"Ben de Tanrı Naixin'e güveniyorum. Beni, bizi merak etmeyin. Siz Savaşa odaklanın. Hazırız Tanrı Zhishen."
Zhishen, Reba Jiyan ve üç kızın işlemini hemen yapıp bitirdi. Artık grup yola çıkabilirdi. Cadılara giderek onları ikna etme görevleri vardı sırada.
"Sanırım önce cadı klanını ziyaret edeceksiniz bizimle birlikte. Bizim sizden yana olduğumuzu görünce, içleri biraz daha rahat edecek ama yine de tereddütleri olacaktır."
"Reba Jiyan, çok akıllısınız. Düşünceleriniz doğru. Onlar bizi bekliyor zaten, biraz evvel geleceğimizi bildirdim."
Grup cadı bölgesine girip, bahçede ilerlerken konuşuyordu. Reba Jiyan'ın aklına hayran olan Naixin aşk dolu gözlerle ona bakıyordu. Reba Jiyan da ondan farklı değildi. Wei kıkırdayınca diğerleri de gülümsedi. Ben sana aşık oldum diye bağırsa, bu kadar etkili olmazdı herhalde. Yeni aşık ikili utanarak gözlerini indirdi.
Savaştan sonra dayı ile uğraşılacak malzeme çıktı diye düşündü, birbirine bakan Wei ve Wangji. Bir yandan da kendi tanışmaları geldi akıllarına. Gerçekten ruh eşi olmak çok farklı bir duyguydu. İlk görüşte aşk denilen buydu işte. Belki Naixin bildiği için etkilenmiş olabilirdi, kalbi çoktan ruh eşine doğru yola çıkmıştı. Karşılık gelmesi, bakışlar onları içine çekmiş ilk heyecanı yaşamaya başlamışlardı.
Reba için durum farklıydı aslında. İlk gördüğünde beğenmişti Naixin'i. Kendinin vampir olması kalbini incitmişti. Tanrı bir vampiri seçmezdi. Naixin'in ısrarlı bakışları kalbini acıtmaya başlamıştı ki gerçek kimlikleri açıklanmıştı. Lycanlar vampirlerden farklı, üstün ve iyi varlıktılar. Bu onun rahatlamasına yol açtı ve gözlerini bir daha Naixin'den hiç ayırmadı. Wangji'nin ruh eşini buldu, demesi, onu heyecanladırdı. Ruh eşi olayını bu evrende duymuştu. Çok da merak ederdi eskiden beri. Kendi topluluklarından kimse onun kalbine dokunamamıştı. Naixin'i gördüğünde yaşadığı duygular onu çok sevindirdi. Ruh eşini bulduğunu anlıyordu. Yılları artık yalnız geçmeyecekti. Abisi ve insanları da karşı çıkmayacaktı. Hepsi ona zihin bağlantısıyla destek bile vermiş, kutlamıştı. Savaş bitince her şey yoluna girecekti emindi. Çünkü Naixin ona bunu hissettirmişti.
"Zhishen bilerek kızları ayırdınız. Sadece Reba'yı gönderebilirdiniz. Yalnızlık hissetmesin diye tüm kızları seçtiniz."
"Haklısın Zhushen onların ruh eşi olduğunu söylediğinizden beri, kafamda böyle bir plan gelişiyordu. Önceden Tianshang'a gitmeleri de, bir nevi hazırlık aşaması diyebiliriz. Ama ciddi olarak da kızlar tehdit altındalar. Artık kurt kralın tüm düşüncelerini görebiliyorum. Hafızalarını kazanmaları benim açımdan olumlu bir gelişme. O canavar kızları kaçırıp önce eğlenmeyi sonra öldürmeyi düşünüyor. Hatırlayınca kızların güzelliği aklına geldi, tabi işin içinde intikam da var. O nedenle tüm kızları korumaya aldırttım."
"O canavarın ne yapacağını görebiliyorsun demek. Bu çok iyi oldu. Sanırım şimdilik bir değişme yok. Peki Tanrının yani deniz Tanrısının nereye gittiğini merak etmiyor mu?"
"Ediyor tabi ki ben görünmeden onun sesi ile konuşacağım merakı giderilecek. Yoksa her an planları değiştirebilir. Ateş krallığına gitmek yerine bekleme stratejisi uygulayabilir. Ben özellikle hemen saldırmalarını söyleyeceğim ki artık savaş başlasın ve bitsin."
"Çok doğru düşünce. Bekledikçe sinirler gerilecek. Hata yapma oranı da yükselecek. Eninde sonunda bu savaş olacak. Hazırlıklar yapılmışken olması en iyisi. Wei, Wangji, Xing, Xue de gizlenmeye devam ettikçe gerilecekler. Zaten bütün olarak hazırız. Bir an önce evren huzura kavuşmalı. Hatta tüm evrenler ve galaksiler de diyebilirim. Burayı ele geçirdiklerinde, durmayacaklar çünkü. Sinsi canavar çoktan bu hayale daldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universes~İki Evren~Wangxian~Yizhan
FanfictionYibo, Zhan'a doğru adımladı, bunları hiç bilmiyordu, her cümle de kalbine bir hançer inmişti. Zhan, kendinden daha fazla acı çekmişti. Ona sarılıp teselli etmek istedi. Onun sarılma niyetini anlayan Zhan ise geri geri gitti ve öfkeyle konuştu. ...