[8 Ekim 2007]
Öğle yemeği saatiydi ve herkes yuvarlak masaların etrafına arkadaşlarıyla toplanmış yemek yiyordu. Alper kendi tepsisinin yanına sertçe bırakılan tepsiyle irkildi. Barış, Alper'in yanına oturup "bu yemekleri kim yapıyor ya, tadı iğrenç" dedi.
Alper gülüp "bunu aşçının yüzünede söylemek istemisin" dedi, Barış sırıtıp "hayıır ama bu yemekleri daha iyi hale getirecek" dedi ve cebinden küçük bir kavonozdaki parlayan karışımı çıkardı.
Alper kaşlarını çattı "bunun içindeki şey sim mi?" Dedi, Barış kafasını sallayıp "sim ve şeker hemde pudra şekeri birazda eti pufların üzerindeki şu küçük şeylerle kolanın bir birleşimi" dedi.
"Bu kulağa hiç sağlıklı gelmiyor, ayrıca sim burda nasıl bir katkı sağlıyor"
"Yani çamaşır tozu, mürekkep, yapıştırıcı ve oyun hamuru gibi şeylerin tadına baktıktan sonra bunuda denemek istedim"
"Nasıl hala hayattasın sen?"
Barış onun dediğine aldırmadan karışımı önündeki taze fasulye yemeğinin üzerine döküp bir kaşık aldı, Alper ona endişeli ve iğrenen gözlerle baktı. Barış bir süre çiğnedikten sonra "aslında bu çokta kötü değil, sadece simler dilime yapışıyor" diyip pembe ve mor ışıltılara sahip dilini çıkardı.
Alper onun bu haline bir kahkaha attı Barış'ta onunla birlikte güldü. Bu sırada yemeğini almış oturacak yer bakan Atlas'ı fark etti ve "Atlas'ta bizimle otursun" dediğinde Alper kolundan tutup onu durdurdu "bence bunu yapma" dedi.
"Neden ki?"
"Onun zaten arkadaşları var bizimle oturmak istemicektir"
"Sormadan bilemezsin" Alper'i masada bırakıp Atlas'ın karşısına dikildi "naber!" Dedi, Atlas, Barış'ı görünce kaşlarını çattı "ah, iyi?" Dedi.
"Bizimle oturmak ister misin?"
"Sizinle mi?"
"Evet!"
Atlas bir Barış'a birde pencereye yakın masada oturan eski arkadaşlarına baktı. Hiç Atlas'ın varlığını arıyor gibi değillerdi. Barış'a dönüp "tabi, neden olmasın" dedi, Barış kocaman gülümsedi ve Atlas'ın elinden tutup Alper ile oturdukları masaya oturttu.
Atlas masaya tepsisini bırakıp Alper'e baktı "afiyet olsun" dedi, Alper ona kısaca bakıp "sağol" dedi ve yemeğine döndü. Atlas, Alper'in küsmüş gibi duran tavrına kaşlarını çattı ama bir şey demedi.
Barış ikisinin arasındaki soğuk havayı fark etmeden etrafına bakınıp "Tuğrul nerde?" Dedi.
"Burdayım" yanlarına oturan bedenle Barış kaşlarını kaldırdı "vay canına ilk kez biri benim teklifim olmadan masaya oturuyor" dedi, Alper'i bile masaya oturup kendisini beklemesi için ikna etmişti.
Tuğrul onun dediğini umursamadan "bu akşam Alper'in evine çalışmaya gelmicem onu diyecektim" dedi, Atlas kaşlarını çatıp "bir şeymi oldu?" Dedi.
Tuğrul sıkıntıyla iç çekip "kardeşlerime bakmam gerek" dedi, Barış hemen "önemli değil! Bizde yardım ederiz sonrada ödevi yaparız olmazmı?" Dedi ve diğerlerine döndü.
Atlas omuz silkti "başka işim yok zaten" dedi, Alper gözlüğünü düzeltip "annemden izin almaya çalışırım, yani çocukları severimde kaç kardeşsin?" Dedi.
"Yedi, beşi benden küçük" Tuğrul'un cevabıyla üçüde duraksadı Alper "o kadar çocuğu annenle baban nereye sığdırıyor?" Dedi, Tuğrul ensesini kaşıyıp "annem, anneannemin evine gitti babamda bu akşam evde olamicak. Genelde bizimkilere ablam bakar ama oda bu akşam 'erkek arkadaşı' ile eğlenmeye gideceğinden bizimkilere ben bakmak zorundayım. Gelmek zorunda değilsiniz. Bu ilk kez yaptığım bir şey değil ve benim kardeşlerim insanüstü refleksler gerektiren hareketler sergiliyebilir" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Beni [gay]
De TodoBarış yıllar sonra çocukluğunun geçtiği mahalleye döner ve burda eski arkadaşları ve çocukluk aşkıyla yüzleşir. Bu yüzleşme hem iğrenç gerçekleri hemde güzel hatıraları gün ışığına çıkarır +18