordu. Bir an önce yemeğe oturup bir iki kadeh dikmesi şarttı. Yukarıdan gelen tıkırtı ile kıstığı gözlerini merdivenlere çevirdi ve zıplayarak kendisine doğru gelmekte olan sarı halkaya baktı. Son zıplayışında eğilip yakaladığı yüzüğü çevirdiğinde Boynunda taşıdığı ve yıllar sonra ilk defa çıkarıp kadının parmağına taktığı halka olduğunu görünce kaşlarını çatmak zorunda hissetti. Hemen peşinden hızla aşağı inen kadını fark ettiğinde ise durup ona baktı. Yeşil bir elbise ile koşturmaktaydı. Oldukça teleşlı görünüyordu."Şimdi düşecek" diye düşündü genç adam.
Jenna dönen merdivenin son basamaklarına ulaştığında karşısında Roberti gördüğünde korkudan eteğine basarak tökezledi ve ayağı kayıp poposunun üzerine sert bir iniş gerçekleştirdi. Genç kadın oturduğu yerden kalkmadan önce neredeyse ağlayacağını düşündü çünkü Robert elini dizine vurarak gevşek bir kahkaha koyvermişti. Jenna neden sonra adamın uzattığı ele aldırış etmeden duyduğu acı ile dişlerini gıcırdatarak ayaklandı.
"Kıçını havada görmek pek mümkün değilmiş gibi Jenna." Robert güldü.
"Ley-di Sin-Clair!" Jenna burnundan soludu. Adamın altına giydiği koyu kahve bacaklarını sıkıca saran deri pantolonuna eski çizmelerine, Belinden deri iplerle tutturduğu pamuklu bol krem rengi gömleğine baktı. Kumaş kollarını öyle sarmıştı ki ani bir hareketinde yırtılacakmış gibiydi. Giydiği özensiz kıyafetler tuhaf bir şekilde adamın üzerinde oldukça doğal duruyordu. Genç kadın umutsuzca saçmalamaya başladığını düşündüğünde kabarık sakalları ve su görmemiş açık sarı saçlarında göz gezdirdi. "Sizin de yüzünüzü görmek pek mümkün değilmiş gibi Lord McDonald."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYDİ.. (M)
Historical FictionRobert Mcdonald boşvermiş bir adamdı. Hayatında en son tamamen ayık olduğu gün ne zamandı hafızasını zorlasa dahi hatırlayamıyordu çünkü geçmişi anımsamak için yine ayık olmak gerekiyordu. Yanlış, adamın bedeninde vuku bulmuştu. Gelinini kendi yatağ...