8. Bölüm: Minicik Bir Anlaşma

373 25 3
                                    

"İşte bura orası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İşte bura orası. Parfümcü Sibel'in insanları doğrayıp parfüm şişelerine tıktığı mezbahası da diyebilirsiniz tabii."

"Kapa çeneni Mierda!"

Atlas Feyza'dan ayarı yiyince dudaklarına hayali bir fermuar çekmek durumunda kalmıştı. Hep beraber Atlas'ın deyimiyle parfümcü Sibel'in kapısını çalmış bizi içeri almasını bekliyorduk. Bu arada söylemeden edemeyeceğim. Annemi yol üstündeki alışveriş merkezine bıraktık. Kendileri bizimle takılmaktan sıkılıp, "Ne bok yerseniz yiyin," dedi. Evet tam olarak böyle dedi!

"Kimsiniz?"

Kapıyı açan kişi Atlas'ın bakışlarına bakılırsa namıdiğer parfümcü Sibel'in ta kendisiydi. Bizi baştan aşağı süzüp yüzünü ekşiten kadına karşılık sırıtarak, "Biz Serezler adına sizinle görüşmek için gelmiştik," dedim. Sibel Hanım bizi içeri davet etti. Fakat içeri sokmadı. Evet bizi içeri davet ettiği halde eve sokmadı!

"Önce galoş giymeniz gerek," dedi Sibel Hanım. Her ne kadar bu durumu garipsesekte ayağımıza galoşları geçirmiş üstüne ellerimizi de dezenfekte etmiştik. Kendimi kimya laboratuvarına giriyormuşum gibi hissettim. Halbuki altı üstü bir eve gidiyorduk. Sibel Hanım sağ olsun onun sayesinde kendi anneme şükreder olmuştum.

Sibel Hanım'ın öncülüğünde aklanıp paklandıktan sonra sonunda salona geçebilmiştik. "Sebebi ziyaretinizi neye borçluyum?" diye sordu Sibel Hanım. Hepimiz koltuğa ip gibi dizildik. Konuyu kimin, nasıl ve ne şekilde açacağını bilemedik. En sonunda bi cesaret konuya giren ben oldum.

Sibel Hanım'a olanları ve bu borç meselesini anlattım. Hatta borçla ilgili belgeleri de gösterdim. Fakat o da Antonio Conte amcanın aksine borcu ödemeyi reddetti. "Bu borcu ödememi istiyorsanız. Bir şartım var," dedi Sibel Hanım. Tam o sırada bahçe kapısından içeriye pembe elbiseli küçük bir kız girdi.

Atlas kızın gelişiyle kulağıma doğru eğilip, "İşte o meşhur kanser hücresi bu," dedi yüzünü ekşiterek. Ona inanamayarak baktım. "Abartma. O sadece küçük bir kız," dedim kınayıcı bir ses tonuyla.

Atlas söylediğimle başını umutsuzca salladı. "Seni de etkisi altına aldı," diye fısıldadı. Küçük kız annesinin yanına oturdu ve çok kısa bir anlığına bize baktı. O kadar sevimliydi ki insanın mıncırası geliyordu.

Sibel Hanım, "Şartım şu. Eğer ben toplantıdan gelene kadar kızıma bakarsanız para hemen yirmi dört saat içinde hesabınızda olacak," dedi gülümseyerek. Açıkçası bizimle minicik bir anlaşma yapmış olmasının sebebini anlayamıyordum. Üstelik neden anlaşmamızı kızı üzerinden yaptığını da anlayabilmiş değildim.

Feyza, "Anlaştık. Ama bizimde sizden küçük bir ricamız olacak Sibel Hanım," dedi gayet emin bir şekilde.

"Bu minik anlaşmamızın sonunda Atilla Serez ve Mehmet Gürdal ile de ayrıca bir toplantı yapmanızı istiyoruz."

Senle Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin