33. Bölüm

210 15 18
                                    

[14 Mart 2022]

Kıyafet reonlarının arasından geçerken sıkıntıyla oflayıp bir elindeki gömleğe bir de kendisine doğru bakan Atlas'a doğru yaklaşıp "neden burdayız?" Dedi.

Atlas gömleği bırakıp Barış'a döndü "Alper sadece üzerindeki kıyafetlerle buraya geldiğini söyledi. Bir kaç şey alalım üzerine hep Alper'in kıyafetleriylemi yaşayacaksın" dedi.

Barış üzerindeki siyah tişörtün yakasını tutup "bu Tuğrul'un" dedi, Atlas gülüp "neden bu kadar büyük geldiği belli" dedi.

Barış kaşlarını çatarak ona baksada bir şey demedi. O kadarda kısa boylu değildi.

Atlas'ın zoruyla bir kaç eşya alıp tekrar mahalleye döndüler. Barış kafasını cama yaslayıp artık pek çoğu boş olan sessiz evlere baktı.

Atlas göz ucuyla ona bakıp "etrafı gezdin mi?" Dedi, Barış yavaşça kafasını iki yana sallayıp "sadece eski evimi... birde okulu" dedi.

Atlas hafifçe gülümseyip "görmek istediğin bir yer varsa gidelim. Biraz geç kalsak Rafet abi yine bayılmaz herhalde" dedi.

Barış histerik bir şekilde gülüp "hiç emin olma" dedi, Atlas'a döndü "nereyi göstermek istiyorsun?" Dedi.

Atlas bir süre düşündü "eskiden gittiğimiz parkı, koruluğu, incir ağacını yanındaki çeşmeyi yada dilek tarlasını?" Dedi.

"Dilek tarlası mı?"

Atlas yola bakarken dudaklarını yalayıp "onudamı hatırlamıyorsun?" Dedi, Barış duraksadı. Önemli bir şeyi unutmuş gibi hissettiği için bakışlarını kaçırdı "üzgünüm" dedi.

Atlas gülümseyerek ona baktı "sorun değil, göstereyim mi?" Dedi, Barış tereddüt etsede kafasını sallayıp "olur" dedi.

Atlas arabayı çevirip mahallenin dışına doğru sürdü. Koruluğuda geçip bir süre daha yol aldıktan sonra Atlas arabayı durdurdu "burdan sonrasını yüricez" dedi, arabadan indiğinde Barış'ta onu takip etti.

Patika bir yoldan dümdüz bir tepeye doğru çıktılar, etraflarında ufak çalılardan başka bir şey yoktu.

Bir süre sonra dikenli tellerle çekilmiş çitin altından geçtiler

Barış tişörtü takıldığı için hafif sendeleyerek geçip durup dümdüz karşıya bakan Atlas'a baktı "daha ne kadar gidicez?" Dedi.

Atlas durgun bir sesle "geldik.." dedi, Barış bir ona birde karşısında uzanan dümdüz çayıra baktı. Her yer karahindiba bitkisi ile kaplıydı. Bazıları hala sarı bir çiçekken bazıları tohumlarını rüzgarla savurmaya hazır duruyordu.

Barış tek kaşını kaldırıp "burası mı? Gerçekten mi?" Dedi, Atlas ona cevap vermeden karahindibağların içine doğru yürümeye başladı. Barış sessizce onu takip etti.

Kalın bir ağaçtan geriye kalan kökleri hala toprakla birleşik olan bir kütüğün yanında durdurlar. Atlas elini ağacın üzerine koyup "bu ağacı kesmişler.." dedi "sana burayı Tuğrul göstermiş sende bana göstermiştin. Burda seninle birlikte dilek dilemiştik" dedi.

Barış kaşlarını havaya kaldırdı "bu eskiden bir çeşit dilek ağacımıydı?" Dedi, Atlas kafasını salladı "evet ama sanırım birinin dilek dilemeye değilde kışın evini ısıtmaya ihtiyacı vardı" dedi.

Bir rüzgar esti karahindibağların tohumları kar taneleri gibi üzerlerine yağmaya başladı.

Barış "ne dilemiştin?" Dediğinde Atlas buruk bir gülümsemeyle ona baktı "söylersem gerçek olmaz" dedi bu sırada gözünün önüne kendisine gülümseyerek bakan küçük Barış geldi. Elindeki kırmızı bez parçasını ağaca bağlarken oda Atlas'ın sorsuna "söylersem gerçek olmaz" demişti.

Hatırla Beni [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin