**Umay Arat**

7.8K 322 12
                                    

BERFU’DAN
O,   çıktıktan  yaklaşık  beş  dakika  sonra  sınıf  dolmuştu,  herkes  sınıfta  ne  olduğunu  merak  etsede  soran  olmadı  herkes  geçip  oturmuştu, şansıma  bu  son  dersti. Ders,  İngilizceydi; benim  hafızam  çok   iyiydi,  babaannemin  sayesinde  dil  kursuna  gitmiştim  şu  an aksansız denecek kadar iyi bir İngilizcem  vardı.
Hoca,  dinlemediğimi  görünce  beni  ayağa  kaldırmıştı bana  burnu  havada  bakışlar  atıyordu. Devlet  lisesinden  geldiğim için beni  hafife  almıştı.   Bana İngilizce  bir   soru  sordu.  Bende  ona  aynı  bakışlardan  attım  ve  ona ağzının  payını   verdim.  Çok  hızlı  bir  İngilizce  ile ona  cevap vermiştim,  hoca  ne dediğimi  anlamayınca  baya bozulmuş  ve kızıp  beni  yerime  oturtmuştu.  Bu  hareketinden  sonra ise sınıf  kahkahaya boğulmuştu.  Hoca eğer Umay’ın   nişanlısı  olmasam  kesin beni dersten atar  notuma da  sıfırı  basardı.  Derse  devam  etti  ve  ders  boyunca bir  daha bana  hiç  bulaşmadı. 

Ev  zili  çalınca  kendimi  dışarı atamıştım.  Ne  yapacağımı  şaşırmıştım  sabah  beni  Umay getirdiği için  nereye  gideceğimi  bilememiştim.   Ayağımı  acıtmaya  başlayan  topuklu  ayakkabılarım  ile  otoparka  yürümeye  başladım.  Otoparka girmiştim ki  onun  rahatlatıcı  sesini  duydum
-Berfu  buradayım  canım  demişti
Canım mı   diye  düşünürken  otoparkta  toplanmış  olan  kalabalığı  gördüm.  Umay’ın   canımının  sebebi  anlaşılmıştı.  Tam Umay’a  doğru  yürüyorken  onu  gördüm.  Asel otoparkın  ortasında  son  model   bir arabanın   önünde  tam  gözlerimin  içine  bakıyordu.Evet   o,  Asel  Eymen,  Umay  Arat’a meydan   okuyordu  hem de  tüm  okulun  önünde.  Arabaya  geçti  motoru  çalıştırdı,  motorun  sert  sesi  ortalığı  doldurmuştu. Asel  alaylı  bir  gülümseme  ile yolcu  koltuğunun  kapısını  açtı. Sanırım   onunla  gideceğimi  sanıyordu. 
Tam  o  anda  Umay’ın  sert  ve  uyarıcı  bir  şekilde  Berfu  demesi  ile  ona   döndüm.  Yüzü  ifadesiz  olsa da  öfkeden  koyulaşmış  gözleri  onu  ele   veriyordu.  Hızlıca  yanına  gittim,  gülümsedi hem de  gerçekten  gülümsedi  gözleri  rahatlamış  bir  ifadeye  bürünmüştü.  Bilmiyorum,  belki onu  seçtiğimi   içindi  ama   gülümsemişti  sonuçta. 

Benim  için  açtığı  kapıdan  arabaya  bindim.  Son  model  arabası,  Asel’ e  meydan  okurcasına motorunun  gücünü  ortaya  koydu  ve  hızlıca  otoparktan  çıktı.
Ona  bakmaya  başladım,   bana verdiği  dosyayı okumuştum  orda  Umay’ın  hakkında neredeyse  her  şey  yazıyordu.  Mesela  en  sevdiği  renk  siyahtı.  Yine  uyumlu  bir  çiftdik  siyah  ve   turkuaz  birbirine  çok  yakışan  iki renkti.  En  sevdiği  yemek  sebzeli  bezelyeydi  mesela.   Ben de pirinç  pilavını  severdim.   Yine  uyumu  yakalamıştık.  Tek  farkımız  Umay’ın  mükemmel  bir  çocukluk  geçirmiş  olmasıydı.  Ama  burada  bile  aynı  ahengi  tutturabilmiştik  her ikimizde  ailelerimiz  tarafından  çok  sevilmiştik. Umay ve  ben  iyi  bir  çift  olmuştuk. 

Umay  ona  baktığımı  anlayınca  birkaç  saniye  bana  baktı  ve  tekrar  yola  döndü.  Durunca  nereye  geldiğimizi  anlamamıştım. Burası  kocaman  bir  villayı,  Umay’ın  açıklaması  ile ona  döndüm  ve  bende  konuştum.
-Ne  yeni   evi,  ne  diyorsun  sen  demiştim.   Umay   bana  baktı  ve aptal mısın  dercesine   gülümsedi.
-Yeni  evin  Berfu.  Yarın  buraya  taşınacaksınız  babaannem ile.
Onun Babaannesiymiş ne diyor bu, o benim  biricik  babaannemdi. O sadece   benim  akşam  güneşimdi. Umay’ a döndüm
-Nerden  senin babaannen oluyormuş,  o  benim babaannem  dedim aptalca.   Alayla  güldü  ve  konuştu
-Hani  biz  nişanlıyız  ya   Berfu,  senin  babaannen  benimde  babaannem  olabilir  diye  düşündüm  öyle  değil mi  ama  dedi
-Hayır  o  yalnız  benim  akşam  güneşim dedim  kıskanç  bir  kız  çocuğu  gibi  davranıyordum  Umay  bana  döndü  gözüne  çocuk  gibi  görünmüş  olmalıydım.  Çabucak   toparlandım
-Eğer  bana  eski  evimin  güvenle  duracağı  sözünü  verebilirsen  bu  eve  yerleşiriz  dedim.
Bana  baktı  ciddi  ve soğuk  ifadesi  geri  dönmüştü. Gözlerimin  tam  için  bakınca  bir  an  kendimi  çok  savunmasız  hissettim. Umay  gözlerini  kaçırmadan  konuştu  çok  ciddiydi
-Söz  kar tanesi,  sana  söz  veriyorum

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin