Alışveriş Günü

8.8K 351 17
                                    


BERFU’DAN

O,  Umay Arat’tı tabiki de  onun yanında çirkin bir kadın olarak dolaşamazdım. Bu yüzden yeni kıyafetler almalı ona yakışır bir şekilde giyinmeliydim. Kuzenleri yani o iki kız gelince yine gülümseyen gözlerle karşıma geçtiler. Gülümseyen iki kıza baktım 18  yaşlarında var gibi gözüküyorlardı. Öncelikle onlarla tanışmalıydım
-merhaba kızlar ben Berfu dedim.   Onlara sıcacık, içten gelen bir gülümseme gönderdim. O an  saçları omuzlarında  ve   dağınık  örgü  ile  tutturulmuş  olan,  pembe ve üzerinde New York yazan bir tişört ile kot şortu kombinlemiş ,altına ise beyaz converslerini giymiş kız bağırarak konuşmuştu.

-Ahh İlayda gamzeleri de var. O gerçekten abime yakışır bir gelin olacak değil mi?
Adının İlayda olduğunu öğrendiğim saçları at kuyruğu yapılmış, beyaz bir gömlek, siyah şort ve siyah açık burun topuklu ayakkabı giyinmiş  öteki kız diğerine cevap vermişti.
-Evet Rabia görüyorum tatlım. Bu kadar güzel olması haksızlık olsa da, o abime yakışır bir gelin olacak. dedi
İlayda ve Rabia ile çok iyi anlaşacağız gibiydi, onlar gerçekten çok tatlı ,aynı zamanda modadan anlayan iki genç kadındı. Kızlar kendilerini tanıtmamış olduklarını hatırlamış olacaklar ki ellerini uzatıp kendilerini tanıttılar

-Ben Rabia, 19 yaşındayım
-bende İlayda, 19 yaşındayım ve Rabia ‘dan tam 2 dakika daha büyüğüm. Deyince kahkaha atmıştım. Şimdiden onları çok sevmiştim.

Nerdeyse hiç arkadaşım olmamıştı. İlkokulda iken kızlar beni çok kıskanırlardı, arkadaş olmaya çalışsam da benimle konuşmazlardı. Lisede ise beni cilt kanseri zannettikleri için yaklaşmamışlar, yaklaşan birkaç kızı da ben başımdan savmıştım. O an iki koluma dolanan kollarla durakladım. Boyları neredeyse boynumun biraz üzerinde olan iki kız kollarını kollarıma dolamış beni bir arabaya doğru çekiştiriyorlardı. Son derece lüks arabaya binince bana döndüler.
-Hangi alışveriş merkezine gitmek istersin Berfucum dediler şaka ile karışık.
Bana abla diye seslenmemeleri hoşuma gitmişti.
-Siz karar verin deyince iki kızda aynı anda bağırdı
-Arat alışveriş merkezine o zaman
Haykıra haykıra geldiğimiz alışveriş merkezinde kızlar yine kollarıma girmiş, vitrinleri tek tek gözleri ile tarıyorlardı. İşimiz uzun sürecek gibiydi. Hızlıca beni bir alış veriş merkezine çekmeye çalışırlarken, Umay ile evden çıkarken giydiğim topuklu ayakkabının uzun platform topuğu, ucu kırık bir fayansa takılmış ve çat diye kırılmıştı. Ayağımın biri alçakta biri yüksekte, kaz gibi yürümeye başlayınca olay o kadar komiğime gitmişti ki durdum ve katıla katıla gülmeye başladım. Gözlerimden yaşlar gelene kadar güldüğümde,  sonunda etrafı görmeye başlamıştım. Kızlar çok telaşlı bir haldeydi. Neden telaşlısınız ki diye soracakken sonunda başımdan aşağı buz gibi  su dökülmüş gibi ürperdim. Etrafta bir sürü erkek vardı ve hepsi  bana bakıyordu.

Kızlara döndüm  ve sanırım ayakkabı almamız gerek dedim  beni hemen bir ayakkabıcıya sokmuşlardı. Siyah, pembe, neon, koyu, açık ve daha birçok renk ve şekilde o kadar çok ayakkabı önüme dizilmişti ki hangisini seçeceğime karar verememiştim, hepsi çok güzellerdi. İlayda ve Rabia birbirlerine baktı ve Rabia gülerek konuştu
-Hepsi de çok güzel değil mi İlayda
İlayda da şeytanca gülümsemiş ve ikisi de aynı anda ,hepsini alıyoruz diye bağırmıştı. Tam itiraz edecekken koluma giren kollarla sözüm kesilmiş,  ayakkabıcıdan çıkmış çok moda ve pahalı elbiselerin satıldığı bir mağazaya girmiştik.

Kızlar bugün benim için gelmiş olmalıydılar, çünkü sadece bana kıyafet seçiyorlardı. İlayda’nın elime tutuşturduğu siyah ultra mini elbise ile birlikte kendimi kabinde buldum. Bu elbise cidden çok dardı ve kalçalarımın hemen altında bitiyordu, tüm hatlarım ortadaydı. Bırak bu elbiseyle sokağa çıkmayı; odadan banyoya bile gitmezdim.
Kızlar çık kabinden diye ısrar ettikçe ben çıkmam diye itiraz ediyordum, sonunda kabinin kapısı açıldı ve bir adet ultra öfkeli Rabia kabine daldı. O an ağzı koca bir  O şeklini almış ve kekeleyerek İlayda’yı da çağırmıştı. Rabia sonunda dudaklarını büzerek üzgünce konuştu
-Hem yüzün, hem fiziğin bu kadar güzel olmak zorunda mı cidden?  Bu elbiseyle bir partiye gitsen tüm iş  adamları peşine takılır ve abim katil olur. Hemen çıkar bu elbiseyi abim seni değil bu elbiseyi alırsak bizi eve sokmaz. Dedi gülerek.
Elime tutuşturdukları sarı diz üstü belinde cepleri olan çok tatlı yazlık elbiseyi üzerime geçirdim. Çok tatlıydı, kızlardan da onay alınca  elbiseyi  alıp  çıkacağımızı zannetmiştim ama;  elindeki elbiseleri, şortları, tişörtleri  tutmakta zorlanan bir Rabia göründüğümde kabusumun yeni başladığını anladım

YAKLAŞIK 4 SAAT SONRA

-Yetmez mi kızlar resmen bir mağaza eşya aldık bu elbiseyi de boş verelim ha. Kızalar beni dinlememiş bana çok yakışacağını düşündükleri bir kombini almak için bir mağazaya daha girmişlerdi. Kızların bu sefer seçtikleri kıyafet tam yarın için uygundu. Üçümüzde aynı anda, ben yarın bunu giymeliyim onlar da yarın kesin bunları giymelisin deyince  gülmüş  ve  alışveriş  merkezinin  kapısında  duran  arabaya  hızlıca beni tuttukları gibi  bindirmişlerdi.

Hemen çantamda ki dosyaya baktım hala güvendeydi, ayrıca babaannemi arayıp haber verdiğim için rahattım. Kızlar çok iyi ve anlayışlıydı, asla ve asla ailem  hakkında konuşmamış ve beni kıracak hiçbir şey söylememişlerdi. Benim için bugün canları çıkmıştı belli etmemeye çalışsalar da çok yorulmuşlardı. Onlara çok büyük bir teşekkür borçluydum onlara tam olarak döndüm ve kafamı yere eğerek konuşmaya başladım

-Kızlar teşekkür... diyebilmiştim ki sözümü İlayda’nın sözü  kesti

-Etme  kar tanesi, bugün biz de çok eğlendik. Teşekkür edilecek bir şey yapmadık ki, yaptığımız şey çok sevdiğimiz bir arkadaşımızla alışveriş yapmaktı. Deyince Rabia’da kafasını onaylar  şekilde  sallamıştı.
Onlara baktım ciddi görünüyorlardı.  Ciddi ve mutluydular, ilk defa bir arkadaş ortamına dahil olmanın,  bir yere ait olmanın ne kadar güzel hissettirebileceğini anlamıştım. Evet bugünün prensesi kesinlikle bendim.

Şoför kapıyı açınca geldiğimizi anladım. Poşetler ise yaklaşık dört araba ile, arkamdan gelmiş, bu arabaları süren dört adamlar  ile eve taşınmıştı. Bu elbiseleri babaanneme nasıl açıklayacağımı düşünürken o an tontonum ve biriciğim olan kadını gördüm. Hali bir açıklama bekler gibiydi ona gülümsedim ne olursa olsun beni dinlemeden yargılamazdı.

Bana ölümüne güvenen bu kadına baktım. Allah şahit ki onu canımı verebilecek kadar çok seviyordum. Eve  girdiğimde
- Oturalım mı  akşam güneşim
bana masayı gösterdi karşısına geçtim gözlerimin içine bakıyordu taa en derinlere sadece bana ait  olan gizli ve kilitlenip beynimin bir köşesine saklanmış hazinelerime bakıyordu. Konuşmaya başladım

-Bunları o aldı akşam güneşim. Biliyorsun Türkiye’nin sayılı zenginlerinden, kendilerine ait bir alışveriş merkezleri var. Oraya nişanımda ki iki kızla gittik beni dinlemediler her şeyi aldılar, ayrıca Umay bununla yetinmeyecek gibi benim rahat yaşamam için elinden geleni ardına koymayacaktır akşam güneşim. Kızdın mı?

Babaannem bana gülümsedi ve  konuştu o konuşunca gözyaşlarım yanaklarımdan istemsizce akmaya başladı
-Sana ölümüne güveniyorum tıpkı senin de bana güvendiğin gibi kar tanem. Allah şahidim olsun ki karşımda gördüğüm renk siyah olsa ve sen o renk siyah değil de beyaz desen gözlerime değil sana inanırım. Eğer herkes karşıma geçse,  ellerinde fotoğraflar bile olsa  senin hakkında bir şey deseler ve sen yalan babaanne desen yine sana inanırım. Berfum, kar tanem, oğlumun emaneti sen bu yaptığım doğru diyorsan doğrudur, onu seviyorum diyorsan doğrudur. Ne olursa olsun arkandayım bebeğim. Sen ve ben beraber battık ve beraber tekrar yüzeye çıktık. Sen ne dersen o olsun. Yalnızca tek bir şartım var bu nişan bir oyunda olsa mutlu ol Berfum hayatında hiç olmadığın kadar mutlu ol ki şu yaşlı kadında seninle mutlu olsun. Kalbi tıpkı senin ki gibi kanatlanıp uçsun  olur  mu?

Sonunda hıçkırıklarımın arasında konuşabilmiştim
-Biliyordun değil mi akşam güneşim taa en başından biliyordun. Kafasını sallayınca kalkıp ona sarıldım.
Rahatlamıştım, sanki omuzlarımdan tonlarca yük alınmış gibiydi. Kıyafetleri odama taşımış ve dolabıma yerleştirmiştim sığmadığı için kendi eskilerimi bazının altına kaldırmıştım. Belki ilerde tekrar lazım olurdu,  Umay'ın  ne  zaman  bu  nişanı  bitireceği  belli  değildi.

Kıyafetleri dolaba koyup yarın giyeceklerimi ayarlamış ve yatağıma girmiştim. Yarın beni yeni bir gün, yeni bir adam, yeni bir okul bekliyordu. Yeniler iyiydi ama çoğu zaman eskiye dönüp bakmaz mıydı insan, hani bazen yenisini alıpta bir köşeye attığın bir eşyayı çok arar da bulamazsın sonra ne vardı sanki iyi bir yere koysaydım diye yakınırsın ya. İşte ben ilerde öyle olmak istemiyordum, geçmişime bakıp keşke demek istemiyordum.

Belki çok kalpten dilersem olurdu ha, lütfen Umay lütfen senin yanında mutlu olmamı sağla.

BİR  BÖLÜMÜN  DAHA  SONUNA  GELDİK. DİĞER  BÖLÜMDE  GÖRÜŞMEK  ÜZERE  SAĞLICAKLA  KALIN.☺

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin