"Anne, baba, Zhan, Zhan sanırım hafızasını kazandı. Çok büyük bir öfke hissettim, kıpkırmızı gözlerle bana bakıyor gibiydi. Onu kaybettim anne, beni asla affetmeyecek."
"Yibo sakin ol, ben Yue'yi arıyorum. Bir bilgileri var mı, ona sormalıyım?"
"Çabuk ol anne, hemen ara."
"Yibo lütfen sakin ol oğlum."
"Baba çok kötüydü, hem bana bakıyor, hem de alayla gülüyordu. Gözleri korkunçtu, şimşekler çakıyordu sanki."
"Ah, Yue neler oluyor, bir bilgin var mı? Yibo burada panik halinde, o da sizi dinliyor şu an."
"Lu Jin, sen aradıktan sonra merak ettik ve hastaneyi aradık. Zhan orada değilmiş. Doktor Minghao ve Doktor Riyun ile birlikte sabah erken saatte ayrılmışlar. Kimse, nereye gittiklerini bilmiyor. Doktorların telefonlarına da ulaşamıyorum. Çok korkuyorum. Lu, Yibo'da kötü hissettiyse, kesin kötü bir şeyler oluyor."
"Yue siz de sakin olun, sakın polisi işe karıştırmayın. Biz oraya geliyoruz. Yarın ilk uçakla yola çıkarız. Aslında Yibo, onun hafızasını kazandığını hissetmiş. Umarım o doktorlar düşman tarafında değillerdir."
"Anne, hepiniz sakin olun. İki doktor da düşman değil buna eminim. Ama şüpheliler. Haber aldığınız zaman, saat kaç olursa olsun haber verin anne, ben bu gece uyuyamam. Ben de doktorlara ulaşmaya çalışacağım, haber alırsam sizi ararım."
Zhan & Doktorlar
Göl Evi
Zhan ve doktorlar sözleştikleri gibi Doktor Minghao'nun göl evine gittiler. Oraya vardıklarında vakit öğlene yaklaşmıştı.
"Zhan, hemen öğrenmek istediğini biliyoruz ama çok yorulduk. Gün uzun olacak bugün."
"Bugün benim için dönüm noktası olacak gibi hissediyorum. Sizce hafızam geri gelecek mi?"
"Çok emin değilim, büyük ihtimalle evet diyebilirim yalnızca. Minghao sence hatırlayacak mı bugün?"
Riyun'un sorma amacı farklıydı. *Bu gün izin verecek misin artık, başlıyor muyuz?*
"Bakalım, ben de tam emin değilim, galiba hatırlayacak."
*Artık zamanla yarışa giriyoruz, doğum gününe kadar çok yol katetmiş olmalıyız, planlarımız Riyun tarafından değiştirildi.*
Minghao bunları düşünürken, bir yandan Riyun'a kızgın bir bakış gönderdi. Sanki bütün sorumluluğu üstünden atmıştı. Baş Tanrı, neden çiçek Tanrı'sını yanına vermişti ki? Birden aklına geldi, bazı çiçeklerin duyguları uyuşturduğunu biliyordu. Şimdi ki durumda buna ihtiyaçları olabilirdi. Böylece kendi sorusunun cevabını yine kendi verdi.
"Saat on bir olmuş biraz dinlensek, öğle yemeğinden sonra başlasak mı diyordum? Zhan ne dersin?"
"Doktor Riyun, ben daha fazla bekleyemem. Lütfen hemen anlatmaya başlayın."
"Peki o zaman, söz sen de Minghao."
Minghao, geçmişte ne yaşadıysa, hepsini hiç atlamadan anlattı Zhan'a. Bir Tanrı olarak herşeyi biliyordu zaten. Bizzat ne yaşadığını görmüşlerdi. Minghao anlattıkça Zhan'ın yüzü değişti öfke, kırgınlık bir arada duygu geçişleri yaşadı. Yine de henüz hiç bir hatırlama belirtisi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universes~İki Evren~Wangxian~Yizhan
Hayran KurguYibo, Zhan'a doğru adımladı, bunları hiç bilmiyordu, her cümle de kalbine bir hançer inmişti. Zhan, kendinden daha fazla acı çekmişti. Ona sarılıp teselli etmek istedi. Onun sarılma niyetini anlayan Zhan ise geri geri gitti ve öfkeyle konuştu. ...