10. Bölüm

334 21 6
                                    

[16 Ekim 2007]

Alper hızla mutfaktan çıkınca Atlas olayın şokuyka ilk olduğu yerde kaldı. Daha önce hiç bu şekilde hissetmemişti. Ne yapacağını yada ne diyeceğini bilmiyordu.

Mutfaktan çıkıp kapının önünde ayakkabılarını giyen Alper'e baktı "Alper nereye gidiyorsun?" Dedi, Tuğrul bu mahallede gece çıkmanın tehlikeli olduğunu söylemişti üstelik dışarıda korkunç bir yağmur vardı.

Alper, Atlas'a cevap vermeden kapıya uzandığı sırada kapı açıldı. Rafet elinde eczane poşeti ve sırıl sıklam üstüyle kapının önünde ki ikiliye baktı. Alper'in ayakkabılarını giydiğini görünce "çocuklar nereye bu saatte ve bu yağmurda dışarı çıkılmaz en azından annenleri arayayım bekleyin" dedi, ceketini çıkarırken.

Koridorun sonundan Tuğrul çıkıp "Rafet abi Barış havale geçiriyor!" Dediğinde Rafet olduğu yerde kaldı ceketini tam olarak çıkarmamamışken "ne?!" Diyip hemen Barış'ın odasına koşarken "İlyas arabamın anahtarını al doktora gidicez!" Diye salona doğru seslendi.

Atlas, Rafet'in arkasından Barış'ın odasına doğru baktı tekrar önüne döndüğündeyse kapıdan çıkıp giden Alper'i gördü. Hiç düşünmeden ayakkabılarını giyip onun arkasından çıktı.

Yağmur gerçektende aşırı hızlıydı birde üstüne rüzgar etrafta bazı çöpleri sürüklüyordu. Eliyle kafasına yüzüne siper edip koşarak uzaklaşan çocuğun peşinden koştu. Yağmur yüzünden sesini yükselterek "Alper dur! Bunu konuşalım!" Dedi.

Alper geriye dönüp kendisine baktı "konuşacak bir şey yok her şeyi duydun işte! Ben zaten bunları neden senin yüzüne söyledim!? O kadar utanıyorum ki! Bunları anneme bile anlatmadım ben!"

"Kendinle ilgili her şeyi annene mi anlatırsın?"

"Evet, nolmuş?"

"Hiç.. her neyse. Neden böyle düşündüğünü anlamıyorum benden nefret ettiğini sanıyordum.."

"Senden nefret etmiyorum, kendimden nefret ediyorum.. seninle arkadaş olmayı gerçekten istiyorum ama... Onu senin yanında gördükçe kötü hissetmeme engel olamıyorum!"

"Ne, O'da kim be?"

"O işte.. benimle ödevlerini yapmamı istemek için yaklaşmayan tek arkadaşım, o çok iyi ve farklı biri ve benim ilk gerçek arkadaşım ve ben hem ondan hoşlandığım için hemde sen ondan hoşlandığın için kendimi berbat hissediyorum! Ne yapacağımı bilmiyorum.."

"Alper sen kimden bahsediyorsun?"

"Barış'tan! Sen onunla özel arkadaş değil misin?"

"Ne!? Özel arkadaş yada her ne saçmalıksa ondan değiliz,biz sadece arkadaşız ayrıca sen Barış'a aşık olduğumu mu sandın?"

"Şey... Evet?"

"Ondan iyisini bulabileceğimi hiç düşünmedin mi cidden? O bir erkek!"

"Evet biliyorum ama ben hoşlanabiliyorsam belki sende... Ah her neyse.. kendimi şu an çok aptal hissediyorum"

Alper yine eliyle yüzünü kapattığında Atlas gülümsedi Alper'in ellerini yüzünden çekip "bende öyle" dedi, Alper kendisine gülümseyerek bakan çocuğa bakıp beceriksizce gülümsemeye çalıştı. Vücudu hala utançla yanıyordu.

Kafasını biraz daha kaldırıp tamamen su damlaları ile kaplanmış gözlükleri yüzünden bir şey göremezken Atlas'a odaklanmaya çalıştı ve "gerçekten özür dilerim.. arkadaş mıyız?" Dedi, Atlas birden onun omzuna vurup "tabiki arkadaşız!" Dedi ve Alper'e sarıldı.

Alper kendisine sarılan kollarla ilk afallasada sonra Atlas'a sarıldı. İkili birbirine sarılırken arkalarında bir "yaa" sesiyle ikiside duraksayıp kendilerine bakan Tuğrul'a baktı "siz ne kadar tatlısınız, bu arkadaş olma meselesi falan çok duygusal tabi ama FIRTINANIN ALTINDA SARILMAKTAN İYİSİNİ YAPIP İÇERİ GİRMEYE NE DERSİNİZ!" Dedi.

