[2 Kasım 2007]
"Ha..?"
Elleriyle yüzünü kapatıp kendini geriye bıraktı ve çimlere uzadı "biliyorum çok saçma ama kendime engel olamıyorum!" Dedi ellerini iki yana atıp "sence çok mu tuhaf, yani ona aşık olmam?" Dedi.
Alper göğsünde biriken ağırlıkla kafasını iki yana salladı "hayır... Tabiki değil.." dedi, aslında evet demek istiyorudu ama evet demek istemekten nefret ediyordu. İçinde bir yerlerde yeniden Atlas'ı kıskanmaya başlayan taraftan nefret ediyordu. Kendisinden nefret ediyordu.
Barış gülümseyerek gök yüzüne bakıp "biliyorum yani abimede sordum ve kimi istersem sevebileceğimi söyledi ama Atlas'ın vereceği tepkiyi bilmiyorum. Her şeyden önce biz arkadaşız. Bunu söyledikten sonra benden nefret eder mi sence?" Dedi.
Alper, Atlas'la tartıştıkları gece Atlas'ın, Barış'a aşık olabilme ihtimalinden bahsedince Atlas'ın verdiği tepkiyi düşündü. Kaşlarını çattı, emin olamadı ama yinede "Atlas kimseden nefret etmez.." dedi, neden yaptığını bilmiyordu sanırım Barış'ı üzmek istememişti.
Barış dirsekleri üzerinde doğrulup "biliyorum ama her ihtimali düşünüyorum zaten bu yüzden ona bir yüzük aldım" dedi, Alper duraksadı "ne yaptın?" Dedi.
"Şimdiden evlenme teklifi etmeyi düşünüyorum böylece sekiz yıl sonra hiç uzatmadan direk evlenebiliriz. Daha sonra balayı için gidebileceğimiz yerleri düşündüm. Sence yurt dışına çıkmak çokmu pahalıdır? Neyse bir önemi yok bir şekilde hallederiz herhalde" yattığı yerden doğrulup cebindeki yüzüğü çıkardı "neyse aslında senden bunun pravosunda bana yardım etmeni istiyorum. Bunu Tuğrul'dan isterdim ama o biraz düz bir insan hem sen benim en yakın arkadaşımsın. Neyse başlıyorum" boğazını temizleyip "Atlas her gün gözüme bir diğer günden daha güzel geliyorsun... Sana her zaman söylemek istediğim bir şey vardı.." yüzüğü Alper'e doğru uzatıp "KOCAM OL!" dedi sonra geri çekilip "çokmu hızlı ilerledim?" Dedi.
Kafasını kaldırıp Alper'in yüzüne baktığında Alper'in dolu dolu olmuş gözleriyle karşılaşınca afalladı "Alper ne oldu? İyi misin?" Dedi, Alper irkilerek kendine gelip "hı?" Dedi, gözlerinin dolduğunun bile farkında değildi.
Barış endişeleyle ona bakıp "neden ağlıyorsun? Ben yanlış bir şey mi yaptım?" Dedi, Alper bir elini havaya kaldırıp sallerken diğeriyle gözlüğünü kaldırıp dolan gözlerini sildi "hayır, hayır sen hiç bir şey yapmadın. Ben sadece..." Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştı "böyle şeylere çok duygulanırım" dedi.
Barış rahatlamış bir şekilde gülümseyip uzanıp Alper'in saçlarını dağıttı "bende bir şey oldu sandım. Sulu göz seni" dedi, Alper saçlarını düzeltirken zorla güldü Barış'a bakıp "bu çok tatlıydı Barış ama on yaşında evlenme teklifi etmek biraz fazla önce sevgili olmaya ne dersin?" Dedi, Barış bir süre düşünüp "ha.. sanırım evet bu daha iyi olur" dedi.
Alper kitabını alıp ayağa kalktı "şimdi aklıma geldi de benimde eve gitmem gerek şey... Annemin kitaplarını düzenlemesine yardım edecektim" dedi, Barış kaşlarını çatıp "ah ne güzel hepinizinde bir işi var, ben yine yanlız kaldım" dedi.
Alper geriye doğru adımlarken "üzgünüm. Çok sürmez birazdan gelirim hoşçakal!" Diyip Barış'ın konuşmasına izin vermeden koşarak parktan çıktı. Bu arada sakladığı göz yaşlarıda kendini göstermeye başlamıştı.
Buğulanan gözleri görüşünü bulanıklaştırırken arada gözlüğünü kaldırıp gözlerini siliyordu. Göğsündeki acı yüzünden nefes alamıyordu. Bu acıyı sevmemişti. Çok canı yanıyordu. Çaresiz hissediyordu.
Aniden çarptığı duvarla geriye doğru sendeledi. Kafasını kaldırıp baktığında bunun duvardan daha kötü bir şey olduğunu fark etti. Halil? Onun burada ne işi vardı? Tuğrul ile aşağı mahallede olması gerekirdi. Alper aşağı mahalleye kadar koşmuş olamazdı değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Beni [gay]
RandomBarış yıllar sonra çocukluğunun geçtiği mahalleye döner ve burda eski arkadaşları ve çocukluk aşkıyla yüzleşir. Bu yüzleşme hem iğrenç gerçekleri hemde güzel hatıraları gün ışığına çıkarır +18