"Zhan, Yibo girmeyeceğiz. Sizlere nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz. Siz aşıkların koruyucularını, bundan sonra biz koruyacağız. Canımız canınızdır."
"Xue sakın bunu söyleme, hepimiz birbirimizi ve kendimizi korumalıyız. Evrenimizin bize çok ihtiyacı var. Hem sizinle yapılacak çok işimiz olacak. Çocuklarımızı büyüteceğiz, eğer bizim gibi olurlarsa zaten yandık demektir..."
"Aşkım onlar çok şanslı çocuklar olacak. Sen onları da yola getirirsin, bizde yardımcı oluruz. Ama böyle kapıda kaldınız. İçeri geçin size sormamız gereken bir şey var."
"Yibo düşündüğüm şeyi mi soracaksın yoksa?"
İki genç içeri girip oturdu. Onlar da merak etti. Yibo ne soracaktı?
"Doğru Zhan'ım. Şimdi biz biliyorsunuz bu evrende büyüdük. Kendi evrenimiz biraz anlatılmış olsa da hiç bir bilgimiz yok. Bu soru biraz özel. Bebekler nasıl oluyor bizde. Yani nasıl olduğunu elbet biliyoruz. Hepimiz erkeğiz. Bir doğum hakkımız olduğunu biliyoruz. İstersek iki üç, artık bize kalmış. Bunu da biliyoruz. Ama bize karnınız büyümeyecek dediler. Doğum için kesilip biçilmeyeceğimizi söylediler. Tüm bilgimiz bu kadar. Siz bildiklerinizi anlatırsanız, öğrenmiş olacağız."
"Doğrudur, inanırız. Şaşırdık çünkü siz prenslersiniz, anlatmış olabilirler diye düşündük."
"Zamanı gelince anlatacağız deyip savuşturdular. Düşünsenize, evlendiğimiz de Zhao, yani dayımız gelip anlatacakmış bize. Şaka mı yapıyorlar, bizi mi sınıyorlar, hiç anlayamadık."
"Zhan, öncelikle dayınız şaka yapmış söyleyeyim. Yibo biz anlatırız ama ya bize kızarlarsa. Çünkü nedenini biliyoruz."
"Sen anlat Xien kimse kızmayacak eminim. Belki de siz anlatın diye bize izin veriyorlar. Düşünsenize. Dayım bizi izliyor hep. Şimdi bile ama müdahale etmiyor. Bu da beni haklı çıkarıyor. Şimdiye kadar bizi çağırmaları gerekiyordu değil mi dayıcığım? Artık seni hissedebiliyorum. Şu an nerede olduğunu bile söyleyebilirim. Kapının pervazına dayanmış bize kıs kıs gülüyorsun, yanılıyor muyum?"
Zhao ortaya çıkmadan konuştu sesi kapının oradan geliyordu gerçekten.
"Pes ediyorum Zhan, sen kazandın ve tahminlerin doğru. Bilerek kaldık, sizlere izin verdik. Şimdi de konuşmayı bitirmenizi bekliyoruz. Sen çok fena olmaya başladın Zhan, düşmanın yandı. Ama böyle olmaya devam et. Yakında dördünüz de aynı seviyede olacaksınız. Onlarda cadı ve büyücüler var. Canavarların gizlenmesini sağlıyorlar ama siz göreceksiniz, tıpkı Zhan gibi. Ben gidiyorum alt kata. Siz de gecikmeyin. Xing, Xue anlatabilirsiniz, serbestsiniz."
Yibo ve diğer çift, hayranlıkla Zhan'a bakıyordu. Yibo ayrı bir gurur duyuyordu. Bu muhteşem adam onun sevgilisi, aşkı, ruh eşiydi, Zhan onundu, o da Zhan'ın.
"Sanırım bir tahminim daha var ama biri mutlu olsun diye susacağım. Şimdilik, hatta son ana kadar. Evet anlatın dinliyoruz."
"Birden nasıl başlayacağımı şaşırdım. Sizin karın şişme dediğiniz olay ne ise bilmiyoruz. Evrenimiz de böyle bir duruma hiç rastlamadık. Sanırım bu evrenin doğum şartları farklı. Bizde hamile olduğumuz, hemen anlaşılır. Başımızın üstünde bir ışık oluşur. Bir kaç gün sonra da bebek ışıklı bir korumanın içinde minik bir top halinde büyü ile dışarı alınır. Bizde ki ışık ve bebeğin ışığı aramızdaki bağdır. Görülmeyen bir bağ bu. Orada bir ay içinde gelişir ve doğar sonrasında normal gelişimi başlar. Bu kadar. Doğum olayımız budur. Size neler anlattılar, buradaki süreç ne bilmiyoruz. Büyütülecek bir şey yok yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Universes~İki Evren~Wangxian~Yizhan
FanfictionYibo, Zhan'a doğru adımladı, bunları hiç bilmiyordu, her cümle de kalbine bir hançer inmişti. Zhan, kendinden daha fazla acı çekmişti. Ona sarılıp teselli etmek istedi. Onun sarılma niyetini anlayan Zhan ise geri geri gitti ve öfkeyle konuştu. ...