Atlas, Alper'den ayrılıp "çok mantıklı" dedi, Tuğrul gözlerini devirip "çolukla çocukla uğraşıyorum resmen" diyip eve doğu yürümeye başladı. Atlas ve Alper arkadan onu takip ederken Atlas, Alper'i dürtüp "biri ona aynı yaşta olduğumuzu söylesin" dedi

Alper güdüğünde onunda gülümsemesi genişledi "ama cidden neden dışarı çıktın ki? Aklından ne geçiyordu, bu fırtınada ne kadar uzaklaşabilirdin?"

"Aslında bende pek emin değilim. Sadece senden kaçmak istemiştim şimdi yaptığım şeye bakınca çok saçma geliyor"

"Evet kesinlikle öyle"

"Peki sen neden dışarı çıktın acaba?"

"Fırtınada ölmene izinmi verseydim"

"Biraz daha abart"

Barış'ların kapısına gelince kapıda Barış'ı kucana almış İlyas ve giydiği yağmurluğun kapşonunu kafasına geçiren Rafet'le karşılaştılar. Rafet gelen üçlüyle duraksadı "siz ne ara dışarı çıktınız?" Dedi.

Tuğrul içeri girerken "sorma hayatımın en saçma pembe dizi sahnesini izledim" dedi, Rafet tek kaşını kaldırıp onun arkasından bakarken Atlas gözleri kapalı duran Barış'a baktı "Barış'a noldu?" Dedi.

Rafet kardeşine bakıp "endişelenicek bir şey yok hep hastayken böyle ölü numarası yapar. Yinede bir hastaneye kadar gidip geleceğiz. O süre içinde.. lütfen dışarı çıkmayın. Sorumluluğunuz üzerimdeyken size bir şey olursa vicdan azabından ölürüm" dedi.

Alper "tamam Rafet abi merak etme. Bir daha böyle bir şey olmaz" dedi konuşurken gözleri Barış'ın üzerindeydi. İlyas'ta onun gibi Barış'a bakıp "bu kendinden geçmiş halide pek tatlıymış. Keşke hep böyle sakin olsa" dedi.

Barış gözlerini açmadan "sakın beni kışkırtam her an üzerine kusabilirim ve bunu yaptığım için kimse beni suçlamaz" dedi, İlyas irkilip Barış'a baktı sonra Rafet'e bakıp "Rafet kardeşin bir şeytan" dedi, Rafet kaşlarını çatıp ona sert bir bakış attığında "ama şeytanda bir zamanlar bir melekti değil mi?" Dedi.

Rafet "sadece Barış'ı al ve gel" dedi, bahçenin önüne park etmiş arabasına doğru yürümeye başladı. İlyas iç geçirdiğinde Barış hastalığına rağmen gülümseyip "Barış bir İlyas sıfır" dedi.

İlyas kaşlarını çatıp Rafet'in arkasından yürürken "senin kadar manyak bir çocuk görmedim Barış" dedi.

Alper kapının önünde onların arabayla uzaklaşmasını izlerken Atlas koridordaki sandalyenin üzerine oturdu bu sırada mutfakten kafasına attığı havluyla Tuğrul çıkıp Atlas'ın yanına sırtını duvara yaslayarak otururp tek bacağını kendine çekti ve diğer elindeki havluyu ona uzattı.

Atlas havluyu alıp sarı saçlarını kuruturken Tuğrul kafasını duvar yaslayıp "yani.. o cidden Barış'tan hoşlanıyor ha?" Dedi, Atlas 'hıhı" diyip başka bir şey demeden havluyu saçlarından çekip gözlerini karşısındaki duvara dikti "hayatımda ilk kez istediğim bir şeyden vazgeçtim" diye mırıldandı. Bu cümleyi elbet bir gün kuracağını biliyordu ama bunun biraz daha geç olmasını beklemişti.

Tuğrul ona dönüp "ha?" Dedi, Atlas cevap vermeyince oda umursamadan önüne döndü. Alper dış kapıyı kapatıp içeri girince koridorda yere su damlaları akıtarak oturan ikiliye baktı. Kendisi yüzünden ikiside sırıl sıklam olmuştu. Niye insanların kendisi ile arkadaş olmadan önce iki kere düşündüğünü anlayabiliyordu.

Önlerinden geçerken "Barış'ın odasından bizim için giyecek bir şey alacağım sizde banyoya gidip kurutun kendinizi.." diyip hızla Barış'ın odasına doğru gitti.

O gittikten sonra ikili bir süre dümdüz önüne bakıp aynı anda "bu geceden nefret ediyorum.." dedi bir süre sonra Barış'ın odasından Alper'in hapşırma sesini duyduklarında Tuğrul kaşlarını çattı "ah hayır aynı şeyleri o salakla yaşamayacağım" dedi..

Hatırla Beni [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin