17. Bölüm: Külkedisinin Aşkı

933 50 3
                                    

(1 ay sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(1 ay sonra...)

Küçükken hep bu yaşlarımın nasıl olacağını merak ederdim. Nasıl görünecektim? Gözlüklerim ne renkti? Hayatım nasıldı? Mutlu muydum? Acaba hayatımın aşkı olan beyaz atlı prensi bulabilmiş miydim? Çocukken hep bu tarz sorularımın cevaplarını merak ederdim ve şimdi o hep merak ettiğim yaşlardayım.

Odamda kafamı boşaltmak için eşyalarımı düzenlerken aklımda bu tip sorular vardı. Sorularımın ardı arkası kesilmediğinden ve birçoğunun da yanıtını bilmediğimden zihnimi meşgul etmek adına kendime iş çıkarıp duruyordum. Bugün izin günümdü. Bu yüzden evde kendime oyalanacak bir şeyler bulmak adına dolabımda ne var ne yoksa çıkarıp yatağımın üzerine yığmıştım. Yatağımın üzerinde Everest Dağı olduğundan habersiz duruşumla yeni temizlediğim dolabıma askıları geri takmakla meşguldüm.

"Ada! Telefonun çalıyor!"

Annemin mutfaktan bağırmasıyla dizmeyi yeni bitirdiğim dolabımın kapaklarını kapatıp içeri geçtim. Arayanın kim olduğunu tahmin etmişsinizdir. Aramayı cevaplandırıp telefonu kulağıma koyduğumda odama dönmekle meşguldüm.

"Selam bebeğim."

Her zamanki gibi olmayan hayat enerjimi kendi enerjik yanıyla yerine getirmeyi başarmıştı. Kıkırdadım. "Sana da selam Atlas Serez," dedim telefonu omzumla kulağımın arasına sıkıştırıp bu seferde kitaplarımı ve bir sürü ıvır zıvırımı koyduğum rafı boşaltırken.

"Aldığım birtakım özel duyumlara göre bugün izin gününmüş," dedi manalı manalı. Tozunu aldığım rafa eşyaları yerleştirirken yine ne planladığını düşünürken bulmuştum kendimi.

"Doğru duymuşsun da bu duyumu kimden aldınız acaba?"

Odamı çiçek gibi yapmanın verdiği rahatlamayla yatağın ucuna oturup telefonu elimle tuttum. Atlas Bey söylememek için kırk takla atsa da ben haberin kaynağının kim olduğunu gayet iyi biliyordum. Tabii ki de beyzademin bir numaralı işbirlikçisini iyi tanıyordum. Sonuçta o benim annemdi.

"Annem söyledi değil mi?" diye sordum cevabını bildiğim halde. Telefonun arkasında kısa bir sessizlik hakim oldu. Acaba ne düşünüyor? Kesin bu söylediklerimi ölümüne inkar edip best friends forever ilkesine dayanarak annemi koruma kalkanının arkasına almanın bir yolunu düşünüyordu. Ama yemezler canım! Benim adım Ada! Ben kül yutmam!

"Yok canım ne ilgisi var? Ben bunu başkasından duydum."

"Tabii tabii kesin öyledir."

"Hem sen onu boş ver bebeğim. Daha önemli bir meselemiz var."

"Neymiş bakalım o mesele?" diye sorduğum sırada tek kaşım şüpheyle bir yay gibi gerilmişti. Acaba yine ne işler karıştırıyorsun Atlas Serez? Umarım canımı sıkacak şeyler yapmıyorsundur. Mesela çapkınlık gibi...

Senle Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin