30. Bölüm

233 16 10
                                    

[11 Mart 2022]

Tuğrul elinin altındaki omzu biraz daha sıktı, sertçe tonlayarak "söyle" dedi.

"...ben bir gerizekalıyım..."

Atlas kaşlarını çatarak onlara dönüp "Tuğrul, Barış'a yüklenmeyi bırak nerden bilsin Rafet abinin bayılacağını" dedi.

"Bu piç bunu bilerek yapıyor biliyorsun değil mi? Küçükkende sırf milletin morali bozulsun yada vicdan azabı çeksin diye anne, babasının olmadığını hatırlatır dururdu"

Barış, Tuğrul'un elinden kurtulup "tamamen iftira" dedi.

Ön bahçede yanan ateşin etrafına tünemiş Rafet'in içeride biraz daha sakinleşmesini bekliyorlardı. Barış'ı görünce önce şoka girmiş sonra ağlamaya başlamış ve daha sonra birden yere yığılmıştı.

İlyas'ın dediğine göre Rafet son zamanlarda ne zaman eskiye ait bir fotoğraf görse yada fazla strese girse bu oluyordu. Bu duruma alışık gibiydi bu yüzden kontolü ona bırakmışlardı.

Atlas iç geçirip gecenin iyice çöktüğü yeşil kırlara doğru baktı. Çok uzaktaki bir evin zayıf ışığını görebiliyordu. Sadece yanan odunların çıtırtısı ve bir gece kuşunun rahatsız edici ötüşünü dinliyorlardı.

Burda biri ölse muhtemelen birinin cesedi bulması uzun sürerdi. Ne kadar olurdu acaba? Bir hafta? Bir ay?...

Alper kollarını birbirine dolayıp "içeri girip kontol mü etse-" kapı aniden açıldığında cümlesi bölündü hepsi irkilerek kapının önünde nefes nefese duran Rafet'e baktı kafasını kaldırıp kardeşine baktı. Kollarını uzatıp "Barış..." dedi bir kaç adım atmaya çalıştığında az kalsın yere düşüyordu.

Barış hızla oturduğu beyaz düğün sandalyesinden kalkıp abisine sarıldı ve ayakta durmasına yardım etti. Ancak kollarını sıcak bedene sarınca fark edebilmişti. Abisi beklediğinden daha zayıftı.

Abisi kafasını boynuna gömüp ağlamaya başladığında kapıdan çıkan İlyas ikiliye bakıp dudaklarını dişledi. Sessizce orda dikilmeye devam etti.

Abisi elini saçlarına atıp okşamaya başladığında göğsünün sıkıştığını hissetti. Neredeyse gözleri dolacaktı.

Abisi hafifçe geri çekilip Barış'ın yüzünü avuçlarının arasına aldı kızarmış buğulu gözleri yüzünün her noktasında gezindi. Titreyen sesiyle "gerçekten sen misin?" Dedi, Barış kafasını salladı "evet.." dedi.

Abisinin eli yavaşça yanağını okşadı ardından uzun kumral tutamları gözlerinin önünden çekip geriye itti "biliyordum... yaşadığını biliyordum..." dedi kardeşinin saçlarından öptü ve daha sıkı sarıldı.

Uzun süre bu şekilde sarılıp özlem giderdiler. Diğerleri sadece onları izleyip ağlamamaya çalıştı.

Rafet kardeşinin sandalyesinin yanına bir sandalye daha çekip oturdu. Bir eliyle sıkıca Barış'ın elini tutuyordu. Bir an olsun gözünü ondan çekmedi.

Barış önüne baktı, abisine bakınca içinde garip bir his oluşuyordu. Unuttuğu, içini gıcıklayan bir his. Güvende olma hissi.

Rafet yine Barış'ın saçlarını geriye itip "saçların ne kadar uzamış... keselim mi sonra?" Dedi, Barış dudağını büzüp kafasını iki yana salladı "olmaz" dedi.

Abisinin eli bu sefer morarmış göz altlarına indi "ne zamandır uykusuzsun sen?" Dedi, Barış istemsizce gerildi abisine dönüp bir şey söylemek için derin bir nefes aldı ama sonra vazgeçip gülümseyip nefesini verdi "boşver" dedi diğer elinide abisinin elinin üzerine koydu "artık yorgun değilim" dedi.

Hatırla Beni [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin