Zhan Yibo'yu ailesi ile tanıştıracağı için heyecanlıydı. İlk defa bir arkadaşı, ailesi ile tanışacaktı. Zhan tüm okul yılları boyunca, okul dışında kimse ile arkadaşlık kurmadı. Buna ihtiyaç duymadı asla. Okul da ise herkesle iyi geçinen, anlaşan birisiydi. Okul çevresinde, daima sevilen kişi oldu. Şimdi ilk kez ailenin içine birini getirecekti. Her akşam evine gitmeden ailesine uğruyordu. Onlar geleli bir kaç gün olması sebebiyle, tanıştırmak için hafta sonunu seçti. Şimdi ailesine bildirmeliydi. İçindeki korku büyüse bile, bundan kaçamazdı. Yibo'ya çoktan söylemişti zaten. Bu akşamki ziyaret farklıydı, yarın bir misafir getireceğini haber verecekti.
"Anne, baba ben geldim. İyi misiniz? Alışabildiniz mi yeni evinize?"
"Zhan oğlum, iyi ki geldin. Her gün aynı soruyu sormaktan bıkmadın sanırım? Biraz yabancılık ve yalnızlık çekiyoruz, dememizi bekliyorsan yanılıyorsun. Biz gayet iyiyiz. Sen yakınımızdasın, bu bizim için yeterli. Hadi yemeğe geçelim, sonra çok geç olmadan gitmelisin."
"Annee, neden beni başınızdan atmak istediğin hissine kapılıyorum, yarın hafta sonu okul yok, acele etmem gerekmiyor."
Ailesi, onun Yibo'yu getireceğini söylemesini, ertelemeye çalışıyordu aslında. Ancak uzatmamaları da gerekiyordu.
"Aaa Zhaan, o nasıl söz? Çok karanlık olmadan gidersin diye söylemiştim. İstersen bu gece burada kal, odan hazır nasıl olsa."
"Anne, baba bu gece kalamam da sizinle konuşmak istediğim bir konu var. İsterseniz yemek yerken konuşalım bunu. Ben de dediğiniz gibi, çok geç olmadan evime dönerim."
"Tamam oğlum, hadi oturalım."
Olacak ertelenemiyor, korktukları an geliyordu. Ve ne kadar ertelerlerse onlar için iyi değildi.
Zhan biraz bekledi, hemen konuyu açmak istemedi. Yemeğin neredeyse sonlarına geldiklerinde konuşmaya karar verdi.
"Baba, yarın bir misafirimiz olacak. Evimize bir arkadaşımı getirip, sizinle tanıştırmak istiyorum."
"Zhan, bu nereden çıktı, yani ilk kez arkadaş getirmekten söz ediyorsun, şaşırdım. Elbette arkadaşın olacak ama şimdiye kadar, hiç bir arkadaşınla tanışmadık. Bu özel birisi mi yoksa?"
"Baba, arkadaşım dedim ya. Özel evet, gerçekten benim için özel birisi. İlk kez birisi ile bu kadar yakınlaştım, onu sizinle tanıştırmayı çok istiyorum. İstemiyorsanız, kısaca söyleyebilirsiniz."
Zhan'ın morali bozulmuştu. Ailesi çok mu sorguluyordu, daha tanımadan mı itiyorlardı? Yüzü giderek düştü, tabağındaki yemeği ile oynuyordu.
"Zhan oğlum, babanı yanlış anladın, elbette arkadaşını tanımak isteriz. İlk kez olunca şaşırdık biz de. Yarın kaçta geleceksiniz, hazırlık yapayım ben de."
Zhan, çok korkmuştu bir anlığına.
"Annee, babaa çok mutlu oldum yarın öğlen üç uygun mu? Beni biliyorsunuz, hafta sonları uykuya düşkünüm. Ben ona haber vereyim hemen, o da heyecanla haber bekliyordu. Bir saniye, aloo Yibo yarın öğlen saat üç'te hazır ol, görüşürüz, iyi geceler."
"Yibo' mu? Arkadaşın erkek mi? Ahh biz de şimdiden gelin buldu, getirecek diye endişelenmiştik. Bunun için çok erken çünkü. Tepkimiz o yüzdendi. Erkek ise sorun yok. İstediğiniz zaman gelebilirsiniz."
Zhan çöktü bir an, korktukları olacaktı galiba. Yine de kötü düşünmemeliydi. Gelecek günlerde, onlar da Yibo'yu seveceklerdi kesin. O zaman sorun kalmayacaktı, ailesi onları anlayacaktı, inanıyordu. Bunu umut etmekten başka yol bulamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universes~İki Evren~Wangxian~Yizhan
FanfictionYibo, Zhan'a doğru adımladı, bunları hiç bilmiyordu, her cümle de kalbine bir hançer inmişti. Zhan, kendinden daha fazla acı çekmişti. Ona sarılıp teselli etmek istedi. Onun sarılma niyetini anlayan Zhan ise geri geri gitti ve öfkeyle konuştu. ...