BERFU' DAN
Sabah gözlerimi babaannemin sesi ile açtım. Bugün beni yine kendisi uyandırmıştı ama sesi yanımdan değil aşağıdan geliyordu. Sanki birileri ile konuşuyordu. Hızlıca yataktan çıktım ve alt kata indim odada simsiyah giyinmiş, siyah gözlükleri, yapılı vücutları ile iki koruma vardı. Gözlerim hemen babaannemi aradı korumaların sağında camdan dışarı bakıyordu beni görünce hemen bana baktı.
-Berfu bu beyleri Lamia Hanım göndermiş kızım. Telaşla bakan gözlerimi görünce konuşmuştu.
-Neden bir korumaya ihtiyacım olsun ki diye babaanneme sorunca yutkunarak cevap verdi
-Dünkü nişan fotoğraflarınız internete, gazeteye düşmüş kızım. Dışarısı gazeteci kaynıyor diye cevap verince de bu curcunanın sebebini anladım.Babaannem dün deyince aklıma nişanım gelmişti. Şu bir hafta kendimi ikna etmeye çalışarak geçmişti. Google Umay Arat yazmıştım. Cemiyetin yakışıklılarındandı, sosyetenin ünlü olay boyu da denilebilirdi. Onlarca sevgilisi olmuştu, gördüğüm kadarıyla adı onca kötü işe karışmıştı. Polisle bir çok işi olmuştu. Korkunç şeyler yapmıştı. Öyle kibar, ikna edici konuşuyordu ki, Tanrım nasıl bir adamdı bu? İyi miydi kötü mü? Neden mafyaya karışmıştı, neden bunca kötü iş yapmıştı. Kendime 400 bin diye telrarladım, sadece bir oyun demişti. Sonra herkes kendi yoluna. Fiziksel temas yoktu, kurallar basitti. Tam vazgeçeceğim anda sesi ve konuşmalarıyla yeniden ikna oluyordum. Nişan günü annemin nişan elbisesini giymiştim, bilmiyorum turkuazı bu kadar çok sevmemin nedeni belki de bana annemi hatırlatıyor olmasıydı ama ben dün annem yanımdaymış gibi hissetmiştim.
Babaannemi nişanlanacağımı anlattığımda ilk şok olmuştu ama ona, birbirimizi çok sevdiğimizi ,ilişkimize bir isim koymak istediğimizi,beni çok sevdiği ve çok zengin olduğu, uzun süredir bir birimizi tanımadığımız fakat aşkın ve sevginin sadece zamanla ilgili olmadığı gibi şeyler söyleyince ilk çok kızmış sonra hızlıca alt kata inip temizlik yapmıştı. Babaannem bana çok güvenirdi belki de bu yüzden bu kadar az tepki vermişti bilmiyorum ama kızsa da benim adıma mutlu olmuştu işte.
Dün hızlı bir duş almış, saçlarımı kurutup dağınık bir topuz yapmıştım, hafif fondöten ve dudaklarıma parlatıcımı sürüp göz makyajına geçmiştim en önemli kısım bu kısımdı. Koyu tonlarda bir makyaj yapmalıydım siyah sürmemi dağıtarak sürdüm koyu tonlardaki farı buğulu olacak şekilde gözlerime sürdüm, maskarayı da sürüp kendime baktım evet çok güzel olmuştu makyajım da yüzümdeki tek ayrıntılı nokta gözlerimdi. Elbisem ile aynı renk olan gözlerim güzel bir kombin oluşturacaktı.
Babaannemin yardımı ile elbiseyi üzerime geçirdim, aynanın karşısına geçip kendime baktım. Beni tanımlayacak doğru kelimeyi arıyordum babaannemin sesi ile ona döndüm
-mükemmel benim prensesim tek kelime ile mükemmel oldun.
babaanneme gülümsedim evet her zamanki gibi beni tamamlamıştı. Ayakkabılarımı giyerken kapı çaldı, babaannem bugüne özel giydiği takımın eteklerini düzeltip alt kata indi.Gerçekten çok heyecanlanmıştım bilmiyorum ya hiç tanımadığım bir adamla nişanlandığım için yada bu bir oyun olduğu için bu kadar heyecanlıydım. Bende alt kata inip mutfağa girdim. Güller öyle güzeldi ki? Bu kadar nezaket beklemiyordum, herkes gerçek bir nişanmışcasına davranıyordu. Umay ikimiz, sadece ikimiz bileceğiz demişti. Saygılıydılar, biz zenginiz kafası yoktu. Lamia hanım gerçekten keyif alırcasına konuşuyordu. Sonunda babaanemden beni istediler. Ne demişti benden nefret etsen de beni seveceksin. Kimsin sen Umay Arat? Mafya mı, pisliğin teki mi, yoksa masum mu? Baannemin sesi ile hazırladığım kahveleri alıp salona geçtim ve o an donup kaldım.
Karşımdaki Yunan heykeli benim nişanlım olacak adamdı değil mi biri beni cimciklesin o cidden mükemmeldi. Karşımdaki adam üzerine tam oturan ve fit vücudunu ortaya seren beyaz gömleği ve siyah ceketi , siyah kumaş pantolonu , geriye taranmış yumşak uzun saçları ,uzun kirpiklerinin altından bakan turkuaz gözleri ve hafif kirli sakalı ile Hollywood yıldızlarını andırıyordu. Kahveyi alınca uzun bir süredir önünde durduğumu anlayıp oturmuştum. Onlar bir süre konuşmuştu arada ona bakıyordum ve onu bana bakarken yakalıyordum. Sonunda yüzük takılması faslı gelmişti. Babaannem ayağa kalkmış ben sağına Umay soluna geçmişti. Güzel seçilmiş alyanslar takılınca işin ciddiyetini anlamıştım, parmağıma geçirilen bu yüzük boynuma takılmış bir tasmaya eşitti. Şu anda ben hiç tanımadığım, adından başka hakkında hiçbir şey bilmediğim bir adamla, bir yola giriyordum yüzüğü parmağımdan çıkarıp atmak isterken çıkardığı fevkalade kolye her şeyi değiştirmişti, kolyeye büyülenmişçesine bakarken iki kızın da nişanın başından beri çektiği fotoğraflardan ilk defa rahatsız olmamıştım. Ne zaman vazgeçmeye karar versem bir engel çıkıyordu. Umay arkama geçip kolyeyi boynuma takmıştı daha sonra çok az bir süre daha oturup kalkmışlardı.
Bu heyecan beni çok yormuştu, odaya geçip üzerimi çıkarmış kolyeyi elime almış incelemeye başlamıştım. Kar tanesi şeklindeki kolyenin üzeri pırlantalarla doluydu ve kolyenin zarif zinciri beyaz altındandı. Kolye ona minik çaplı bir servete mahal olmuş olmalıydı, gerçekten çok pahalı bir şeye benziyordu. Kolyeyi hafifçe tekrar boynuma takmıştım ve alyansımı incelemiştim. Altın olan yüzük oldukça ağırdı, üzerinde zarif işlemeler olan yüzük bir çift yüzüğüydü girintili çıkıntılı kenarları olan bende ki yüzük Umay'da ki yüzük ile birleşebiliyordu. Yap boz gibi bir birlerini tamamlıyorlardı. Bir şans parmağıma tam oturmuştu. Eğer bunları Umay seçmişse gerçekten çok zevkli biri olmalıydı.
Babaannemin sesi ile kendime geldim, şu an geceden bile daha korkutucuydu. Sanırım iyi misin gibi bir şey sormuştu elimdeki alyansa baktım ve babaanneme cevap verdim sesim titiriyordu ve kısık bir sesle konuşuyordum. Cidden çok korkuyordum.
-Şimdi ne yapacağım babaanne...
O an lafımı bir fren sesi böldü yolun karşısındaki son model arabadan çok havalı bir şekilde inen Umay hızlıca gazetecilerin yanına gitti. Fazla öz güvenliydi, sakindi. Ne dediğini anlamamıştım ama o söyleyince gazeteciler geri çekilmişti .Umay hızlıca eve yaklaşıp kapıyı çaldı şok olmuştum ve kımıldayamıyordum, tek bir günde hayatım alt üst olmuştu resmen. Babaannem gidip kapıyı açtı, ben olduğum yerde durmaya devam ederken Umay hızlıca karşıma geçmişti, tam gözlerimin içine baktı dünya sanki durmuştu. Onun o turkuaz renkli gözleri ilk defa böylesine sıcaktı, ilk defa samimiydi.
-Korkuyorum diye fısıldadım
-Korkma dedi güven verircesine
-Ama... Devam edemedim
-Sadece ikimizin başka kimse bilmeyecek diye fısıldadı
-Bilmeyecek diye tekrar ettim
-Benden nefret etsen bile beni seveceksin, yeri geldiğinde gerçek nişanlım olacaksın dedi babaannemin duyamayacağı biçimde. Ben bir aptaldım, tam bir aptal ama yine de başımı tamam anlamında salladım.
-Söz mü? Diye fısıldadı
-Söz dedim
-Söz diye tekrarladıTanrım gece ve gündüz kadar farklıydık. Apayrı dünyaların insanıydık. Ben ona nasıl ayak uydurabilirim ki. Gözlerinden gözlerimi çektim. Ona bakmaya bile korkarken nasıl gerçekten nişanlısı olabilirdim? Konuşmaya çekinirken nasıl onunla sevgiyle konuşabilirdim. Onu hiç tanımazken nasıl delice sevebilirdim.
-Hadi bakalım kar tanesi onlara bir açıklama yapalım. Onları tatmin edecek bir açıklama.
-Ne diye şaşırarak sordum, yani onlara bir açıklama yapacağımızı mı söylemişti !İNŞALLAH BEĞENMİŞSİNİZDİR :-D YORUMLARINIZI VE VOTELERİNİZİ BEKLİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK
ChickLitKim olduğumu bilmiyorum, kim olduğunu bilmiyorum. Nerdeyiz, ne yapıyoruz bilmiyorum. Artık bunun ne kadar oyun ne kadar gerçek olduğunu bilmiyorum. "Bu oyunu oynayacağız ikimizde kârlı çıkacağız" demişti. Sahte bir nişan gerçek...