60-Savaşa hazırız

35 5 35
                                    

    

     "Benim de bir sorum var. Vampirler. Onlar bu savaşa katılacaklar mı? Yoksa yıllardır olduğu gibi sessiz mi kalacaklar?"

     "Güzel soru Jin Zi Xuan. Onun için biraz bekleyeceksiniz. Yarın herşey belli olacak."

     "Bizim yapabileceğimiz ne varsa söyleyin Tanrı Naixin."

     "Şimdilik beklemede kalın. Ahh sakın hiç bir şeyi belli etmeyin. Hala çok üzgünsünüz, neredeyse yenilmişsiniz, umudunuz bitmiş gibi bir görüntü verin etrafa. Ayrıca Cheng, Zewujun, Huai Sang, Zi Xuan size bir görev vereceğim hepiniz klanlarınızda kimler var en önemlileri bildirin. Büyücü, cadı, kurt adamlar ve vampirler de var her biriniz birini alıp paylaşın bir liste halinde bize gönderin. Bu Wei ve Wangji için gerekli. Geçmişlerinin büyük bir kısmını hala hatırlamıyorlar. Ya da şu anda önemli bölümleri hatırlatmaları sağlandı demek daha doğru olur. Biz şimdi etrafı gezeceğiz gizli olarak tabi ki. Siz de görevlerinize odaklanın. Özellikle büyü çemberleri ve özel oda konusunu hemen halledin. Bu hafta içinde ani bir saldırı olabilir."

     Naixin sözlerini bitirdikten sonra hepsi geldikleri gibi sessizce gittiler. Naixin'in ismini söylediği kişiler bir araya toplandı. Klanlarının önemli kişilerini yazacaklardı. Kalan iki klan ve iki topluluğu aralarında paylaştılar. Yazma işlemine hemen başladılar. Bu bitince gizli büyü çemberleri hazırlanacaktı. Bunun içinde sadece yine kendileri ve aile büyükleri olacaktı. Bu saatten sonra sadece onlara güvenebilirlerdi ve toplantıya gelmeyen çok yakın bir kaç kişiye. Savaş başladığında tüm adamları da yönetmeleri gerekiyordu.

     "Ben bir şey isteyeceğim sizden, ablam nerede? Onunla henüz tanışmadım. Mümkünse onu da görebilir miyim?"

     "Wei elbette. O odasında bekliyor seni. Toplantı bitince geleceksin diye. Seni ona götürelim. Gel bizimle."

     "Babacığım siz yürüyün biz görünmez olarak sizi takip ederiz. Sanırım hepimizi görmek onu mutlu edecektir."

     "Hem de nasıl oğlum. Haberi aldığından beri sabırsızlanıyordu. Toplantıya özellikle katılmadı. Büyü güçleriyle bile duygularını gizleyememekten korktu."

     Feng Mian kızının kapısını çalıp içeriye girdi. Yanli, babası, annesi ve Cheng'i görünce yüzü ağlamaklı oldu.

     "Babacığım nerede kardeşlerim, gelmediler mi yoksa?"

     Diğerleri tekrar görünür olunca dudaklarından çıkacak çığlığı zor bastırdı Yanli. Wei koşarak ablasına sarıldığında hıçkırarak ağlıyordu ikisi de.

     "Ağlama ablacığım, bak geldik işte, yeniden bir aradayız. Ağlama ne olursun. Seni böyle üzgün görmek canımı yakıyor."

     "Wei, Wei kardeşim üzülmüyorum çok sevinçli, çok mutluyum aksine. Sevinçten ağlıyorum. İyi de sen de ağlıyorsun. Ağlama sevgili kardeşim, ben seni hiç ağlarken görmemiştim bu daha kötü etkiliyor beni."

     İzleyen diğerleri de, çoktan bu duygu yumağından etkilenmiş ağlıyorlardı. Wei ablasından yavaşça ayrıldı.

     "Wangji gel buraya seni haylaz çocuk, ablanı hala hatırlamıyor musun?"

     Wangji şaşırdı. Haylaz demişti ona. O anda hatırladı. Eski Wangji epey neşeli ve kıpır kıpır bir çocuktu. Ablaları o halini hatırlıyordu. Wei gülmeye başladı, herkes gülüyordu artık.

     "Jiejie, senin hatırladığın Wangji'nin tam tersi var şimdi. Haylaz olan benim, sakin olan o. Biraz da çekingendir kendileri. Benim haricim de tabi. Hadi Wangji'm sen de sarıl ablamıza."

Two Universes~İki Evren~Wangxian~YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin