[16 Ekim 2007]
"Barış grip olmuşsa biz neden onun evine gidiyoruz? Bizde grip olalımda okula gitmeyelim diyeyse sorun yok"
Tuğrul eli cebinde yürürken yanında sırtında çantasıyla yürüyen Alper'de yürürken Tuğrul'a döndü "hayır, ona hem okula gelmediği zamanlarda yazdığımız yerleri vereceğim hemde annem ben grip olduğumda bana verdiği özle karışımı vereceğim" dedi, Tuğrul tek kaşını havaya kaldırıp ona baktı.
"Özel karışım mı?"
"Evet. Ayva ve balın hem lezzetli hemde sağlıklı uyumunun annemin sevgisi ile birleşimi"
Tuğrul güldü "Barış sadece normal insanların yemeyeceği şeyleri yer. Bunu seveceğini sanmıyorum" dedi, Alper duraksadı endişeyle "gerçekten sevmez mi acaba?" Dedi.
Tuğrul onun endişeli haline afallayarak baktı sonra gülümseyip "şakaydı lan" dedi ve Alper'in gözlüğünü alıp "her şeyi bu kadar ciddiye alma" dedi.
"Ya alma artık şunu, evet onunla görebiliyorum ben anla artık!" Alper'in gözlüğüne uzanan ellerini umursamadan gözlüğü takıp Alper'e döndü "nasıl bana yakıştımı?" Dedi, Alper gözlerini kısarak ona bakıp "şu an her yer bulanık olduğu için bilemiyorum ama iyi görünüyorsundur her halde" dedi.
Tuğrul gözlüğü çıkarıp Alper'e geri taktı "nerden bildin?" Dedi, Alper omuz silkti "şey... Yakışıklısın çünkü" dedi, Tuğrul kaşlarını kaldırıp gülümsedi "öyle diyorsan" dedi.
Birlikte Barış'ın evine doğru yürürken yağmur çilemeye başlamıştı. Kapının önüne geldiklerinde Alper kapıyı çaldı. Rafet kapıyı açtığında gördüğü yüzlerle gülümsedi "hoş geldiniz çocuklar" dedi ve onları içeri aldı "tam zamanında geldiniz yağmur başlayacak birazdan" dedi.
Alper çantasının içinden annesinin hazırladığı kavanozdaki karışımı çıkarıp "Barış'ın hasta olduğunu söylediğimde annem bunu hazırladı" dedi Rafet kavanozu alıp "çok teşekkür ederim Alper, anneninde eline sağlık iyi düşünmüş" dedi.
"Kim gelmiş?" Tuğrul ve Alper Mutfaktan çıkan önlüklü yabancı adama baktı. Rafet ona elindeki kavanozu uzatırken "hah İlyas şunu bir tabağa koyup Barış'a versene. Ben bir koşu dışarı çıkıp ağrı kesici ateş düşürücü ne varsa alıcam bu böyle olmicak" dedi.
İlyas kavanozu alıp "tamam dikkat et ama, bu gün fırtına çıkacak diyordu hava durumunda" dedi. Rafet ceketini giyereken "tamam merak etme zaten eczane çokta uzakta değil" dedi sonra koridorda öyle bekleyen çocuklara dönüp "sizde Barış'a fazla yaklaşmayın tamam mı? Atlas'ta içeride zaten uslu durun" diyip hızla dışarı çıktı.
Alper kaşlarını çattı "Atlas'tamı burda?" Dedi, Tuğrul ona dönüp "sen ona haber vermemişmiydin zaten?" Dedi, Alper parmaklarıyla oynarken "şeyy.."
İlyas mutfaktan elinde tabakla çıkınca ikiside ona döndü "çocuklar şunu Barış'a götürsenize o.. beni görünce biraz sinirleniyorda" dedi, Alper tabağı alıp "tabi sorun değil" dedi ve Tuğrul ile birlikte koridorun sonundaki odaya girdiler.
Barış kendinden geçmiş şekilde yatarken Atlas köşeye yığılmış minderlerin üzerine oturmuş elindeki telefonla ilgiliyordu. Kapıdan giren ikili ile kafasını kaldırdı "hoş geldiniz" dedi, Alper ona bakıp kafasını salladı "sende hoş geldin" dedi, son yaptıkları konuşmadan sonra ikiside birbiri ile gerekmedikçe konuşmuyordu. Burdaki asıl sorun ikiside bu durumdan rahatsızdı.
Tuğrul, Barış'ın yüzüne doğru hafifçe bir tokat atıp "öldün mü lan?" Dedi, Barış acıyla inleyip "lütfen kızma abi eğer gök sarayına gitmeseydim balıklarla olan anlaşmamız bozulacaktı.." dedi, Tuğrul güldü "ohoo bu varla yok arasında" dedi ve gidip Atlas'ın yanına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Beni [gay]
RastgeleBarış yıllar sonra çocukluğunun geçtiği mahalleye döner ve burda eski arkadaşları ve çocukluk aşkıyla yüzleşir. Bu yüzleşme hem iğrenç gerçekleri hemde güzel hatıraları gün ışığına çıkarır +18