[ 2 Kasım 2007]
Atlas ayağına gelen topu sektirirken "keyfin yok gibi ne oldu?" Dedi ve topu Tuğrul'a doğru attı. Tuğrul ayağındaki topu çevirerek "annemin yine hamile olduğu ortaya çıkmış o yüzden bir süre daha bizimle yaşayacak galiba" dedi.
O günün ardından Barış'ın Tuğrul hakkında öğrendiği her şeyi Alper ve Atlas'a da söylemişlerdi. Alper hem Tuğrul'un yaşadığı hayata hemde kaybettiği gözlüklerine ağlamıştı. Tabi o günden sonra Tuğrul dışında hepsi ceza almıştı ve uzun bir aradan sonra nihayet okul dışında da görüşebiliyorlardı.
Atlas kaşlarını çatıp "annenle baban birbirini sevmiyorsa neden sürekli çocuk yapıyor" dedi, Tuğrul topu Barış'a atarken "annemle babamın öfkesi aynı yatağa girene kadar sürüyor" dedi.
Kenarda yeni gözlükleriyle kitap okuyor gibi yapsada onları dinleyen Alper "buda ne demek?" Dedi, Tuğrul ona dönüp sırıttı "sana daha önce söylediğim şey" dedi, Alper duraksadı sonra yüzü kıpkırmızı bir şekilde kafasını kitaba gömdü "pisliksin Tuğrul!" Dedi, Tuğrul bir kahkaha attı.
Barış topu kafasının üstünde sektirirken birden elini göğsüne koyup "ah sıkıntı! Birden bir sıkıntı bastı!" Dedi ve kendini yere attı. Atlas kaşlarını çatarak ona bakıp "oynamaya daha yine başladık Barış" dedi, Barış onu duymuyormuş gibi elini yardım için kaldırıp "bu sıkıntıyla hayatta kalmak çok zor!" Dedi.
"Cidden şu çocuğun beynini bir doktora göstermek gerek"
Bu sırada parkın kapısında duran beyaz boyalı arabanın korna sesiyle durup o tarafa baktılar. Atlas kenara rastgele fırlattığı çantasını alıp "bizimkiler geldi gitmem gerek" dedi.
Barış yattığı yerden doğrulup bağdaş kurup oturdu "nereye? daha yeni geldin" dedi, Atlas morali bozuk bir şekilde "Ağrı'daki büyük teyzem bizi ziyarete gelecekti" dedi.
Tuğrul ellerini cebine sokup "sevdiğin bir akraban değil galiba" dedi, Atlas yüzünü buruşturup "o kadını sevmiyorum. Beni sürekli öpüp duruyor ve her yerime ruj izi bırakıyor ayrıca bir kere.." dedi, tüm vücudu titredi rahatsız olmuş bir şekilde "çok yanlış bir yerimden öpmüştü" dedi.
Tuğrul sırıttı "dudağından öptü dimi lan" dedi, Atlas ona kaşlarını çatarak bakıp "bu yanlışlıkla oldu tamam mı!?" dedi, Tuğrul kocaman gülerken Atlas, Barış'ın yere düşürdüğü topa vurup Tuğrul'un karnına attı.
Tuğrul iki büklüm olup tek eliyle karnını tutarken diğer eliyle baş parmağını kaldırdı. Acı çeken bir sesle "iyi hareketti, seninle gurur duyuyorum" dedi.
Atlas gururla gülümserken yeniden duydukları korna sesiyle kendine galip "a neyse artık gitmem gerek" dedi, bir kaç adım atmıştı ki Barış "bekle topunu almadın" dedi, Atlas geriye dönmeden "sizde kalsın yarın nasılsa yine buluşacağız!" dedi.
Barış onun arabaya binip uzaklaşmasını izlerken Tuğrul sonunda doğrulup "ee Alper top sektirmeyi öğrenmek ister misin?" Dedi, Alper kafasını iki yana salladı "hayır kalsın. Ben içinde top bulunan hiç bir oyunda iyi değilim ayrıca gözlüğümü yine kırarsam bu sefer aylarca evden çıkamam" dedi.
Tuğrul topu boşverip Alper'in yanına çimlerin üzerine oturdu "ne okuyon sen?" Dedi, Alper kitabın kapağını gösterip "hafızasını kaybetmiş bir çocukla ilgili. Birden bir ormanın içinde kim olduğunu hatırlamadan uyanıyor ve eve dönmeye çalışıyor. Ben daha önce okumuştum sende okumak istermisin?" Dedi, Tuğrul kitaba bakıp "bana verirsen geri alamazsın yanlız"
"Niyeymiş?"
"İnsanların eşyalarına konmak gibi bir huyum vardı. Senin silginide bu şekilde almıştım hatırlamıyor musun?"
"Çok fazla silgi kaybettim tam olarak hangisinden bahsediyorsun?"
"Çilek kokulu olan"
"Ne!? Onu senmi aldın!?"
"Evet, silgi getirmeyi unutmuşum sende saf saf etrafına bakınıyordun ayrıca hangi erkek çilek kokulu silgi taşır lan?"
Alper kollarını göğsünde birleştirip, küsmüş bir sesle "erkekler çilek kokulu silgi kullanamaz diye bir kural mı vardı?" Dedi, Tuğrul çilmerin üzerine yatıp kollarını başının altına aldı "yok tabi ama genelde kızların kullandığı bir şey" dedi hafifçe gülüp "başka biri olsa daha tuhaf gelirdi ama sende nedense şirin geldi"
"O ne demek be, şirin falan değil. Silgimi bana ger ver!"
"Çok beklersin"
Tuğrul, Alper'in çıkardığı sinirli seslere gülerken Barış parkı kapısından giren bedenle gözleri şaşkınlıkla açıldı "Halil!" Dedi "Alper hemen gözlüğünü korumaya al bende şu anda uydurduğum kung-fu sitili ile saldıracağım!" Dedi, Halil kendisine gözlerini kısmış bakan, garip garip hareketler yapan çocuğa kaşlarını çatarak baktı.
Tuğrul dirseklerinin üzerinde doğrulup yaklaşan çocuğu gördüğümde iç geçiririp ayağa kalktı. Alper kendisinin iki katı olan korkunç çocukla yüz yüze bile gelmek istemediği için olduğu yerde kalmayı seçti.
Tuğrul, Barış'ın kafasından tutup geriye çekerken "sakin ol sert çocuk onu buraya ben çağırdım" dedi, Barış kaşlarını çatıp duruşunu düzeltip ona döndü, Tuğrul onun sorgulayan bakışlarına omuz silkip "daha sonra görüşüp aramızı düzelttik" dedi.
Barış, Alper'le aynı anda "ne!?" Dedi, Halil yamuk bir gülümseme ile kolunu Tuğrul'un omuzuna atıp "siz bilmiyor olabilirsiniz tabi ama biz Tuğrul'la bebeklikten beri arkadaşız. Yani onun ilk arkadaşı sayılırım sizden çok önce-"
Tuğrul, Halil'in ağzına elini baştırıp geri itti "tamam Halil, ne demek istediğini anladılar" dedi, omzundaki Halil'in kolunuda atıp "aşağı mahalleden bir çocuk yeni bir bisiklet almış onunla gezicez falan gelecek misiniz?" Dedi.
Arkalarında kalan Alper "ah hayır, kesinlikle hayır!" Dedi, Barış'ta Tuğrul'a şüpheyle baktı. Tuğrul kaşlarını çatıp "ne? Gerçekten sadece oyun oynamaya gideceğim" dedi, Barış omuz silkti "her neyse zaten Alper'le konuşacağım bir şey var daha sonra belki gelirim" dedi.
"Sen bilirsin"
Tuğrul arkasını dönüp giderken Halil'de onun arkasından ilerledi "sen düzgün bir insan olma konusunda ciddi misin? Çünkü yapabileceğimiz bir-"
"Hayır"
"En azından bir dinleseydin-"
"Hayır dedim"
Onlar parkın dışına çıkıp giderken Barış hemen arkasını dönüp hızla gidip çimlerin üzerinde kayarak Alper'in önüne oturdu "Alper! Şimdi seninle çok önemli bir mesele hakkında konuşacağım" dedi.
Alper hızlanan kalbiyle ona bakıp "n-ne hakkında?" Dedi, bir yandanda içinden kendine kızıyordu neden Barış'la yanlız kaldıklarında doğru dürüst cümle kuramıyordu!?
Barış biraz utangaç bir şekilde "ben birini seviyorum ve bu biraz garip çünkü o bir kız değil ayrıca benim arkadaşım.." dedi, Alper duraksadı. Nefes alıp vermek giderek zorlaşırken "nasıl yani?" Dedi, umutlanmamaya çalışıyordu ama bu çok zordu.
Barış yüzündeki heyecanlı gülümseme ile "ben.. Atlas'tan hoşlanıyorum" dedi.
Alper yüzünde donmuş gülümseme ile sadece "ha..?" Dedi..
Alper için bir kaç görsel
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Beni [gay]
De TodoBarış yıllar sonra çocukluğunun geçtiği mahalleye döner ve burda eski arkadaşları ve çocukluk aşkıyla yüzleşir. Bu yüzleşme hem iğrenç gerçekleri hemde güzel hatıraları gün ışığına çıkarır +18