11. Bölüm: Öfke

425 22 2
                                    

Atlas gideli iki saatten fazla olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Atlas gideli iki saatten fazla olmuştu. Yatağımızı toplamış, dağılan yastıkları koltuğa geri dizmiştim. Koskoca evde dımdızlak ortada kalmıştım ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Defalarca ona telefon etmeme rağmen bir kez olsun telefonumu açmamıştı. Sinirlerim o kadar bozuktu ki ağlamak bile içimi boşaltmaya yetmiyordu. En iyisi mi Atlas'ın fotoğrafını çıkartıp bir dart tahtasına montelemekti. Yoksa bu sinirim kolay kolay geçmeyecek.

Evde tek başıma kendi kendimi yeme aşamasına geldiğimden dışarı çıkmanın daha iyi bir fikir olduğu kanısına vardım. Biraz dolaşıp hava almak bana da iyi gelecekti ki umarım Atlas Bey de hava alırken benim alanıma dahil olmazdı. Zaten ona karşı içimde büyük bir öfke balonu var. Onu gördüğüm yerde patlatıveririm bilmiş olun!

Ayaklarımı yere vura vura odama çıktım. Amacım çantamı da alıp evden def olup gitmekti. İşin komik yanı biz artık evliydik ve akşam yine aynı eve girecektik. Olsun! O saate kadar nasıl ki kendileri benim telefonlarımı cevapsız bıraktıysa aynı şeyi bende ona yapacaktım. Şimdi gör bakalım Atlas Serez! Dünya kaç bucakmış ben sana gösteririm!

Odamıza daldım. Aklıma sinirimi çok güzel bir şekilde atabileceğim bir yer geldi. Bu yüzden spor çantamı aldım. Üzerimdeki kirazlı elbiseyi tayt ve tişörtle değiştirdikten sonra komodinin üzerinden telefonumu aldığım gibi kapıyı çarpıp çıktım. Evin anahtarını da girişteki güvenliğe bırakmayı ihmal etmedim. Maazallah beyzadem kapıda falan kalır!

Yoldan bir taksi çevirdim. Amacım Atlas'ın beni bi ara götürdüğü şu lanet olasıca spor salonuna gitmekti. Birkaç kum torbası yumruklayarak sinirimi atabileceğimi umuyordum. Taksici beni spor salonun önüne bıraktı. Çantamı kapmış kendimi içeri atmıştım.

"Üyeliğiniz var mıydı?" diye sordu girişteki adam. Düşünmeye başladım. Atlas benim içinde bir üyelik oluşturmuştu. Umarım süresi falan dolmamıştır.

"Var. Ada Tözün adına," dedim bir umutla. Adam sistemden adımı arattı ve bana bir kart verdi.

"Buyurun Ada Hanım. Hocalarımız sizinle ilgilenecek."

Kartı kaptığım gibi salona geçtim. Buraya Atlas ile geldiğim zamanı anımsadım da baya olaylı bir gün geçirmiştik. Aptal şey! O yakışıklı yüzünü daha şimdiden özlesem de gardımı düşüremezdim! Nerede şu lanet olasıca kum torbası?

Etrafa baktım. Bir tabela vardı. Alt kata inen merdivenlerin başındaki tabelada boks ve bu tarz dövüş sporlarının isimleri yazılıydı. Sanırım aşağıya inmem gerekiyordu. Sinir bozukluğuyla merdivenlerden aşağıya indim. Aşağıya indiğimde birbirlerini yumruklayan insanlar ve en köşede de boş bir kum torbası vardı. Ganimet bulmuş yaramaz veletler gibi sırıtarak o tarafa doğru ilerlediğimde önüme bir kadın çıkmıştı. "Kum torbasıyla mı antrenman yapacaksınız?" diye sordu genç kadın.

"Evet," dediğimde onun aslında spor hocası olduğunu ve benimle ilgileneceğini öğrendim. Adının Gaye olduğunu öğrendiğim spor hocam benim için sporcuların kullandığı sargıdan bulmuştu. Sargıları parmaklarımı kırmamam için parmaklarımı içeri alacak şekilde ellerime sardıktan sonra gülümsedi.

Senle Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin