İlk dansımızdan sonra birkaç dans daha olmuştu. Sonra göbek atılmıştı. Şimdi yeniden slow bir şarkı çalıyordu ve dans ediyorduk.Aklım arada pastamıza gidiyordu. Ne zaman yiyecektik acaba?
"Güzel göz."
Gülümseyerek gözlerime baktı.
"Efendim hayatım."
Utana sıkıla baktım ona.
"Eee şey... ne zaman pasta yiyeceğiz?"
Önce duraksadı sonra kahkaha attı. Ne vardı ya bunda bu kadar gülünecek? Ben seçmiştim pastayı. En sevdiğim şekilde yaptırmıştım. Hem de o kadar para vermiştik. Başkaları mı yiyecekti sadece?
"Onu mu düşünüyorsun gerçekten dakikalardır?" dedi gülmeleri sakinleyince.
Kafamı salladım küskün çocuk gibi. Ne vardı yani?
"Bize verecekler mi?"
Gülmeye devam etti ve yanağımı öptü.
"Merak etme yeriz."
Rahatça nefesimi verdim.
"Oh be rahatladım."
Gülerek sıkıca sarıldı.
"Önce nikahımız kıyılacak."
Dudak büzdüm, tatlı yiyip tatlı konuşsaydık keşke.. Hakan gelip nikah memurunun geldiğini haber verdi. Masanın olduğu yere geçtik. Uraz kibarlık için(!) sandalyemi çektiğinde ben oturmuştum çoktan... yere hem de...
Herkes şok olmuştu biz dahil. Şoktan çıkanlar gülmeye başlarken çok utanmıştım. Bekliyordum bir rezillik al işte! Ağlasam mı gülsem mi burayı terk mi etsem bilemedim bir an. Güzel gözüm tutup kaldırdı. Nikah şahidi olacak arkadaşlarımıza sert sert bakıp gülmelerine mani oldu. Yanaklarım kızarmıştı. Ah be sakar ah be! Hem de fotoğraf makinesinin flaşı yüzüme patlamıştı o an resmen rezilliğim kaydedilmişti! Hiç acı hissetmedim bunca düşünce arasında. Annem endişeyle yaklaşmak istedi ama sorun yok anlamında kafamı salladım. Tamam sorun yok gibi davranıp daha az utanabilirdim ama çok gülen vardı off!
Uraz yanağımı öptü ve beni oturttu.
"Sen benim sakarımsın, yalnızca bize bir anı oldu güzelim utanma."
Ona baktım titrek dudaklarımla. Yanağımı okşadı ve güven vererek gülümsedi. Ben de ona uydum. Sorun yoktu. Ben zaten onun kalbine düşmüştüm değil mi? Nikah memuru konuşmaya başladığında duymamıştım bile.
"Gelin hanım adınız soyadınız?"
Öyle duygu karmaşam vardı ki mikrofonu uzatınca geldik sandım.
"Evet!"
Herkes bir kere daha gülmüştü. Hay Allah yine ne olmuştu ya! Uraz'a baktım. Gülmemek için dudağını ısırıyordu. İyi dayandı beni terk etmeden...
"Hayatım adını sordu" dedi kulağıma. Ve ben bir kere daha kızardım baştan başa...
"Hıh Asel Akça."
Aynı soruyu Uraza'a sordu ve sonra mikrofon yine bana döndü. Bu kez doğru yerdi işte. Yani inşallah.
"Damat beyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
"Evet!"
Uraz'ım da kabul ettikten sonra nikah memuru da bizi karı koca ilan etmişti. Etraftan ayağına bas bas diye bağırdılar. Ayağımı sala sola oynatıp ayak aradım ve bastım. Nikah memuru mikrofona doğru bağırdı. Anlamayarak baktım. Uraz ise hissetmediği basma ile örtüyü kaldırıp aşağıya baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIK GELİN (Devam ediyor)
Humor"Arabamda ne yapıyorsun? " "Düğünümden kaçıyorum ve sen yakışıklı beni kaçıran beyaz Bmwli prens oluyorsun." İşte bu hikaye böyle başladı. ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ Kovayı yere koyduktan sonra bir kovaya birde temizlik malzemesine bakmaya baş...