4-Resim

171 23 39
                                    


     "Juan ailesi ile en kısa sürede konuşmalıyız, yani koruyucuları ile. Sanırım bu yakınlık giderek tehlikeli olmaya başlayacak. Zaman dolmadan açığa çıkarsak, savaşı kazanmamız imkansız görünüyor. Zhan da geçmişini hatırlıyor ya da bazı anılarını demeliyim, onun da kabuslar gördüğüne eminim ve onsekiz yaşını doldurduğu gün yandığından da, bu kez onları kaybedemeyiz."

     "Ah Lu Jin, ilkin kapıda kalbim durdu sandım. Prens Wei karşımızdaydı, sonra resmi görünce şok oldum. Neredeyse, eğilip selam bile verecektim. Prensin o hali gözlerimin önüne geldi. Bunun için çok bekledik. Onlar yeniden doğdukların da, yeni bir saldırı ile karşılaştık. Neyse ki onları kaçırabildik. Evrenimiz ne halde şimdi acaba? Umarım herkes iyidir."

     "İyi olduklarını düşünmek zorundayız Juan, onlar da prensleri bekliyorlar, biliyorsun ki bizim evrenimiz de, henüz çok zaman geçmedi. Bütün her şey bittiğinde ancak bir yıl geçmiş olacak, biz niye bu evrene kaçtık biliyorsun. Orada kalsaydık, onları koruyamazdık, onlar büyüyene kadar beklememiz de tehlikeyi arttıracaktı. Şimdi, tüm güçlerini almış olarak geri dönecekler. Ahh hatırlıyorum, prensler henüz on sekizi doldurmadan, öldürülmüşlerdi o zaman. Ve sadece biz vardık, iki klan. Diğerleri bize yardım etmemişti. Bu kez inanıyorum ki her şey farklı olacak. O canavarları bu kez alt edeceğiz ve evrenimize barışı getireceğiz."

     "Ama şimdi, öncelikle buradaki sorunu çözmeliyiz. Zhan ilk ondan uzak duracağını, tedavi bittikten sonra arkadaş olacaklarını söylemiş Yibo'ya ama o da çekime kapıldı çoktan. Bu çok tehlikeli. Onları incitmeden, ayırmanın yolunu bulmalıyız. Gerçeği açıklarsak, bizi dinleyeceklerini sanmıyorum. Geçen sefer ki gibi öldürülmelerine yol açacak onların inadı. Geçmişlerini tam hatırlasalardı, belki bir yol olabilirdi ama bu da mümkün görünmüyor. Bakalım Zhan'ın koruyucuları gelsin, konuşup bir yol buluruz. "

     "Dediğin gibi olur umarım. Tek çıkar yolumuz bu çünkü. Ahh ne kadar yakışıklı ikisi de değil mi? Çocukları muhteşem varlıklar olacak, eminim."

     "Lu Jin, çok mu hayale daldın nedir? Önce buradaki sorunları çözelim ki evrenimizi kurtarabilelim. Sonrası zaten kendiliğinden çözülecek, mutluluk ve barış olduğu sürece korkacak bir şeyimiz kalmayacak. Hem neyse, bende sayende hayale dalacaktım."

     "Ne oldu Juan, ne düşündün?"

     "Hani burada onların ailesiyiz ya, çocukları da bizim torunlarımız olacak, onu hayal ettim bir an. Görebilecek miyiz acaba?"

     "Umarım Juan, umarım gerçek olur hayallerimiz."

     Yibo ve Zhan, onun apartına çabucak vardılar. Yibo yol bitmesin istemişti ama bitmişti işte. Zhan da hiç ayrılmayı istemiyor gibiydi.

     "Yibo getirdiğin için teşekkür ederim, aileni çok sevdim, umarım onlar da beni sevmiştir."

     "Zhan ne diyorsun? Onlar sana hayran oldular, ben ailemi tanıyorum. Tamam, hiç arkadaşım olmadı ama onların bakışlarından anlıyorum, seni gerçekten çok sevdiler. Yalnız bir şey sormak istiyorum? Annemle aranızda geçen o tuhaf konuşma dikkatimi çekti. Beni, beyaz ve maviler içinde çizmişsin, çok tarihsel ve çok güzel. Neden gözlerim farklıydı? Ve neden kendini kırmızı çizmek istedin? Sorularım seni rahatsız etmiyordur umarım?"

     Yibo, bu soruyu kasten sordu. Ona rüyaların da mı gördün yoksa? diyemezdi.

     "Asla Yibo neden rahatsız olayım? Resmini çizerken böyle bir resim çıkacağını bilmiyordum. Sanki hipnotize olmuş gibiydim. Sadece bitince fark edebildim. Neden olduğunu inan bilmiyorum? Gözlerine gelince, seni ilk gördüğümde gri olduğuna yemin edebilirim. O çocuklarla konuşurken gri ve soğuktu gözlerin. Buz Lordu gibiydin. Seni öyle resmedecektim. Ama sonuç çok farklı çıktı. Mavi renk, beni de şaşırttı. Sanki duygularına göre gözlerin değişiyor, öyle hissettim. Çizdiğim resimde mutluydun, bana bakıyordun sanki. Bilmiyorum, bunu anlatmam çok zor. Kendimi hep çizmek istemişimdir. Ve aklımdaki bu resim de hep kırmızı kıyafetler ve gözlerim de kırmızı."

Two Universes~İki Evren~Wangxian~YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin