"Sayın koruyucu, biz Yibo'yu tanıyoruz. Bizim arkadaşımız. Ben Doktor Riyun, arkadaşlarım Minghao ve Zhan."
"Zhan mı? Zhan Yibo'nun sevdiği adam. Yoksa onu terk ettiğini söylemeye mi geldin?"
"Ah hayır, hayır asla bunu söylemeyeceğim. Ben onu çok seviyorum. Onu görmeye geldim. Onun üzülmesini istemiyorum artık. Onunla konuşabilir miyiz?"
"Ona yardım edebilir misin gerçekten? Peki ama sadece sen geçebilirsin. Diğer iki kişi burada beklesin."
"Onlara ihtiyacımız var. Benim doktorlarım. Bize yardım edecekler. Lütfen izin verin."
"Ona zarar verirseniz, sizi burada kilitlerim bilginiz olsun. Geçin içeriye."
"Çocuklar bu Wangji'nin Yibo bilinci. Onu bu şekilde koruduğunu düşümüş burada. Wangji de korunduğunu sanıp kaçmış. Gizlenirse Zhan onu bulup ayrıldıklarını söylemeyecek. "
Wangji tıpkı dışarıda olduğu gibi burada da bir koltukta oturuyordu. Ama burada ağlayan bir Wangji vardı. Sadece oturduğu yer de ışık yoktu. Karanlıkta öylece oturup ağlıyordu. Hıçkırık sesleri onlara ulaştıkça hepsi çok üzülmüştü. Burada çok dikkatli olmalıydılar. Wei onun olduğu tarafta ışık yaktı. Yine de dikkatini çekememişti.
"Yibo ben geldim. Yüzüme bakmayacak mısın?"
"Neden geldin Zhan? Artık başkasını sevdiğini, beni unuttuğunu söylemeye ve acı çektiğimi görmeye mi geldin? Tamam Zhan söyle, dök içini ve beni öldür, git. Suçluyum biliyorum."
"Ah Yibo'm yine senaryolara dalmışsın. Yine beni dinlemiyorsun. Ne olduysa konuşmamaktan olmuştu. Asla seni suçlamıyorum, ben de hatalıydım. Artık buna bir son verelim olur mu? Ben seni terk etmeye, öldürmeye gelmedim. Tam aksine elini tutup, bir ömür birlikte yaşamak için seni almaya geldim."
Wangji nihayet yüzünü kaldırıp Wei'nin gözlerine baktı. Orada bir umut ışığı yandı.
"Gerçek mi söylediklerin? Ama o adam Shang. Senin beni terk edeceğini, onun sevgilisi olacağını söyledi. Sen çok öfkeliydin, beni dinlemek istemedin bile. Korktum hem de çok korktum."
"Biricik sevgilim benim. O adam sana yalan söylemiş. Evet sana kızmıştım. O an seni dinlemedim ama sonra affettim seni. Bak doktorları tanıyorsun değil mi? Onlar da biliyor bu gerçeği. Bize yardım etmeye geldiler. İzin verirsen sana asıl yaşadıklarımızı gösterecek Doktor Riyun. Anlayacaksın o zaman. Şunu hiç unutma Yibo'm. Sen benim tek ve biricik sevdiğim, ruh eşimsin. Seni kaybedersem ölürüm. Ölmemi ister misin? "
"Ölmeni istemek mi? Zhan, Zhan'ım ben senin yerine ölürüm. Asla, asla bunu aklımın ucundan bile geçirmem. Bana doğruyu söylüyorsun değil mi? Beni terk etmiyorsun, ayrılmıyorsun benden."
"Canım, aşkım, hiç korkma. Yanındayım, elini tutuyorum ve asla bırakmayacağım artık toparlan, bizi bekleyen düğünümüz var."
"Zhan benimle alay etmiyorsun değil mi? Yoksa bu da intikamının bir parçası mı?"
"Aşkım şimdi sus ve Doktor Riyun'u dinle. O sana hatırlatacak. Başlayın doktor."
Üçü de meselenin ne kadar ciddi olduğunun farkındaydı. Yanlış tek kelime Wangji'yi tekrar kapatabilirdi. Onun Yibo haline ulaşıp Wangji'yi uyandıracaklardı. Huashen tedirgindi. Kelimelerini çok özenle seçmeliydi. Jiankang Wangji'ye ufak ufak enerji veriyordu fark ettirmeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universes~İki Evren~Wangxian~Yizhan
FanfictionYibo, Zhan'a doğru adımladı, bunları hiç bilmiyordu, her cümle de kalbine bir hançer inmişti. Zhan, kendinden daha fazla acı çekmişti. Ona sarılıp teselli etmek istedi. Onun sarılma niyetini anlayan Zhan ise geri geri gitti ve öfkeyle konuştu. ...