2.3

787 42 22
                                    

Cuma 8:55

Acısını çıkarırcasına sevişmek.Altımda inleyen bedene yaptığım işkence sanırım buydu.Yine de beni rahatsız eden bir şey vardı.Sanki yerine oturmayan bir şey' ler vardı.Yoksa ben sevişirken asla düşünmeyen tüm varlığımı bedenime aktaran biriydim.Sadece içimde ki çırpınan o cılız ses geç kaldın dedikçe her şey bir an önce bitsin diyordum.1 haftadır eksiksiz uyduğum programa şu an ihanet ediyordum. Başlamasını nasıl kabul ettiysem şimdi de hemen bitsin istedim.Daha hızlandım. Bitireceksek bile güzel olmalıydı.Odada yankılanan sesi duymasam güzel olacağının bilincindeydim.

Doruk noktasına ulaşmış vaziyette olduğumuzu ve tüm durumu hiçe saydığımın bilincinde komidine uzandım ekranda yazanlar göğsümün bilinmeyen en ücra köşelerine kadar sızlamasına neden olduğunda ayakta ve giyiniyordum.

Çağlar: Atlas yanıma gelsene bi. Yemekhanedeyim.

Dağılmış ve şaşkın vaziyette olan sadece ben değildim.Doruklarda bırakılan sadece ben değildim.Cihan yatakta doğrulmuş beni izliyordu.

" Kötü bir şey mi oldu ?"

Sesi bir hayli kırılgan çıkıyordu.Bir haftadır uğraştığım herif yatağımda ve her şeyiyle benimken ben gidiyordum.Hem de bir sn bile düşünmeden.Çağlar bana yazmazdı öyle, ölse ölüyorum demezdi.Şimdi bu yazdığı gözümün önündeki tüm renkleri siyah beyaz yapmaya yetecek kadar karartmıştı.

"Siktiğim araba anahtarı nerede lan !"

Ateş saçtığım hiç iyi görünmediğim ve bir hayli korkutucu olduğum konusunda eminim.Ama umursayacak zaman değildi.Eliyle gösterdiği tarafta anahtarı bulduğum gibi arabaya ulaştım.İndiğim merdivenler, bastığım gaz , geçtiğim yollar ufak bir silüetten farksızken kötü düşünmek istemiyordum.Oysa her saniye düşünebildiğim tek şey "geç kalmasaydın bunlar olmazdı" sadece bu kadardı işte.Bir kere geç kalmak istemiştim ve yine acı çekiyordum.

Aldığım her nefesin zehir tenime değen her rüzgarın bıçak olduğuna yemin edebilirdim. Canımı ne kadar acıttıkları konusunda bir fikirleri var mıydı bilmiyorum ama benim dayanacak gücüm kalmamış gibi hissediyordum. Çağlara ne zaman bu kadar alıştım bilmiyorum.Ne zaman merhem olmaya geldim ,dediğim günü çiğneyip attım.Ne zaman onu bu kadar kalbime aldım bilmiyorum. Sadece açtığım yaralara üflediğim ve geçecek dediğim anı hatırlıyorum.

Okula geldiğim ve yemekhaneye girişim saliselik görüntüler içinde beynime gönderilmeye devam ediyordu.Sadece o beni dokunmaya iten ama elimi dahi süremediğim bukleli saçlı çocuğu arıyordu gözlerim.Sonunda onu bulduğum ve yanında aldığım solukla nefes almayı unuttuğuma yemin edebilirdim.Gülüyordu.Hararetle bir şeyler anlatıyordu. Sadece beni gördükten sonra yüzü yavaş yavaş solmaya ve kaşları çatılmaya başladı o kadar.

"Ben dedim değil mi evhamlı karılar gibi abi. Çağırmayalım dedim.İt gibi koşarak gelmiş"

Onun için kendimi hırpalamamdan hiç haz etmediğini o kadar belli ediyordu ki sivrilen kelimeleri , unutsanız dahi size hatırlatmak için hazır olda bekliyordu.

"İyisin"

"İyiyim iyiyim koşarak mı geldin lan.Şu haline bak halamı görmüş gibisin"

Gülümsemek istedim her an her saniye usanmadan şaka yapabiliyor olmasına mutlu olmak istedim ama her bir uzvuma betonlar dökülmüş ve ben onları taşıyamaz hala gelmiştim.Ellerim bir sandalye bulup çöktüğüm yerden bedenimi alıp oraya oturttuğunda hala çağların suratını izliyordum. Telefonum bir kez daha çaldığında sonunda gördüğüm isim beni açmam için zorluyordu.Oysa üst bildirimlerde hala gözüken çağların attığı mesaj beni küçük bir çocuk gibi oturup ağlamaya itiyordu.

PİCASSO 🍁/TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin