46. Bölüm

132 10 3
                                    

[9 Kasım 2017]

Alper elindeki ekmek poşedini mutfaktaki askılığa asıp bulaşıkları yıkarken başka bir bardağa daha zarar vermemek için çabalayan İlyas'a baktı "Eksik bir şey var mı abi?" Dedi.

İlyas ona dönüp "Yok zaten çok şey yapıyorsun, sağolasın." Dedi, Alper gülümseyip "Önemli değil, yardım ediyorum sadece. Rafet abi için değer." Dedi.

Kardeşini kaybettikten sonra Rafet'i hayata bağlayan tek şey İlyas olmuştu. Alper şimdiye kadar Tuğrul'la birlikte İlyas'a yardım etmek için ellinden geleni yapmıştı. Tuğrul lise için başka bir şehire gittiğinden bu görevi Alper tek başına üstlenmeye başlamıştı. Atlas ise yıllardır mahalleye uğramıyordu. Alper ve İlyas'ın sürekli çabaladığı tek şey Rafet'i, Barış'ı hatırlatıcak şeylerden uzak tutmaktı. Çünkü ne zaman onu hatırlasa kendini suçlamaya başlıyor ve uzun süre titreyip, nefes alamıyordu.

İlyas evde sık sık Rafet'in o haline maruz kalıyordu ama Alper onu o halde en son polisin Barış'ın öldüğünü kabullenmelerini söylediği gün görmüştü. Tekrar görmek istemediğineyse çok emindi.

İlyas ellerini durulayıp Alper'e döndü "Bu ev ve bu mahalle ona iyi gelmiyor. Bence taşınsak ona daha iyi gelir." Dedi, Alper duraksadı "N-Nasıl? Nereye?" Dedi.

İlyas tezgaha yaslanıp "mahallenin yukarısındaki yaylada babamlardan kalan bir ev ve arsa var. Bende orda büyüdüm aslında. Biraz eski olsada onarıp halledebiliriz diye düşünüyorum." Dedi.

Alper ensesini kaşıdı "Rafet abi ile bunu konuştun mu?" Dedi, İlyas sıkıntılı bir nefes verdi "Evet. Buna pek sıcak baktığı söylenemez ama hayır da demedi. Sanırım oda buradan gitmek istiyor." Dedi.

Alper kafasını salladı "Anladım... yani kararınızı verdiyseniz bana bir şey demek düşmez. Sizin için en iyisini yapın." Dedi.

İlyas gülümsedi "Sağol Alper. Hiç dile getirmedim ama sizin dörtlü arasında en sevdiğim her zaman sendin." Dedi.

Alper kıkırdadı "Cidden mi? Ben Barış'ı daha çok sevdiğini düşünüyordum." Dedi.

İlyas histerik bir şekilde gülüp "O küçük şeytanı sadece abisi sever be!" Dedi, bakışlarını yere indirdi, gülümsemesi titredi "Ama burda olup sinirimi bozmasını isterdim." Dedi.

Alper iç geçirdi, oda çok isterdi. O gittiğinden beri her şey biraz eksikti. Ondan önce nasıl yaşadığını hatırlamıyordu bile.

****

Anahtarını girişteki askıya asıp çantasını tek omzunda tutarak salona geçti. Anne ve babasının uyuyor olmasını umuyordu.

Salona adımı attığı an yanan ışıkla irkilip duvarın yanında geceliğiyle dikilen annesinin çatılmış kaşlarına baktı.

Omuzlarını düşürdü, niye uyumamıştıki şimdi bu. Annesi ellerini beline koyup "Neredeydin bütün gün? Yakında sınavların başlayacak ama sen eve gecenin bir vakti geliyorsun!" Dedi.

Alper çantasını omzundan çıkarıp koltuğa bırakırken "Rafet abinin yanındaydım." Dedi, annesinin kaşlarını daha çok çatıldı "Yinemi? Alper o ikisi hakkında çıkan dedikoduları sana anlatmıştım değil mi? Niye inatla sözümü dinlemiyorsun?" Dedi.

Alper sessiz kaldı, annesini dinlemeye devam etti "Önce o Tuğrul denen serseri şimdi de bunlar. Etrafta ne kadar ipi kopuk varsa çevrene almak zorunda mısın? Sen böyle bir çocuk değilsin!" Dedi.

Alper iç geçirip "Anne gerçekten yorgunum. Bunu başka bir zaman yapamaz mısın?" Dedi.

Annesi dahada sinirlenip "Şurda senin iyiliğin için konuşuyorum!  Asosyalliğin yüzünden, evde ve okulda yalnız kalıyorsun diye o çocuklarla dolaşmana izin verdim ve şimdi karşılığını böyle alıyorum." Dedi.

Hatırla Beni [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin