14-Tanrılar

93 12 11
                                    

    
    
     "Konuştukça aklıma bir şeyler geliyor. Biz hep Tanrılar diyoruz. Ben ailemden alıştım. Hiç merak edip de sormadım. Sizi de fark ettim bir araya geldiğimizden bu yana aynı şekilde konuşuyorsunuz. Ama Zhan hep tek Tanrıdan söz ediyor. Neden?"

     Yibo'nun aklına son konuşmaları geldi birden hüzün çöktü. Yue hemen onun dikkatini çekmek için anlatmaya başladı.

     "Yibo, evrenimiz çok Tanrılı. Yer, gök, hava, su, aklına ne gelirse. Hepsi için Tanrı var. Elbette biz onları görmedik sizin eski atalarınızın gördüğü rivayet ediliyor. Hatta şöyle bir efsane var. Evrenimiz yaratıldıktan sonra tüm Tanrılar gök yüzünden inip yarattıkları evrene bakmışlar. Ateş, su, hava ve toprak diye yarattıkları insanları ayırıp klanlar kurmuşlar. Ondan sonra bir daha hiç kimse onları görmemiş. Haberlerini kendi yarattıkları kahinler yolu ile bildirmiş. Tanrı demiştin değil mi? Biz buna hiç dikkat etmedik. Şu an sen söyleyene kadar. Zhan okulda öğrendiği ve duydukları sebebi ile tekil olarak kullanmıştır. Bu bile bizim odak noktamız olmadı. Evrenimize dönersek, sıradan insanlar ve krallıklar var. Yani klan krallıkları. Bu evrendeki krallar kitaplarda anlatılan, filmlerde görülen gibi değil. Kral tahtta oturup emir yağdırmaz. Saray dediğimiz yer ımmm... Nasıl örnekleyebilirim. Evet buldum burada ki iki katlı çok odalı bir ev gibi. Krallar halkla içiçedir, onlarla bahçe işlerine bile giderler. Sadece isimleri kral. Buranın zenginlerinden çok farklılar. Bizim krallarımız mütevazi ve insancıldır. Tabiî ki maliye işleri de var. Kocaman bir ülke yönetiyorlar sonuçta. Ama savaş anlarında ordunun başında ön saflarda olurlar. Ayrıca onların da güç eğitimleri var. Bu güç eğitimi hiç bitmez sadece ağır olmaz. Hergün yaptığımız spor gibidir."

     "Ciddi olarak evrenimize şimdiden hayran oldum. Peki hala dönem kıyafetleri mi giyiliyor?"

     "Siz doğmadan yani ikinci kere doğmadan evvel değişim başlamıştı. Uzun kıyafetlerle savaş çok zorluyordu bizi. O nedenle diğer evrenlerden örnekler alıp rahat kıyafetlere geçiş yaptık. Savaş silahlarımız bedenimiz olduğu için ekstra bir silah üretimi yapmıyorduk. Kurt adamlar, pençeleri ve dişleriyle yetinmeyip tabanca ve kılıç yaptılar. Savaşlar da kılıç da kullandılar, tabanca da. Ama biz büyücüler o silahları etkisiz hale getirebiliyorduk. Yani çok da işlerine yaramadı. Sadece sinsi saldırılar da kullanıyorlar şimdi. Bir de kurt adamlar diyoruz da bunlar gerçek kurt değiller. Filmlerde gördüğümüz  hayvan kurt dönüşümleri olmuyor. Gerçek bir canavar gibiler. Sanırım bitti."

     "Gerçek isimleriniz ve çocuk nasıl oluyor dışında. Tabi bizim çocuğumuz olmayacağını biliyoruz. Herşey tamam desek daha doğru, babacığım."

     "Öhööö, çocuk nasıl oluyor bildiğinizden eminim. Nasıl doğuyor diye söylersek daha doğru bir cümle kurmuş oluruz. Hepsinin zamanı var."

     Liang daha fazla açıklama yapmayı şu an için doğru bulmuyordu. Bu kadar bilgi bu gece için yeterliydi.

     "Eveeet, bu geceyi sabaha bağladık neredeyse. Hadi artık yatalım. Bir kaç saat olsun uyumalıyız. Tanrılar biz neyi unuttuk, bilin bakalım?"

     "Zhan'ın yanına gitmeyi unuttuk tabiî ki. Ona yemek ve kitap götürecektik Liang. Çok beklemiştir bizi kesin. Çabuk hastaneyi arayalım hemşiresi ile konuşalım. En azından senin rahatsızlandığını filan söyleyelim."

     "Yue, bu saatte mi? Saat neredeyse üç  olmak üzere."

     "Olsun, sen rahatsızlanınca ancak arayabildik
Olamaz mı?"

     "Hıh, bu evrene çok alışmışsın Yue. Aynı onlardan bazılar gibi yalanı rahatça söyleyebiliyorsun."

     Liang önceki suçlamanın intikamını böylece almış oluyordu ama bu şu an Yue'yu hiç ilgilendirmiyor, telefonla aramasına devam ediyordu.

Two Universes~İki Evren~Wangxian~YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin