Naixin düşündü, galiba yine bir şeyler söylenmişti. Bunu hissediyordu. Zhan, Yibo'dan uzaklaşmıştı, kalp ağrısının sebebi buydu. Öğrense de ne diyecekti Yibo'ya? Ama ne olduğunu bilmezse de Yibo'yu nasıl idare edecekti?
*Umarım sonucu kötü olmaz.*
"Yibo, ben biraz kaybolacağım. Bakayım neler olmuş, sonra gelir sana anlatırım."
Zhao geldiğinden beri, elli iki gün geçmişti. Her gün birlikte çalışıyorlardı. Zhao, her ne kadar canını çıkaracağım dese de, yapmıyordu, çok yufka yürekliydi soğuk ve sert görünüşüne zıt olarak. İkisinin birbirine çok benzemesi, aralarında sessiz bir anlaşma sağlıyordu. Şimdi neler olduğunu öğrenmeliydi.
"Jiankang, neler oluyor? Yibo çok kötüleşti."
"Naixin, geleceğini bildirseydin, Zhan yanımda olabilirdi."
"Jiankang, kontrol etmeden gelecek kadar dikkatsiz miyim sence? Soruma cevap ver. Zhan ve Yibo arasında yine sorun var? Yibo'nun kalbi ağrıyor, demek ki kötü bir şeyler oldu."
"Otur lütfen, kısaca anlatayım. Zhan ailesini de, Yibo'yu da affetti, bu plan dışı gelişti. Riyun derin olmayan hipnoz denedi, başarılıydı. Yibo'nun affedilmesi dışında. Takdir edersin ki, daha iki yıl var. Ve Zhan, onun resmini istedi her gün ona bakmak için. O belki bir düzen kurmuştur diye aramayı istemiyordu. Hatta Riyun'dan mesajını iletmesini istedi..
"Dur bir saniye, ne ile ilgili bu mesaj?"
"Onu affettiğini, mutluluk dilediğini, iletmemizi istedi. Belki başka hayatta tekrar buluşacaklarını umud ettiğini de ekledi. Tabi görünüşte bu iyiydi ama konu Yibo ve resime gelince, iş değişti. Zhan evine döndü, işine oradan gelip gidecek, yani buraya. Bu mesajı Yibo'ya iletseydik neler olurdu tahmin edebilirsin. Zhan'ın da her gece, onunla yatıp, sabah kalktığında onu göreceğini söylemesi, tehlikeliydi. Sonunda dayanamayacak ve burada da sorunlar çıkacaktı. Riyun'un planı, şimdilik tehlikeyi tamamen uzaklaştırdı."
"Jiankang, hala ne olduğunu söylemiyorsun, konu etrafında dolaşmayı bırakıp, ne söylediğinizi açıkla lütfen."
"Naixin, Yibo ile gerçekten benziyorsunuz, sen de sakin ol lütfen. Biz Yibo'nun evlendiğini, Peru'ya yerleştiğini, söylemek zorunda kaldık."
Yer sarsılmaya başladı, Naixin, çok öfkelenmişti, giderek öfke seviyesi yükseliyordu.
"Siz aptal mısınız? Böyle bir senaryoyu, nasıl işleme koyarsınız. Sizi Baş Tanrıya şikayet edeceğim, bu görevden alınmalısınız. Yibo'nun ne halde olduğunu biliyor musunuz? Ya Zhan, belli etmese bile, onun umudunu aldınız elinden, onun hayatla olan bağını koparıyorsunuz, farkında mısınız acaba?"
"Naixin, bunu yapmak zorundaydık, yoksa tüm çabalarımız boşa gidecekti."
"Bir bok bildiğiniz yok, doğum gününe bu kadar az gün varken, uyanışı tehlikeye soktuğunuzu biliyor musunuz siz iki aptal?"
"Naixin, yeter ama madem biliyordun, bize neden açıklamadın? Hem nasıl bir tehlike bu?"
"Anlatayım aptal, Zhan bu güç uyanışından, uyanamayacak, kaybedecek, ölecek bunu nasıl bilmezsiniz. Nefret bile, onu ayakta tutan duyguydu, bir amacı vardı. Şimdi hiç bir amacı kalmadı. Ruh eşini kaybettiğini düşün, bir diğer ruh eşine ne olur unuttun mu? Zhan ölünce ne olur Yibo'ya? Sayenizde, ikisini tekrar kaybediyoruz, savaşı da. Artık Tentai evrenine elveda diyebiliriz. Çünkü onların da umudu ölmüş olacak, yeniden doğmaları, büyümeleri, klanların dayanma gücü kaç yıl olur sence? Hah diyeceksin ki Baş Tanrı onları kurtarır. Git sor bakalım, hatanız için diz çök, onlar için yalvar, belki yardım eder o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universes~İki Evren~Wangxian~Yizhan
FanfictionYibo, Zhan'a doğru adımladı, bunları hiç bilmiyordu, her cümle de kalbine bir hançer inmişti. Zhan, kendinden daha fazla acı çekmişti. Ona sarılıp teselli etmek istedi. Onun sarılma niyetini anlayan Zhan ise geri geri gitti ve öfkeyle konuştu. ...