38. Bölüm

152 15 5
                                    

[1 Ekim 2008]

Yağmur Yılmaz. Onbir yaşındaydı. Üç gündür kayıptı. Babannesi bir torunu olduğunu bile hatırlamıyordu. Onun için üzülen çok fazla kişi yoktu. Unutulup gitmesi kolay biriydi. Belkide bu yüzden kurban olarak seçilmişti.

Elindeki kraker pakedini açıp yanındaki sarışın çocuğada uzattı. Hafta sonu olduğundan Atlas ile her zamanki gibi parkta buluşabilmişlerdi.

Atlas, Tuğrul'dan duyduğu şeylerle ne düşüneceğini bile bilmiyordu. Yağmur denen kızın kim olduğunu ilk edapta hatırlamamıştı bile.

Paketten bir kaç tane krakeri avcuna alıp "Alper'in de haberi varmı?" Dedi, Tuğrul ağzına bir kraker atmadan önce "eğer ona söyleseydim kendine gelemezdi bile. Onun yüzüne söyleme ama sende biliyorsun aramızda en hassas olan o" dedi.

Atlas kafasını salladı. Alper kolay etkilenen bir çocuktu. Tuğrul'a dönüp "peki Barış? O nerede?" Dedi.

Tuğrul iç geçirdi "muhtemelen evde. Oda o günden sonra pek kendinde değildi" dedi.

"Birine... söylemeyecek misiniz?"

"Barış söylememiz gerektiğini düşünüyor ama bunun bir anlamı yok. İkimizde o adamın yüzünü tam olarak görmedik ve kim olduğunu bilmiyoruz. Kendi canımızı kurtardığımız için şanslıyız aslında"

Atlas elindeki krakerlere baktı. Bütün iştahı kaçmıştı. Gidip Barış'ı ziyaret etmek istiyordu. Tuğrul kolunu dürttüğünde kafasını ona çevirdi. Tuğrul gözleriyle gözünün altındaki morluğu gösterip "geldiğinden beri soramadım. Nasıl oldu o?" Dedi.

Atlas elini gözünün altına koyup "önemli değil okuldaki bazı çocuklarla geçinemiyorum" dedi.

"Bir kaçının adresini öğrenebilirsen akşam baskın yapıp ağızlarına sıçabiliriz"

Atlas bir kahkaha attı "iyiydi bu" dedi, Tuğrul'un yüzündeki ciddi ifade gitmeyince kaşlarını çattı "yok artık-"

Kendilerine doğru gelen ayak seleriyle ikiside kafasını çevirip üzerilerine doğru koşan Barış'a baktılar. Yanlarına geldiğinde ellerini dirseklerine koyup nefeslendi "ah... evden buraya kadar koşmak iyi bir fikir değildi" diye homurdandı.

Tuğrul kaşlarını kaldırıp "son gördüğümden daha iyi gibisin" dedi, Barış doğrulup "evet yani, biraz daha sakin bir şekilde düşününce aklıma geldi" dedi "Yağmur normalde asla sınıfın içinde yada kızlar tuvaletinde beklemez hep dışarıda bekler ama biz geldiğimizde içerideydi"

Tuğrul geriye yaslanıp "nolmuş yani? Biri onu içeri sürüklemiş olabilir" dedi, Barış parmağıyla Tuğrul'u gösterip "aynen öyle. Bu yüzden ihtimalleri düşündüm. Eğer bunu yapan kişi dışarıdan biri olsaydı Yağmur'u okulun içine sürüklemezdi. Sonuçta orada birinin olup olmadığını bilmiyor. Bir öğretmenle yada görevliyle karşılaşmayı göze almaz"

"Yani?"

"Yani yapan kişi muhtemelen okulda o saatte kimsenin olmadığını bilen ve ışığı açık bırakacak kadar rahat biri olmalı"

Atlas kaşlarını çattı "yani demek istediğin gördüğünüz o adam okuldaki bir öğretmen yada bir görevli öylemi" dedi.

"Aynen öyle"

Tuğrul bankta bağdaş kurup kollarını göğsünde birleştirdi "şimdi ne yapmayı düşünüyorsun suçluyu bulup adalete teslim mi edeceksin?" Dedi.

Barış gülümseyerek Tuğrul'a bakıp "aslında evet" dedi.

"Bu bu kadar kolay mı geri zekalı okulda bir sürü orta yaşlı erkek yetişkin var"

Hatırla Beni [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin