Bölüm 36 "Gelinlik"

6.9K 458 75
                                    


"Yok ben vazgeçtim. Bizden amatör bir komedi filmi bile olmaz."

Hakan gülerek Uraz'a baktı. Elalemin ağzına düşmüştük ya. Bize de yazıklar olsun.

"Abi sizden hiç bir şey olmaz."

 Dudağımı büzüp kafamı aralarından çıkardım ve onlara baktım.

"Biri beddua etti bence bize. Malum çok yakışıyoruz. Çok tatlıyız."

"Üfürükçü hoca beddua etse böyle olmaz lan. Bir kez normal insanlar gibi olalım dedim. Onda da canlı sever bir teyzeye geldik. "

Hakan Uraz'ın ters bakışlarına aldırmadan gülerek konuştu. Uraz sinirliydi. Eh ben de tabii. Resmen normal bir çift olamıyorduk ya! Mafyamız, karakolumuz, facialarımız vardı bizim anca.

"Ya sen git eski Türk Filmlerine özen adını ağaçlara yazıyorsun diye şikayet edilip karakola git."

Gülüşü kahkahaya dönüşürken ekledi.

"Bir de Asel'in adını dağlara yazsan ne olacaktı?"

Kendimi tutamayıp gülerken beşlik çaktık. Bunu yaparken Uraz'ın bir saattir sinir eksik olmayan bakışları bize döndü. Hayretle kafasını salladı. 

"Bir de gülüyorlar ya. Hayır abi bizi şikayet eden kadının üstünde kürk vardı."

"Sigara zararlı nutku atıp ders çıkışı dışarıda sigara içen hocan hiç mi olmadı? Bu da öyle işte."

"Hay ben o kadının."

"Sinir kalbe zararlı güzel gözcüm." dedim. 

"Sonra erkekler neden odun oluyor. Romantik olalım dedik hapse atılıyorduk az kalsın. Bir de hanımefendi halimize gülüyor."

"Ben artık hiç bir şeye şaşırmıyorum yani. Bizim normal bir şey yapamayacağımız belliydi. Ama vazgeçmek bize yakışmaz güzel gözcüm. Biz senin plan sıralamana uyup devam edelim."

"Hı tabii bu sefer direk mezara gireriz."

"Evrene iyi mesaj göndermek lazım."

"Senin evreninde kötü bir şeyin olmasının imkanı yok ki canım. Sülalen rahat. Ben açıklama yapmaya çalışıyorum. Döndüm sağıma baktım. Asel Hanım komiserin çayını önünden almış hüpürtederek içiyor."

Yapmıştım öyle bir şey. Ne vardı canım alt tarafı bir çay. Göz hakkı hem.

"Ama susamıştım."

Hakan kahkahalarını tutamıyordu. Tamam biraz rahat davranmış olabilirim ama göz hakkı diye bir şey var. Ben içmeseydim gözüm kalırdı. Komiser amca boğulabilirdi. Bunlar hep düşünceli olmaktan böyle. Ama kimse anlamıyor. Yazık gerçekten... Daha güzel gözüm anlamıyor ki elalem anlasın.

 Uraz iç çekti. Kırmızı ışıkta durunca bana baktı.

"Paintball'a gidiyoruz kendi takımını vuruyorsun, kafeye gidiyoruz tabak kırıyorsun, tepeye çıkıyoruz az kalsın yuvarlanıyordun, parka gidiyoruz emniyetlik oluyoruz. Ne yapalım biz canım?"

Karıştırıp kendi takımımdan birini vurmuş olabilirim. Elim yanlışlıkla çarpıp düşürmüş olabilir. Birazcık sakar olabilirim. Ee ucundan da şansızım zaten. Ama her şeyi geçtim Uraz'ın "canım" diyen ağzı çok tatlı değil mi? Gözü ayrı güzel, ağzı ayrı güzel. Ciddi ciddi yaratan boş zamanında yaratmış. 

 Ben ağzına dalıp gitmişken elini gözümün önünde salladı.

"Hey!"

"Seni yerim çocuk."

Yanaklarını sıktım.  O yüzünü buruşturup önüne döndü ve arabayı çalıştırdı.

"Hakaret ediyorum seni yerim diyor. İltifat ediyorum ne kadar da klişesin diyor."

Hakan, Uraz'ın omzuna vurdu.

"Allah kolaylık versin abi. Bu zamanda bekar kalacaksın. Mesela bana bak. En son hayatımda ki kızla yemeğe gittik. Telefonu çaldı. Çantasını aradı aradı ve sonra ufak ve cilveli bir gülüşle "Sanırım evde unuttum" dedi. O gün yalnız ölmeye karar verdim. Bana bir şey olsa 112 yerine pideci Ahmet Usta'yı arar zaten."

Bu sefer Uraz da kafasını sallayarak gülmüştü. 

"Ne kadar salak kızlar var ya." dedim dudağımı bükerek.

"Sen zaten Einstein'ın kayıp kızısın." 

 Uzanıp Uraz'ın kafasına vurdum.

"Ambulansın numarasının 156 olduğunu biliyorum."

Dikiz aynasından bana bön bön bakarken kahkaha atıp işaret parmağımı öne doğru uzattım.

"Kandırdım ambulansın numarasının 110 olduğunu biliyorum."

Uraz, direksiyonu tutmayan elini saçından geçirdi. 

"İlkokuldan temeli eksik kalmış." diye mırıldandı. 

 "Benim söylediğim hiç bir şeyi beğenmiyorsunuz ki." diye çıkıştım. 

Diğerlerinden bir kaç adım önde yürürken. Uraz arkadan yaklaşıp kolunu boynuma sardı. 

"İyi de güzelim mangal yapılmaz levhasının önünde mangal yapmak istiyorsun."

Baygınca bakıp nefesimi verdim. 

"İyi de Hakan ve Arda'ya gelinlik giydirip yolun kenarında insanlardan para takmalarını isteme fikrime de hayır dediniz."

"Hah o çok normaldi çünkü." dedi arkadan Hakan.

"Eğlenecektik ne güzel."

"Sen giy o zaman gelinliği." diye karışık verdi Arda.

Uraz başıma öpücük kondurup arkaya baktı.

"O zamanı gelince benim için giyecek."



KAÇIK GELİN (Devam ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin