23. Bölüm: Beklenen An

606 40 6
                                    

(Ada'dan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ada'dan...)

"Metehan konuşabilir miyiz?"

Bir cümleyi en fazla kaç kere kurabilirse insan bende bu cümleyi o kadar çok kurmuştum. Tabii cevap alamamıştım orası ayrı. Sinirden cıvataları oynatmama ramak kaldı. Her an işi güzellikle halletme fikrimden kafa göz dalma aşamasına geçebilirdim ki Metehan geçen her saniye bu aşamaya geçmemi kolaylaştırıyordu.

"Daha ne kadar sessiz kalacaksın?" diye sordum en sonunda patlayarak. Ona karşı bu ani çıkışımla sadece onun dikkatini kendi üzerime çekmekle kalmamış gelen geçenin bana bakmasına da neden olmuştum. Hayranlarına el salla Ada Tözün! Çünkü biraz sonra mahalle senin dedikodularınla çalkalanacak! Hazır ol kızım! Hazır ol ve bekle! Annenin artık seni öldürmesi an meselesi! Hepsi de çocukluk arkadaşım diyerek bağrına bastığın şu sarı öküz yüzünden! Ah Metehan ah! Yaktın çıramı!

"Konuşacak bir şey yok Ada," dedi Metehan tek düze bir sesle. Sonunda konuşma tenezzülünde bulunmasına mı sevineyim yoksa beni donuk bakışlar eşliğinde reddetmesine mi üzüleyim bilemedim. Kameralar ne tarafta? İşte buradaymış! Kaydedin lazım olur. Ada Tözün birazdan Metehan Duman'ın kafasını delmek pahasına onu ikna edecek! Hazır olun!

"Ne demek konuşacak bir şey yok! Beni çıldırtma Metehan!"

Tüm mahalle artık beni dinliyordu. Bir iki camın açıldığını gördüm. Hatta şu an olay var diye sevinen insan kalabalığından birkaç kişinin çekirdek kola yaptığını bile gördüm. Yuh ama ya! Bu kadar da olmaz canım! Bu ne rahatlık? Azıcık ciddiyet lütfen. Metehan, "Tamam konuşalım. Yeter ki bağırıp tüm dikkatleri üzerimize çekme," dedi dişlerinin arasından. Başıyla bizi dikizlemeyi aşıp bize film seyreder gibi bakan insanları işaret etmeyi de ihmal etmemişti.

Alkış! Başardım arkadaşlar! Azmin sonu selametmiş cidden. Hatta daha değişik bir tabirle azimle sıçan duvarı delermiş. Bundan böyle bana azimli sıçan diyebilirsiniz. Tamam tamam bu çok iğrenç bir lakap. Siz en iyisi söylediklerimi unutun. Biz en iyisi konumuza dönelim. Hevesli gibi gözükmemek adına saçlarımla oynayarak, "Konuşalım bakalım," diye mırıldandım. Bir de böyle hiçbir şey olmamış gibi davranmam yok mu? Tam melanet kanser hücresi gibi insanım! Övünmek gibi olmasın ama insanı delirtmekte üzerime yok. Mükemmel miyim neyim?

Metehan'ın artık futbol stadı kadar insanın bizi camlardan ve kaldırım kenarlarından izlemesinden duyduğu rahatsızlık sonucu birlikte lise zamanlarında okuldan kaçıp kaçıp gittiğimiz parka gittik. Yan yana banka oturmuş parkta oynayan çocuklara dikmiştik gözlerimizi. "Çocukken salıncağa binmek için çıkardığın kavgaları hatırlıyor musun?" diye sordu Metehan birden. Kıkırdadı. Ama kıkırtısı saniye saniye soldu. Hüzün çöktü dudaklarına.

Başımı hafifçe sallayıp onun gibi salıncağa baktım. "Salıncağa çöküp senle beraber gıcık olduğumuz çocukları kovardık. O zamanlar ne kadar da sinir bozucuymuşuz baksana," dedi Metehan. Buraya beni çocukluk anılarımı yad etmek için mi getirdi? Ona baktım. Mavi gözlerine çöken hüznü büyük bir ustalıkla saklıyordu. Ama şöyle bir nokta vardı ki o da benim onu çocukluktan beri tanıyor oluşumdu. Şu an içine oturan bir şeylerin onun canını aslında ne kadar çok yaktığını görebiliyordum.

Senle Ben Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin