26. Bölüm: Evlilik Meselesi

567 32 6
                                    

"Gelinlik makamına yükselmeye hazır mısın bebeğim?" diye sordu Atlas sırıtarak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gelinlik makamına yükselmeye hazır mısın bebeğim?" diye sordu Atlas sırıtarak. Onunla içeriye geçmeden önce söylediği son şey buydu. Beni anne ile babasına gelin olarak tanıştırmak istiyordu. Açıkçası totom şaha kalkmadı desem yalan söylemiş olurum. Hem bunu duyunca Süreyya Hanım'ın yüzünde belirecek o şok ifadesini görmek istiyordum. Hem de Atlas ile bir şeylerin ciddiye binmesi fikri benim için rüya gibiydi. Her ne kadar bunu kendilerine söyleyip de egosunu tavana çıkartmak istemesem de benim açımdan durum böyle.

Atlas ile salona geçtiğimde herkesin ilgisi bebekten bir anda bize kaymıştı. Tabii bebeğin etrafındaki kalabalıkta bilinmedik simalar olduğunu sonradan anladım. Orta yaşlı bir kadın ve yanında da yine orta yaşlı bir adam vardı. Peki ama onlar kim? İlk başta Okan'ın anne ve babası olabileceğini düşündüm. Fakat onları daha öncesinde hastanede gördüğümden anne ve babası olmadığını hatırladım. Peki o zaman onlar kim?

Sorgulayan bakışlarımı Atlas'a çevirdim. Yüzünde beliren ifadeye bakılırsa o da bu gelenlerin kim olduğunu bilmiyordu. Atlas'a, "Burada neler oluyor?" diye sordum fısıltıyla.

Atlas da benim gibi bu olanlara bir anlam verememişti. Şaşkın bakışları bir babasının bir adamın yüzünde gelip giderken ablasına baktı. Ablasının bebeği kucağına alırken evine gelenlerin kim olduğunu bilmediğini belli eden bakışıyla bu gelenlerin Atlas'ın babasının misafirleri olduğunu az çok anlamış oldum.

Atlas'ın babası, "Oğlum seni biriyle tanıştırmak istiyorum. Mehmet Gürdal ile tanış," dediğinde duyduğum isimle bana bi kal geldi. Soyadlarından çıkardığım sonucun doğru olmamasını dilerdim ama beni hiçbir zaman yanıltmayan hislerime göre o adam Feyza'nın babasıydı. Tabii o kadında doğal olarak annesi oluyordu.

Kahretsin! Buraya kadar gelmişlerdi! Lanet olasıca şirketlerini iflastan kurtarmak için beni ikna edemeyince şimdi de Atlas'ı buna ikna etmeye çalışacaklardı! Sinirimden ayağımın acısını umursamadan olduğum yerde tepinmek geliyordu içimden. Atlas ise tüm bunlardan habersiz karşısındaki adamın uzattığı eli nazikçe sıkmıştı. Tabii benim gözüm otomatikman Süreyya Hanım'a kaydı. Kendileri doğrudan yere bakıyordu. Sanırım bende yere baksam iyi olacak.

Aman Allah'ım! Bu parkeler ne kadar da güzel. Leke de belli etmez şimdi bunlar. Valla çok güzel! Zenginin evi bir başka oluyormuş demek ki. Hele şu halının desenlerine ne demeli? Adeta sanat eseri gibi. İlmek ilmek işlenmiş maşallah. Kafamı beni hipnotize eden halı desenlerinden alıp Atlas'a baktım. Kendileri karşısındaki adamla konuşurken içimden bir ses burada bulunmamam gerektiğini söylüyordu.

"Atlas," dedim birden. Saniyesinde tüm bu konuşmaları bir kenara bırakmış doğrudan bana bakmıştı.

"Beni eve bırakabilir misin?" diye sordum çaktırmadan Süreyya Hanım'a bakarken. Süreyya Hanım'ın tek bir mimiği dahi oynamazken Atlas neden birden eve gitmek istediğimi sorguluyordu. Haklı tabii! Sonuçta sabahtan beri sakat ayakla ortalıkta fellik fellik gezerken sıkıntı yok da Feyza'nın ana babası mı sorun oldu Ada Hanım? Evet sorun oldu efendim! Ben bu muhabbetin ortasında bulunamam!

Senle Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin