6.3

149 17 20
                                    

Şimdi şubata kadar pek bi rahatım finallerimi de vermiş bulunmaktayım. Az çok çoğu şey de yerine oturdu. Bölümlerin gidişi de belli artık kara görünüyor arkadaşlar. Sonu görebiliyorum. Hızlı hızlı geçişleri yapıp keyfini varıcaz hayırlısıyla 😀

*Yorumlara dikkat ettim de acele ile tamamladığım kısımlar biraz karışık gelmiş size farkındayım kusura bakmayın. Bu bölüm biraz daha açıklama için iyi gelir diye düşünüyorum. İlerleyen bölümler daha da aydınlatıcı olucak.

~~~~~

ERDEM

"Beni mi sınıyorsun. Hayır beni tanımıyormuş gibi davranıyorsun anladım da on metre öteden de ne kadar iradesiz ve pislik bir insan olduğum anlaşılıyor. Bu kadar yaklaşmana gerek yoktu ."

Yine aynısını yapıyordu. Suratına yapıştırdığı o salak yüz ifadesiyle gelip karşıma oturdu. Dayanamıyordum abi , emre'nin bu kadar yakınıma gelmesine dayanamıyordum. Bu içimde yanan öfkenin birebir ona yükselmesine bununla yüzleşmek zorunda kalmasına dayanamıyordum. Bunun sebebi çağlardı ve sadece ondan alınmalıydı bu acının bedeli emreden değil.

"Atlas nasıl ?"

"Bilmem arkadaşına sor sonuçta canını alan o nerede kaldığını daha ne hale sokacağını bir o biliyor biz değil."

"Erdem."

Konuşmadım. Bana böyle bakarken söylediği tek bir şeye verecek cevabım yoktu.

"Yapma lan . Biliyorum senin de benim gibi canın yanıyor. Bir yanın seninde benim gibi isimlerimizi sayıklıyor.Sıkışıp kaldılar çaresizse biliyorum. Ama sen yine de yapma erdem. Şimdi biz değil onlar önemli."

Gözlerinden başka biryere bakamazken elini masada ilerletip serçe parmağıma kenetledi söz verir gibi.Diğer elini kalbine koydu.

"Söz biz buranın canını yakmadan halledicez her şeyi ama daha var erdem bize daha çok zaman var şimdi sırası değil vakti değil."

Biliyordum. Şuan o, sırası geldi konuşalım dese dahi konuşmazdım. Atlas bu haldeyken ne ben, ne de Çağlar bu haldeyken o konuşurdu. Ama hala bir çocuk gibi dudak büküp somurtmak istiyordum. Biraz kendimi toplamaya başladığını anlayınca konuşmaya başladı.

"Sabah yine pusuya yatmışlar atlas için. Bekledim bulurlarsa yardım ederim diye gelmedi, içeri okula girdim gelmiş dolanıyordu nereden girdi okula ?"

"Engin hocanın yanında kalıyor."

"Oha nasıl kabul etti."

"Emre. Atlası halini kim görse kabul ederdi."

Bir an sesi kesildi. Elini izlemeye başladı. Utanıyordu. Çağların yaptığından emre utanıyordu şaka gibi.

"Bunlar kavga etti ya okulda. Duymuş olanları patron. Biz daha ne olduğunu anlamadan gece aldılar evden. İflahımı siktiler emre. Kaç koruma yollamışlar kaç kişi eve daldı hatırlamıyorum. Bana dokunmadılar ama atlası bavul gibi götürdüler. Zaten kendinde değil her yeri yara bereydi. Üç gün alamadık geri. Canını çıkarmışlar. Sonra bıraktılar. Soluğu çağların yanında almış. Gece gitmiş dayanmış kapıya oturmuş ağlıyor. Çağlar saldırmış. Neriman teyze aradı hani şu atlastan nefret eden annesi çağların önüne o geçmiş gel oğlum al çocuğu çok kötü hali Çağlar yardım da ettirmiyor dedi."

Buraları onun da bildiğini anladım.Yüzü mahçubiyetten kızarmış başını eğmişti.

"Okul desen zaten bok gibi. Ülkücüler dört bir yanda atlastan hıncını almak isteyenler bir yanda hepimiz seferber olduk dört bir uca kaçırıyoruz atlası kimse dokunmasın diye. Ama nereye kadar emre. Gücümüzün yetmediği, gözümüzün göremediği ,kulağınızın duymadığı elbet bi zaman gelicek. Bu çocuk kimin elinde kalıcak. Çağlar durmuyor. Patron durmuyor. Diğerleri durmuyor. Ne olucak böyle ?"

"Bilmiyorum, konuşmuyor ki benimle. Sanki duvar oldu önümde. Karşısına geçip neler diyorum tek kelime etmiyor. Annesi konuşuyor susuyor. Bir babası bir Alperen bir de alev başkasına ağzını açmıyor. Ne konuşuyorlar onu da bilmiyorum."

"Alev ne alaka ?"

"Bilmiyorum."

"Patron yeni numarasını bulmuş atlasın. Güneşi sürmüş öne konuşmaları dinledim maça çıkıcak yarın akşam. Söylentiler yayılmadan ağızlarını kapamak istiyor.Sağ ayak bileğinde çatlak var alçıda. Her ne bok yaptılar bilmiyorum ama vücudunun çoğu yerinde yara bere ve Adele kopması(kas yırtılması)var. Sol gözü şiş kolu sargılı bu adam maça nasıl çıksın akıl mantığın alıyor mu. "

"Çıkmama gibi bir ihtimali var mı ?"

"Şu hayatta herkes için o ringe çıkar o adam kıyamaz ama bir Çağlar bir güneş onu yıkar şimdi iki yandan canını yakmakla tehtit ediyor ne yapsın sence."

"Haklısın."

"Çağlar nerede ?"

"Bilmiyorum bu ara çok sık kayboluyor. Yakalayamıyorum."

"Arasana çağıralım. Görsün biraz eve de gitmiyor bu ara sanırım Çağlar. Atlas kapasının önünde sabahlamış geçen gün. İyice kendini saldı sayıklıyor.İyi gelir en azından."

"Emin misin ?"

Belli belirsiz kafamı salladım. Telefondan çağların sesini duydum. Tanrım bir sesin beni bu kadar mutlu edeceğini düşünmemiştim. Şerefsizim elime geçse bakılacak yüz bırakmazdım çağların suratında ama şimdi atlasa merhem olacak diye ayaklarımı topuklarıma vura vura koşmak istiyordum. Emre sağ olsun içine sıçmasaydı daha iyi olurdu galiba, ama tamda bilemiyorum.

"Çağlar. Neredesin. Anladım. Bende çardaktayım. Erdem.Arkadaşlarıyla toplanmış karşımdalar. Yakınsan gel dicektim. Şerefsiz kötü bakıyor. Bir sıkıntı çıkmasın. Tamam bekliyorum."

"Şerefsiz ?"

"Evet."

"Kötü mü bakıyorum gerçekten ?"

"Evet. Yoksa neden burası bu kadar hızlı atsın ?"

Eli kalbinin üzerinde bana bakarken mala bağladım. Allah'ım sen aşkı insanlar dünyada da cehennemi tatsın diye yarattın değil mi yoksa bu kadar ızdıraplı birşeyin başka bir açıklaması olması imkânsız. Bir yandan atlası ararken bir yandan da kendini kaybetmiş gibi atan kalbimi susturmaya çalışıyordum.

PİCASSO 🍁/TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin