18-Veda vakti

83 10 14
                                    

    

     "Peki sen de böyle kabuslar görüyor musun?"

     Yibo, bir an rahatsız oldu sorudan. Bu doktor düşman olabilir miydi? Ama olsa ikisi de hissederdi. Demek ki sıradan bir soruydu, yine de, kendine niye sorduğunu anlayamadı.

     "Doktor, bunu bana sorma nedeninizi anlayamadım."

     "Açıklayayım, Zhan tamamen değişti. Şimdi başka bir kişilik sergiliyor, sanki başka biri var içinde. Kıskançlığı had safhada. Senden uzak kalmayı istemiyor ve sanki ayıran biziz gibi tavırlar sergiliyor. Bu senin bana anlattığın kendi tablona benziyor. Sanki karşımda Yibo var. Kaç gündür burada, ben hiç bir şekilde kabus yaşadığına tanık olmadım. Biz her ihtimali düşünerek, odasına kamera koymuştuk, özellikle geceleri kayıtta bu kamera, gündüz gelen giden olduğu için sorun yok. Evvelki gün sen kayıt yapacağın için sizi kayda almamıştım. Ah şunu hemen belirteyim bu kamera ses kaydetmiyor. O nedenle kayıt cihazını verdim sana. Sen gittikten sonra, izlerken uykusunda hareket ettiğini fark ettim, kaşları çatılıyor, terliyordu. Yanına giderek, ona teselli edici sözler fısıldadım, özellikle senin adını kullandığımda sakinleşti ve yeniden derin bir uykuya daldı. Sizin birbirinize olan bağınız çok ilginç, o senin geldiğini anladığı an daha heyecanlı oluyor, o gün ki gibi. Sen ise tam tersi, çok sakinsin ve sanki onun çağıracağını hissediyor gibi haber bekliyorsun. Aklıma takıldı, acaba sen de kabus gördün mü o gün gece veya daha önceleri? O nedenle sordum."

     "Zhan ve benim aramdaki bağ gerçekten çok kuvvetli fark ettiğiniz gibi. Önceleri o beni sakinleştiriyordu, hiç yılmadan kötü duygularımın nelere yol açacağını anlatıyordu. Şimdi tam tersini yaşıyoruz. Ve evet ben de kabuslar görüyorum. Hem de Zhan gibi, çocukluğumdan beri. Ama Zhan ile tanıştıktan sonra, bu kabuslar kaybolmuştu. O gece, kısa süreli bir uykuda kabus gördüm."

     "Nasıl bir kabustu bu, anlatabilir misin?"

"Tam anlatamam bunu, sadece Zhan'ın uzaklaştığını görüyordum, bana öfke ve nefretle bakarak suçluyordu sanki. Sonra onu birinin tuttuğunu gördüm, kimdi bilmiyorum. Kollarından tutarak onu benden uzaklaştırıyordu. Zhan yalvararak bana bakıyordu. Hiç bir şekilde konuşmuyorduk, sanki zihinlerimiz bağlıydı. Onu duyabiliyordum , o da beni duyuyordu. Ona gitme dediğimde, istemiyorum gitmeyi, kurtar beni, yanıtını verdi, sonra sanki birisi sakin olmamı fısıldadı, kavuşacaksınız merak etme o anda uyandım."

     "Çok ilginç, benim ona söylediklerimi sen de duymuşsun gibi ama saat farkıyla."

     "Ben ne yapacağım şimdi, benden bir şey isteyeceğiniz hissediyorum."

     "Doğru, şu an yurt dışına gidiyorsunuz bildiğim kadarı ile doğru mu?"

     "Evet, doktor."

     "Zhan seninle telefonda görüşmek istiyor, yani bizden izin vermemizi istiyor. Şimdilik, ona bir şey söylemiyoruz ama bir süre görüşmenizi engellemek zorundayız. Nedenini anlatayım. Zhan az evvel dediğim gibi değişim yaşıyor. Bu değişim de, seni aşırı kıskanan ve yanında isteyen bir kişiliğe dönüştü. Önceki ki kıskançlık konuşmalarına, o günkü eklendi ve giderek büyüyor bu duygu. Ciddi anlamda, bize düşman olmak üzere, onu senden ayıran herkese düşman olacak. Bu da Zhan'ın asla geçmişi hatırlamayı istemediği bir şekle dönüşecek, tamam bunu tedavi edebiliriz. Ama bir anda hatırlarsa, bu kez kendine de düşman olacak, *sana bunları yapan adamı nasıl yanında ister, kıskanırsın* düşüncesi ile kendine eziyete başlayacak. Tedavi daha da zora girecek."

     "Bir yol var mı peki, ne yapabiliriz?"

     "Şimdilik sadece benimle irtibat da kalmalısın, biz onu bir süre sakinleştireceğiz başka yolumuz yok. Bize de düşman olmasını engellemek için, sakinleştirici ve konuşma terapisi uygulayacağız. Merak etme, beyinsel fonksiyonları asla zarar görmeyecek. Onu bir aptala çevirmeyeceğiz. Kullanacağımız sakinleştirici en hafifi ve düşük dozda. Senden isteğim bu, bir süre onun haberlerini ben vereceğim sana..

Two Universes~İki Evren~Wangxian~YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin