36. Bölüm

178 13 7
                                    

[20 Eylül 2008]

"Bunu yapamazsın"

"Evet yapabilirim"

"Barış, sadece hayır tamam mı? Bu imkansız"

"Bunu denemeden bilemezsin"

Tuğrul hala Barış'a engel olmaya çalışan Alper'i umursamadan ellerini cebine sokup "yapacak mısın artık?" Dedi.

Okulun önündeki parkın parke yolunda gerçekten büyük bir çukur vardı ve her yağmurdan sonra su ile dolardı. Barış'ın hedefide küçük su gölünün bir ucundan diğerinden diğerine atlamaktı.

Alper "bunu yaparsan kazanacağın tek şey ıslak bir iç çamaşırı olacak tamam mı o yüzden vazgeç" dedi.

Barış "ama D sınıfındaki o çocuk anasınıfından beri kimsenin buradan atlayamadığını söyeldi"

"O zaman kim atlamış ki"

Burnuu kaşıyan Tuğrul "ben" dediğinde ikiside ona döndü. Omuz silkip "o zamanlar bu çukur daha küçüktü" dedi.

Barış bir kaç adım geri çekilip "ve şimdi senin rekorunu kıracağım bak iyi izle. Alper her ihtimale karşı çantamı tutarmısın ıslansın istemiyorum" dedi.

"Ne çantası?"

Barış duraksayıp etrafına baktı fark ettiği şeyle başını ellerinin arasına alıp "ah olamaz çantamı okulda unuttum!" Dedi, geri geri yürürken "iki dakka alıp geliyorum bekleyin burda" arkasını dönüp koşacakken yolun kenarındaki süs olsun diye yapılmış lambalardan birinin direğine çarpıp geri sekti.

Burnunu tutup geri çekildiğinde Tuğrul "geri zekalı" diyip kafasına doğru bir tane vurdu.

****

Okul etrafta koşuşturan çocuklar olmadığında aslında oldukça ürkütücüydü. Akşam kızıllığı etrafı sarmıştı.

Kapıyı kilitlemediklerini umarak okulun girişindeki merdivenlere doğru giderken hemen diğer taraftaki salıncaklardan birine oturmuş kızı görünce adımlarını durdurdu.

Onu tanıyordu. Aynı sınıftalardı. Yağmur sarı saçları, kahverengi gözleri ve yanağındaki bir iki beni ile oldukça sevimli bir kızdı ama çok fazla içine kapanıktı bu yüzdende hiç arkafaşoda yoktu.

Barış daha önce bu kızı öğretmenlerin sorularına cevap vermesi dışında hiç konuşurken duymamıştı.

Neden bu saatte hala okulda olabileceğini merak etti. Normalde her zaman okuldan kaçmak istermiş gibi ilk çıkan kişi olurdu.

Çantasınu unutup kızın yanına doğru gitti. Kafasını yere doğru eymiş kızla göz teması kurmak için yere çömüp "naber?" Dedi.

Yağmur irkilip doğruldu ve Barış'a gözlerini kırpıştırarak baktı. O sessiz kaldığında Barış gülümseyip "neden eve gitmedin?" Dedi.

Yağmur kucağında birleştirdiği parmaklarıyla oynarken neredeyse fısıltı gibi bir sesle "sen neden gitmedin?" Dedi.

"Hava kararana kadar arkadaşlarımla dışarıda dolaşabilirim. Peki sen?"

Yağmur tereddüt etti "eve gitmeye korkuyorum" dedi, Barış kafasını yana yatırıp "annenler yüzünden mi?" Dedi, aklına direkt Tuğrul gelmişti. Oda kardeşleri olmasa bir daha eve dönmeyeceğini söylerdi.

Yağmur kafasını iki yana salladı "hayır, benim ailem yok" dedi, Barış birden yerinden kalkıp "aa, ne tesadüf benimde" dedi.

"Biliyorum, öğretmenimiz ödev yapmadığın için anneni aramak istediğinde söylemiştin hemde tüm sınıfın önünde. Bunu nasıl hiç çekinmeden söyleyebiliyorsun?"

Hatırla Beni [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin