İşte oradaydı Yibo, onu bekliyordu.
"Yiboo selam, gidiyor muyuz?"
Yibo biraz şaşkındı. Zhan'ın surat asacağını düşünüyordu öğlen yaşadıkları olay yüzünden. Ama Zhan hiç bir şey olmamış gibi yine rahat davranıyordu. Tuttuğu nefesini bırakarak ona gülümsedi.
"Biz hazırız. Anne ve babam kesin kapıda bekliyorlardır bizi hadi gidelim. Bir an önce başlamak istiyorum."
"Tamam, her şey iyi olacak merak etme. Sadece konuşacaksınız doktorla."
"Ahh çok kolay gibi konuştun. Sana her şeyi anlatmak kolay ama yabancı birine anlatmak bana işkence gibi."
"Yibo, gözlerini kapat ve bana anlatıyormuşsun gibi düşün. Bu belki sana yardımcı olur."
"Umarım Zhan. Annee, baba, geldik işte."
Yibo arka koltuğa geçerken Zhan'ın elinden tutup onu da yanına çekmişti. Zaten oturulacak tek yer orası olmasına rağmen Yibo'nun bu davranışı Zhan'ın gülümsemesine yol açtı. Babası arabayı çalıştırdı ve yola çıktılar. Annesi ise hemen Zhan ile sohbete başladı.
"Zhan nasılsın oğlum? Seni iyi gördük. O ne elindeki? Söz ettiğin resmini mi çizdin yoksa?"
"Teyzeciğim iyiyim. Evet size söz verdiğim resmi çizdim. Seans sonrası Yibo'ya vereceğim evde bakarsınız beraberce."
"Ah sabırsızlanıyorum eve kadar sabretmek zor gelecek. Yibo sen gördün mü resmi?"
"Hayır anne, sen sorana kadar fark etmemiştim. Şimdi ben de meraklandım."
"Sanırım Yibo, Zhan'ın gö... Ahh neyse. Zhan, bugün seansdan sonra hep birlikte bize gideceğiz ve beraber yemek yiyeceğiz. İtiraz hakkınız yok. Yibo sonra seni yine evine bırakır. Dün yemek teklifimi red ettin. O yüzden bugün beni kırmayacaksın değil mi?"
Annesi oğlunun Zhan'ın gözlerine bakmaktan etrafı görmediğini söyleyecekti. Bunun oğlunu fazla açığa çıkaracağını düşünerek sustu. Öyle ya daha çok erkendi açılmaları için. Keşke onları ayırmak zorunda olmasalardı.
"Sizi asla kıramam. Teklifiniz bana onur verdi kabul ediyorum. Bu akşam sizinle yemek yiyeceğim."
"Juan duyuyor musun? Ahh Tanrılar nasıl kibar, nasıl olgun, gerçek bir prens. Çok mutlu olduk Zhan. Juan geldik bak burası. Dikkat etmesem geçip gidecektik."
"Lu Jin, sen her daim yanımda olduğun için ben dikkat konusunda tembelleştim sanırım. İyi ki yanımdasın."
"Öhöö kumrular birbirinize iltifatı yalnızken yapsanız, doktor bekliyor çıkalım."
"Senin bu oğlun, bu günlerde fazla mı olgunlaştı? Babasını uyarıyor baksana?"
Lu Jin de söylenirken, dört kişi arabadan inip doktor'un katına çıkmaya başlamışlardı. Yibo giderek gerilmişti. Zhan fark edip elini tuttu. Onu anlıyordu. Tamamen yabancı birine özel duygularını anlatmak kolay değildi.
Oturup sıralarını beklerlerken Zhan'ın içine bir sıkıntı çöktü. Sebebini bilmediği bu sıkıntı onun nefes almasını zorlaştırıyordu. Göğsünü tutup düşecek gibi olduğunda Yibo koşup onu yakaladı. Aslında Yibo'da da bir sıkıntı oluştu. Zhan'ın düşmesi onun tüm dikkatini bir anda dağıttı.
"Zhan ne oluyor, iyi misin? Anne, baba yardım edin."
"Yibo, beni buradan çıkar çabuk boğuluyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universes~İki Evren~Wangxian~Yizhan
FanfictionYibo, Zhan'a doğru adımladı, bunları hiç bilmiyordu, her cümle de kalbine bir hançer inmişti. Zhan, kendinden daha fazla acı çekmişti. Ona sarılıp teselli etmek istedi. Onun sarılma niyetini anlayan Zhan ise geri geri gitti ve öfkeyle konuştu. ...