BU BÖLÜM ANNEME İTHFEN YAZILMIŞTIR. ARKADAŞLAR BU BÖLÜMDE DÖRT YIL SONRASI ANLATILACAKTIR. İYİ OKUMALAR.
DÖRT YIL SONRA BERFU'NUN AĞZINDAN
Kep atma törenim ve elinde kamerası ile bana gülen Umay, geçen dört yılda daha bir olgunlaşmış daha bir yakışıklı olmuştu. Kemikli yüzü ve sert yüz hatları turkuaz gözlerini daha bir açığa çıkarmıştı. Okuldaki bir çok kızın ona hayranlıkla bakıyor olması sinirimi bozsa da gülümsedim ve kameraya poz verdim. Babaannemin elini tuttu ve bir şeyler söyledi. Annem kızlar ve babam ise el salladılar. Kısa bir teşekkür konuşması yapıp diplomamı aldım. Okulu ikincilik ile bitirmiştim, işletme okumuştum ve şu an da zaten büyük bir şirketin müdürüydüm.
Dört yılda ne Umay'ın bana olan sevgisi ne de benim ona olan sevgim azalmıştı hatta katlanarak artıyordu. Umay ile sadece evli değildik. Umay benim bu dört yılda arkadaşım, müdürüm, eşim, her şeyim olmuştu. Amerika da kep atma töreninden sonra Türkiye'ye gidecektik. Nedeni ise beni çok mutlu ediyordu; Melek ile Asel iki gün sonra evlenecekti. Güzel bir gülümseme eşlinde biricik kocamın yanına gittim. Tebrik ederim aşkım diye bağırdı ve sıkıca sarıldı. Dışardan saçma gözükse de aslında Umay bu hareketi ile insanlara beni ne kadar sevdiğini gösteriyordu. Bozulan bir kaç kızın kafasını çevirdiğin, gördüm ve bende Umay'a sıkıca sarıldım.
-Çekilsen de bizde sarılsak damat diyen babaanneme güldüm ve yanına gidip ona sarıldım. İyice yaşlanmıştı. İki yıl önce girdiği ameliyatta ayaklarını kaybetmişti. Artık tekerlekli sandalye ile evden dışarı çıkabiliyordu. Umay ile tanışmamış olsaydım ona kesinlikle bakamazdım ancak babaannem şu an en iyi doktorlarda muayene oluyor en iyi yiyecekleri yiyordu. Umay onunla öylesine ilgileniyordu ki bir kez daha ne kadar şanslı olduğumu düşündüm.
Babaannemin ameliyat olduğu o kış aklıma geldi. Kar yağıyordu ve ben evimizin penceresinden dışarı bakıyordum. Depresyonda gibiydim, Umay hariç kimse ile konuşmuyordum. Kar taneleri yere öylesine düşüyordu benim kalbim de o an öylesine yorgundu. Umay yanıma gelmişti ve hızla üzerime montumu giydirmişti. Kendi de montunu giyinmiş atkı ve eldivenlerimi takmışdı. Ne yaptığını anlamıyordum ancak Umay beni tutup dışarı çıkarmıştı.
-bak kar yağıyor Berfu dediğini hatırlıyorum. Kışı sever misin diye de devam etmişti. Ağlayarak cevap vermiştim
-Ben kıştan ve soğuktan hoşlanmam Umay demiştim. Şaşırmıştı ancak önce sıkıca sarılıp sonra eldivenlerimi çıkarmıştı. Ellerime düşen kar tanelerini göstermişti.-soğuklar öyle değil mi demişti kafamı sallayınca da şimdi sen de bana karşı öylesin aşkım yalvarırım böyle yapma demişti. O günden sonra asla Umay'a karşı soğuk olmadım.
Elbette her evde olduğu gibi bizimde kavgalarımız olmuştu. Ancak Umay kavga ederken bile kalbimi kırmamaya dikkat ederdi. Bir keresinde okulda ki bir çocuğun bana asılması yüzünden kavga etmiştik. Umay'ın o çocukla bir daha konuşmayacaksın diye bağırdığını hatırlıyorum, bana bir kez olsun bağırmamıştı ancak o gün bana ne kadar kızdığını hatırlıyorum. Ağladığımı görünce de benim suçlu olmadığımı söyleyip özür dilemişti. O gün bile Umay'a soğuk davranmamıştım. O kış gününden itibaren ben sadece kar tanesi olmuştum ancak o günden sonra ben asla SOĞUK olmadım.
Babaannemden sonra sıra ile herkesle sarıldım. İkizler arkadaşım, Barlas Bey babam olmuştu. Lamia annem ile bana o kadar yakın davranıyorlardı ki evlendiğimiz günden beri kendi annem ile babamın oluşturduğu kalbimde ki koca boşluğu ve yalnızlık hissini hiç hissetmedim. Umay bana her zaman öyle sevgi ile bakardı ki bir gün bile ondan şüphe etmemiştim. Bazı sabahlar kahvaltı hazırlardı ve hep gülümserdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK
ChickLitKim olduğumu bilmiyorum, kim olduğunu bilmiyorum. Nerdeyiz, ne yapıyoruz bilmiyorum. Artık bunun ne kadar oyun ne kadar gerçek olduğunu bilmiyorum. "Bu oyunu oynayacağız ikimizde kârlı çıkacağız" demişti. Sahte bir nişan gerçek...