**Cehennem=Asel**

4.3K 187 19
                                        

BU  BÖLÜM  BENİ   DESTEKLEYEN  MÜKEMMEL  İNSANLARA  İTHFEN  YAZILMITIR.  İYİ  OKUMALAR. 

BERFU’NUN  AĞZINDAN
Sabah  uyandığımda   üzerimi değiştirmek  için   dolabın  önüne  geçtim.  Dolabı   açınca   mini  elbiselerimi  gördüm  ve   aklıma  o  gelince   gülümsedim.  Bana   aldığı  pantolonlara  baktım  ve   aklıma  ilk   zamanlar  bir  daha böyle  giyinme  demesi  gelince  güldüm.  Eminim  şimdi  öyle  giyinmemi  isterdi.  Dolaptan   uzun  siyah  bir  kalem  etek  ve  beyaz  gömlek  alıp   dolabı   kapattım.  Havalar   güzel  gidiyordu  bu  yüzden  üşümeyeceğimi  düşünüp  ceket   almadım.  Fiziğim  ortaya  çıkmıştı  ancak  pek  önemsediğim  söylenemezdi.   Mat  siyah  bilekten  bağlamalı  platform  ayakkabıları  giyinip  saçlarıma  fön  çektim  gayet  güzel  olduğuma  kanat  getirip  makyajıma  geçtim gözlerimi   ortaya  çıkaran  çok  hafif  bir  makyaj  yaptım.  Aşağı  indim  ve  babaannem  yesin  diye  biraz   kahvaltı  ettim.  Onun  yumuşak   yanaklarına  minik  buseler  bırakıp  çalan  kapıyı  bakmaya   gittim.  Derin  bir  nefes   aldım,  çalışan  kapıyı  açacakken  onu  durdurdum  ve  kapıyı  açtım  karşımdaki  adam,  benim  nişanlım,  yine  dünyaya  düşmüş  bir  meteora  dönüşmüştü.  Fit  vücudunu  ortaya  çıkaran  beyaz  tişörtü  ve  siyah  pantolonun  bu  kadar  yakıştığı  tek  erkekti.  Mavinin  en  güzel  tonuna  sahip  gözleri  ve  sarı  saçları  dikkat  çekiyordu.  Güldü,  ortaya  çıkan  beyaz  dişleri    ve  güneşten  bile  daha  parlak  olan  gülümsemeye,  bende  güzel  bir  gülümsemeyle  karşılık  verdim. 
-Immm,  dedi  ona  baktım   gülümseyip  devam  etti.  Beyazın  ve  siyahın  bu  kadar  yakıştığı  tek  bayansın  deyince  güldüm. O  da  güldü, bu  sesli  bir  gülüştü.  Azıcık  gülüp   ciddiyetle  devam  etti  ‘ama  ben  sebebini  biliyorum’  deyince  merakla  neden  yakışıyormuş  bakalım  dedim.  Tam  gözlerimin   içine  bakıp  konuştu
-Berfu,  kar  tanesi;  biliyorsun  kış  mevsiminin  teması  beyazdır,  her  bir  kar  tanesi  beyazdır,  beyaz  saftır,  beyaz  temizdir,  beyaz  tüm  renkleri  oluşturan  tek  renktir,  sen  beyazsın  Berfu  bu  yüzden beyaz  bu  kadar  yakışıyor  ancak  siyah,  siyah  neden  bu  kadar  yakışıyor  biliyor musun  çünkü  ben  siyahım,  siyahta  benim  temam  ve  ben  sana  yakışıyorum  Berfu  deyince  sadece  şaşırmıştım.  Ancak  gülümsedim  ve  bende  konuştum
-Siyah  nedir  biliyor  musun  koruyucum  dedim  güldü  ve  hayır  dedi  bu  yüzden  devam  ettim. 
ASLINDA  SİYAH  BİR  RENK  DEĞİLDİR  UMAY,  SİYAH  IŞIĞIN  CİSİMLER  ÜZERİNDE  EMİLMESİ  İLE  ORTAYA  ÇIKAR   SADECE.   ASLINDA  SİYAH  GÖZLERİMİZİ  KAPATTIĞIMIZDA  GÖREMEDİĞİMİZ  ŞEYDİR.   SİYAH  NEDİR  BİLİYOR  MUSUN   SİYAH  BİLİNMEZLİKTİR  UMAY.  ANCAK  SEN  SİYAH  DEĞİLSİN,  SEN  MAVİSİN  BENİM  İÇİN.   GÖKYÜZÜ  MAVİDİR  MESELA,  HUZURUN  RENGİDİR MAVİ.  BİLİYOR  MUSUN  OKYANUSLAR  ASLINDA  MAVİ  DEĞİL  BEYAZDIR, ANCAK  GÖKYÜZÜNÜN  YANSIMASI    DÜŞTÜĞÜ   İÇİN  MAVİ  GÖZÜKÜR   OKYANUS.  BEN  BEYAZIM  SEN  İSE  MAVİSİN,  SEN  GÖKYÜZÜSÜN  BEN  OKYANUSUM.  İŞTE  BİZDE  OKYANUSUN  VE  GÖKYÜZÜNÜN  ,  BEYAZIN  VE  MAVİNİN  BİRBİRİNİ  TAMAMLAMASI  GİBİ  BİRBİRİMİZİ  TAMAMLADIK.   İŞTE  BİZ  BU  YÜZDEN  BU  KADAR  YAKIŞTIK.
Güldü,  Umay  sadece  bana  gerçekten  gülüyordu  ailesine bile  bu  kadar  sıcak  güldüğünü  görmemiştim.  Bir  kez  daha  anladım  ki  Umay  bu  dünyada  en  çok  beni  seviyordu. Bende  ona  güldüm  bu  güne  değin  kimseye  gülmediğim  gibi  güldüm,  kalbimi  açarak,  gerçekten  severek  isteyerek  ilk  kez  Umay’a  güldüm.  Umay  bana  ilklerimi  yaşatıyordu  ve  bundan  hiç  şikâyetçi  değildim.  Arabanın  kapısını  açınca  gülerek  arabaya  bindim.  Şoför  koltuğuna  geçip  arabayı  çalıştırdı.  Kısa  bir  süre  sonra  okulun  otoparkına  girdik.  Bizimle  birlikte  okula  giren  son  model  arabaya  bakınca  Asel’in  de  geldiğini  anladım.  Umay  yine  kasılmıştı  arabayı  durdurunca  bana  döndü.  Umay’ın  gözlerinde ki  korkuyu  ilk  defa  görüyordum.  Benim  bir  çok  şeyi  onda  ilk  kez  yaşamam  gibi  o  da  birçok  duyguyu  ilk  defa  bende  yaşıyordu.  Umay  bana  dönünce  kalbim  sıcacık  olmuştu  gözlerime  bakınca  içim  ısınmıştı  çünkü  o  bana  dönünce  sevgisinin  yoğunluğunu  hissetmiştim.  Sevgisi  öyle  yoğundu  öyle  hissedilirdi  ki  elimle  tutabilirmişim  sanki  dokunabilirmişim   gibi  hissetmiştim.  Ne  ara  bu  kadar  bağlanmıştık,  ne  ara  bu  kadar  çok  sevmiştik  bilmiyordum  ama  iki  insanın  birbirini  ne  kadar  çok  sevebileceğini  ilk  defa  anlıyordum.  Umay  konuştu  sesinde  ki  korkuyu  duyabiliyordum
