Robert kale dışındaki açıklık alanda Leydi Sinclair'in yemekten önce at yarışı için bulunduğu teklif üzerine önden giden atlı süvari birliğini takip etmekteydi. Hayatında hiç böylesine keyifli bir gün geçirmiş miydi bilmiyordu genç adam. Eğilip oldukça yorgun görünen karısını boynundan öptü. O olmasaydı böyle bir yerde böyle insanların arasında olmak kendisine ne denli keyif verirdi bilmiyordu.
"Yoruldun mu güzelim?"
" Evet" Jenna ellerini sıkıp gevşetti. "Lakin çokça eğlendim. Gerçi bir ara ağabeyimin yaptığı yüzünden biraz gerilmedim diyemeyeceğim."
"Adamın başkomutanını hiç etti... Manyak herif... Sakin sakin, güzel güzel oturuyordu" Jenna kıkırdayıp nedenini açıklayabilmek adına ona iyice sokuldu. Robert ise duydukları ardından başını sertçe kaldırıp Ian'a baktı. "İyi yapmış!"
"Adamı öldürebilirdi" Genç kadın başını olumsuz manada salladı.
"Hakkıdır." Robert omuz silkip ona sokulan kadını pelerini içinden mıncıklamaya koyuldu.
"Ne yapıyorsun? Bi gören olacak!"
"Görsünler..." Robert kendisine bakan kadına sırıttı ve dudağına küçük bir öpücük kondurdu.
"Esto no es dormitoririo Rorot!(Burası yatak odası değil)" Ian ardına döndüğünde at üzerinde pek samimi gördüğü ikiliye bakarak geçmişten küçük bir anının karşılığı olarak seslendi.
"Vete a la Mierda Fenix (Bok yoluna git)" Robert Ian'a sırıtarak başını salladı.
"Burası İskoçya!" Brian ve Liamh bir ağızdan bağırdı.
Bahsedilen yarışı gerçekleştirecekleri alana geldiklerinde herkes atlarından indi çünkü Fiona, Leydi Arcana, Leydi Rosalind ve Jenna yarışa dahil olmak istemediklerini söylemişlerdi. Maeve Ferguson ise Karen ile birlikte kalede kalıp ona eşlik etmek isteğinden bahsetmişti. Robert normalde eğlenmekten keyif alan kız kardeşinin ne diye bu denli kendisini kapattığına bir anlam veremiyordu. Pekala o Rebeccanın kızıydı. Son yaşananların ardından istenmediğini düşünüyor olması gayet doğaldı lakin bu insanlar Ian'ı hiç yadırgamadan içlerine alıvermişlerdi. Roberte ise sanki ömür boyu birliktelermiş gibi davranıyordu Lord Ferguson ve McAodha. Robert dilini şaklatıp küfrederken karısını bırakıp Ian'ın bulunduğu alana yöneldi.
"Ne o McDonald, keyfin yok gibi?" Ian gözlerini kısarak Roberte baktı. Noah çıkan omzunu yerine oturtmuştu lakin sızısı hala dinmiş değildi.
"Yarışacak mısın Robert? Connor yanında Noah ile birlikte ikiliye doğru ilerledi. "Epey yoruldun"
"Ardınızdan koşturacağım bir iddiam yok." Robert omuz silktikten sonra Noah'a ters bir bakış gönderdi. Hala kızgındı ona lakin kendisine gösterilen misafirperverlik susması için yeterliydi.
"Canı sıkılmış" Ian hala adamın keyfinin ne diye kaçtığını anlamak niyetindeydi.
"Ne o ihtiyarları deviremedin diye mi sıkıldın?" Connor sırıttı.
"Onlar ihtiyarsa ben çürümüş bir cesedim. Adamlar canavar..." Robert genç adamın omzuna vurdu. "Yine de deviremediler beni."
"Ama devrilmediler de..." Noah omuz silkti. Robert kendisine kaş çattığında ise Ian'a döndü.
"Bir yaratık arıyorsan tam yanımda dikiliyor. O neydi Sinclair?" Connor kolunu adamın omzuna attı. Ian sarkıttığı elini tutunca geri çekilmek zorunda kaldı. Adam ona güldüğünde ise küfretti.
"O kıvırcığı olduğum ortamdan uzak tutun bir dahakine parçalarını tüm İskoçyadan toplarsınız." Ian başını olumsuz manada salladı. "Ya da adamı haşlar bir güzel oturur yerim." Genç adam Robertin dinlemiyor olduğunu fark ettiğinde koluna kendince vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYDİ.. (M)
Historical FictionRobert Mcdonald boşvermiş bir adamdı. Hayatında en son tamamen ayık olduğu gün ne zamandı hafızasını zorlasa dahi hatırlayamıyordu çünkü geçmişi anımsamak için yine ayık olmak gerekiyordu. Yanlış, adamın bedeninde vuku bulmuştu. Gelinini kendi yatağ...