[29 Eylül 2008]
[Dikkat: bu bölüm bazı okuyucular için rahatsız edici ögeler içerir!]
Rüzgar ağaçları sallayacak kadar sert esiyordu. Yolda bazı gazete kağıtlarını yuvarlıyor ve uzaklara götürmeye çalışıyordu. Bu çabası Tuğrul gazete sayfasının üzerine basınca son buldu.
Hemen ön sayfadaki çocuğun yüzüne baktı. Geçenlerde Tuğrul'un kantin sorasında yer verdiği bir birinci sınıftı. Kaybolmuştu.
Diğer arkadaşlarının aksine doğduğundan beri bu mahalledeydi ve bu anasınıfından beri bu okula gidiyordu. Daha öncede kaybolan çocuklar olmuştu ama bu sene her şey daha farklıydı. Üst üste çocuklar kayboluyordu.
Onu endişelendiren bir diğer şey ise yetişkinkerin bu kadar kayıtsız olmasıydı. Okulun önüne bir polis arabası bile çekmeyi bir güvenlikleri yada bir kameraları bile yoktu.
Kaybolan çocukların sıralarına bir kaç karanfil bırakmaktan başka bir şey yapılmıyordu.
Atlas yatılı bir okulda kalıyordu onun için endişelenmesine gerek yoktu ama Alpet ve Barış onu korkutuyordu. En çokta Barış. Son zamanlarda kendileriyle parkta buluşmak yerine bir işi olduğunu söyleyip gidiyordu.
"Tuğrul!"
Duyduğu sesle kafasını çevirip kendisine doğru gelen mavi önlüklü otuzlu yaşlardaki adama baktı. Okulun yeni hademesiydi adı Fırat gibi bir şeydi.
Elindeki küçük çakıyı Tuğrul'a uzatıp "bunu az önce sen düşürmedin umarım" dedi.
Tuğrul elindeki siyah çakıya baktı. Evet bu ona aitti. Adama bakıp "hayır benim değil" dedi.
Fırat tek kaşını kaldırıp elindeki çakıya bakıp "anladım. Sadece uyarayım dedim. Senin yaşındaki çocukların böyle keskin şeyler taşıması hiç güvenli değil anlıyor musun?" Dedi.
"Sen rehber öğretmen misin yoksa hadememi git bir koridor falan sil bana sarma" ellerini pantolonunun cebine sokup arkasını dönüp gitti.
Okuldan sonra Barış ile birlikte Alper'i eve bıraktı. İkili birlikte parka doğru yürürken Barış "sanırım okulda bir şey unuttum gidip alıp geleyim bekle burda" dedi, okula doğru sapmıştı ki Tuğrul onu kolundan tutup durdurdu.
"Neden son zamanlarda sürekli okulda bir şey unutuyorsun"
"B12 eksikliği"
"Barış yalan söyleyemiyorsun"
Barış avuç içindeki yaranın kabuğuyla oynarken "bir şey yok" dedi, Tuğrul şüpheyle ona baktı "tamam o zaman bende seninle geleyim" dedi.
Barış ilk ne diyeceğini bilemesede omuz silkip "tamam" dedi.
Birlikte okula doğru yürümeye başladılar. Bahçeye girdiklerinde Barış'ın adımları durunca oda durdu. Barış'a baktığında onun kaşlarını çatmış doğrudan karşılarındaki salıncaklara baktığını görünce tek kaşınu havaya kaldırdı "ne oldu?" Dedi.
Barış etrafına bakınırken "burda değil" diye mırıldandı.
"Kim?"
"Yağmur"
"Ne? Bizim sınıftaki mi?"
"Evet"
Tuğrul istemsizce yüzünü buruşturdu. O kızdan hoşlanmıyordu. Hep sessiz takılır ve biri onunla uğraşsa yada canını yaksa bile sesini çıkarmazdı. Yani Alper'i bile bir kaç kez karşı koyarken görmüştü. Ama Yağmur, Tuğrul için tam bir zavallıydı. Kendisini savunmayı bile bilmeyenlerden hoşlanmıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/312156598-288-k371427.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Beni [gay]
RandomBarış yıllar sonra çocukluğunun geçtiği mahalleye döner ve burda eski arkadaşları ve çocukluk aşkıyla yüzleşir. Bu yüzleşme hem iğrenç gerçekleri hemde güzel hatıraları gün ışığına çıkarır +18