-Dikkatli  ol  Berfu  tamam  mı  en  kısa  zaman  da  sana  bir  kaç  koruma  ayarlayacağım  dedi  gülümsedim  onu  rahatlatmak  için  konuştum
-Merak  etme  Umay  senin  için  çok  dikkatli  olacağım  tamam  mı  sen  sadece  işine  yoğunlaş  olur  mu  dedim  gülümsedi  ancak  hala  korkuyor  gibiydi
-Telefonuna  dikkat  et  her  aradığım  da  aç  olur  mu  dedi   tamam dedim  önüne  döndü  indirdiği  duvarlarını  ve  güçlü  iradesini  tekrar  yerine  koydu  ve  buzdan  duvarlarını  duygularını,  dışardaki  anlamsın  diye  gözlerinin  önüne  yerleştirdi.  Arabadan  inince bana  baktı  saniyeler  içinde  gözlerin  de  geçip  kaybolan  korkuyu  tekrar  gördüm  ancak  arabayı  çalıştırdı  ve  otobandan  çıktı  o  gidince  bende   boş   maskelerimi  takınıp  okula  doğru  ilerledim.  Arabasının  önüne  yaslanmış  Asel  bana  bakıp  güldü  ve  okula  doğru  seri  adımlarla  yürüdü.  O  gidince    biraz  rahatladım  ve  Meleği  gördüm  oturuyordu,  yanına  doğru  ilerledim  gözlerini  bir  yere  sabitlemiş  ve  oraya  bakıyordu.  Ancak  bakışları  boştu,  sanırım  bir  şey  düşünüyordu  yanına  oturunca  dönüp   bana  baktı  gülümseyince  o  da  gülümsedi
-Günaydın  dedim  o  da  günaydın  diye  cevap  verdi  azıcık  konuştuk  ve  zilin  çalması  ile  sınıflarımıza  ilerledik.  Melek  üst  katta  ki  sınıfta  okuyordu  o  gidince  bende  kendi   sınıfıma, cehennemimin  yanına  doğru  yürüdüm.  Asel  sınıfa  girdiğimi  hissetmiş  gibi  yere  sabitlediği  bakışlarını  üzerime  dikti.  Sabit  ve  umursamaz  adımlarla  sırama  gittim  sıradan  kalkınca  cam  kenarına  geçmiştim.  Asel  bu  gün  sanki  daha  öfkeliydi  ancak  oldukça   boş    ve  umursamaz  gibiydi.  Bakışlarını  bana  çevirince  ürpermeme  engel  olamadım.  Bakışları,    izlediğim  belgeseller de  avını  yakalamak  için  sinen  bir  aslanın  bakışlarını  andırıyordu.
ASEL  SADECE  UYGUN  ZAMANI  BEKLİYORDU,  ZAMANI  GELDİĞİN  DE  AVINA  SALDIRACAK  DİŞLERİNİ  ONUN  ŞAH  DAMARINA  GEÇİRECEKTİ.  İŞTE  O  ZAMAN  AVININ  HİÇ  BİR  ŞANSI  KALMAYACAKTI  VE  ONUN  DİŞLERİ  ARASINDA  CAN  VERECEKTİ.
Asel  önüne  dönünce  rahatlamıştım.  İlerleyen  saatlerde  ve  dersler  de  bakışlarını  üzerimde  hissetsem de  dönüp  ona  bakmamıştım.  Son  iki dersimiz  beden  eğitimiydi.  Alt  kattaki  giyinme  odasına  gidip  eşofmanlarımı  giydim  ve  spor  salonuna  geçtim.  Kanım  damarlarımda  akmayı  durdurmuş  ve  beynime  kan  gitmiyordu   sanki.  Spor  salonunda  Asel’den  başka  hiç  kimse  yoktu.  Bana  bakıp  güldü  ve tam  kapıdan  çıkacakken  hızla  yanıma  gelip  kolumu  tuttu.  Beni  hızla  spor  salonunda  eşyaların  bulunduğu  bölüme  çekti.  Ona  karşı    koymama   zaman  bile   olmamıştı.  O     ise  hızla  kapıyı  kilitleyip   anahtarı  cebine  soktu.  Korkuyordum,  ancak  Asel  bunu  anlamasın  diye  uğraşıyordum.  Asel  güldü  ve  buz  gibi  bir  sesle konuştu
-Umay  Arat’ın  en  değerlisi,  onun  kar  tanesi  şu  an  avuçlarımın  içinde  dedi  korkuyordum  ancak  duygularıma  kem  vurup  bende  konuştum. 
-Umay  Arat’ın  en  değerlisi  olduğumu  da  nereden  çıkardın  dedim
Güldü,  ancak   mizahtan  uzak  bir  gülümsemeydi.    Tekrar  konuşunca  ne  yapacağımı  düşünmeye  başlamıştım
-Immm,   nereden  biliyorum    öylemi  dur  da  sana  açıklayayım.  Umay  ve  ben  küçüklüğümüzden  beri  tanışıyoruz  ve  taaa  ezelden  beri   düşmanız,  birtanem.  Umay’ı  ne  kadar  iyi  tanıdığımı  tahmin  bile  edemezsin.  Umay’ın  sana  nasıl  baktığını,  nasıl  güldüğünü  görmediğimi  mi  sanıyorsun.  Umay  ilk  defa  böyle  seviyor  birtanem,  bu  yüzden  ben  onu  en  değerlisinden,  en  büyük  zaafından   vuracağım.  Bu  kişi  benim  de  en  değerlimse  kimin  umurunda  ki,  benim  nefretim  aşkımdan büyük  dedi.  Asel’in  bir  psikopat  olduğuna  kanat etmiştim. Asel  gerçekten  tuhaftı,  kıskançlık  damarlarında  yer  edinmişti   Umay’ı  her  şeyi  ile  öyle  kıskanıyordu  ki  gözleri  kör  olmuştu.

