Her insanın hayatının tek düze ilerlediği bir dönem mutlaka vardır. Hayatımızın artık monotonlaştığını hissettiğimiz o dönemde bir macera arar bu sıradanlığa bir heyecan katmak isteriz. Artık iyi kötü bir şeyler olsun diye bekleriz. Sonra öyle bir şey oluverir ki bunu istediğinize pişman olmak şöyle dursun hayat sanki bir bedene bürünmüşte size el hareketi çekmiş gibi hissedersiniz.
Gökten para yağmışta sizin şansınıza kafanıza para yağacağı yerde kuş sıçmış gibi hissedersiniz ya tam olarak böyle hissedeceğim bir günün sabahına uyanacağımı bilmeden yeni bir günün sabahına daha gözlerimi açmıştım.
"Ada! İşe geç kalacaksın!"
Alarmımın kafamı ütülemesi yetmezmiş gibi bir de annemin gittikçe daha da çirkinleşen sesiyle gözlerimi tavana dikmiş hayatı sorgularken bulmuştum kendimi. Gerçekten hayat bu kadar zor olmak zorunda mıydı? Annem hala ciyak ciyak bağırıyordu. Artık buna daha fazla tahammül edemeyecektim. Bende bir anlık sinirle komodinimin üzerinden aldığım eşek ölüsü gibi ağır saati yere fırlatmak suretiyle susturmayı tercih etmiştim.
Annem fırlattığım saatin gürültüsüyle odama dalmakla kalmamış ecel misali tepeme dikilerek "Kız sen hala kalkmadın mı?" demişti. Üzerimdeki renkli battaniyeyi tuttuğu gibi kenara çekmeye niyet etmişti ki son anda ahtapot gibi battaniyeme yapışmıştım.
Annem ise benden inat olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Battaniyeyi bir o çekiyor bir ben çekiyordum. En sonunda benimle baş edemeyeceğini anlamıştı. Son çare hiç şüphesiz ki her annenin yavrusunun üzerinde itinayla uyguladığı kaba kuvvetti. Ayağından çıkardığı en az on kilo ağırlığındaki terliği ben fark etmeden kıçıma indirivermişti.
Acıyla yüzümü buruşturmuş battaniyeyi bırakmıştım. "Kalk çabuk!" diye tekrarladı. Gözlerimi sinirle ona dikmek isterdim ama ne yazık ki bunu birtakım şeyler olmadan yapamıyordum. Komodinin üzerinden gözlüğümü alıp burnumun üzerine yerleştirdiğimde öfkeden kızarmış olan yüzünü daha yeni seçebilmiştim.
"Kız kovdurtmak mı istiyorsun kendini? Kalk dedim sana!"
Yatağın üzerinde oturur pozisyona geçtim. Daha sonra onun hiçbir şey olmamış gibi fıtı fıtı odamdan çıkışını izledim. Kapıyı kapattığından emin olduğumdaysa yastığımı alıp yüzüme bastırdım ve avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım. Gerçi o gün yaşayacaklarımın yanında bu hiçbir şeydi. Bunu o an bilmiyordum tabii.
Yastığı işim bitince kenara koyup iş için hazırlanmaya başladım. Gece nasıl uyuduysam yatarken birbirine karışmaktan Ankara tiftik keçisine dönen saçlarımı yerinden sökmek pahasına taramaya başladım. Canım yanıyordu. Ama en azından saçımdaki düğümleri açmayı başarmıştım. Gözüm bir anlığına duvardaki saate kaydı.
Eğer üzerimi hızlıca giyip evden uçarak çıkarsam bir sonraki otobüse yetişebilirdim. Ama eğer bunu şimdi yapmazsam kesin domuzdan evrilmiş olan gıcık patronum kıçıma tekmeyi basmak suretiyle beni işten kovmaktan büyük zevk duyardı. Sıkıntılı bir nefes verdim. Üzerime gelişi güzel bir şeyler geçirmiş saçımı da beynimi de beraberinde içine alacak şekilde sıkı bir at kuyruğuyla tepeden toplamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senle Ben
ChickLitAda büyük bir organizasyon firmasında cinsiyet partilerinin aranan yüzüdür. Onun görevi bebek kostümü giyip cici anne ve baba adaylarının kollarına koşarak bebeklerinin kız olacağını göstermekti. Her zaman yaptığı bu işi kaderin çelmesinin bozacağın...