OLURYA  HANİ  BİR  KURT,  ELMANIN  İÇİNE  GİRER  VE   ONU  YEMEYE  BAŞLAR.  SİZ  DIŞARDAN    BAKSARSINIZ,   ELMA  ÇOK  GÜZEL   ÇOK  PARLAKTIR  ANCAK  ELMAYI  YEMEYE  ÇALIŞIRSINIZ  KESERSİNİZ  VE  BAKARSINIZ  Kİ  ELMANIN  İÇİ  TAMAMEN  ÇÜRÜMÜŞTÜR. 

İşte  Asel  de  aynen  böyleydi  dışardan  ne  kadar  parlak  ve  güzel  gözükse  de  kıskançlık  onu  içten  içe  kemiriyor,  yok  ediyordu.  Asel  şu  an  avını  köşeye  kıstırmıştı,  ancak  bilmiyordu  ki  avının   içi  tamamen  zehir  doluydu  ve  o  avını  ısırdığı  an  zehir  içine  akıp  onu  yok  edecekti.  İşte  bu  zehir  Umay’dı,  eğer  Asel  bana  dokunursa,  canımı   yakarsa  Umay’ın  neler  yapacağını  ben  bile  tahmin  edemiyordum.   Ancak  bildiğim  bir  şey  vardı  ki  EĞER  ASEL  BANA  DOKUNURSA,  UMAY  ONU  KENDİ  CEHENNEMİNDE  DİRİ  DİRİ  YAKARDI  VE  ASLA  DÖNÜP  ARKASINA  BAKMAZDI.

BÖLÜM  NASIL  OLMUŞ  ARKADAŞLAR.  KİTABI  BEĞENİYOR MUSUNUZ?

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin