"Bir gün yakın arkadaşların eşleri olacağımızı düşünmezdim."
Gülerek kahvemi sehpaya bıraktım.
"Evleneceğini de düşünmezdin."
Gülerek kafasını salladı.
"Anneannem bizde beni sıkıştırıp duruyor. Neymiş evde kalmışım. Ailede yirmi yaşından sonrası evde kalmış sayılıyormuş. Ben zaten hiçbir iş de bilmezmişim. Beni kim alırmış falan filan. En son dayanamadım bir adam var dedim. Bu sefer de hani ben çocukluktan beri evlenmeyeceğim diyormuşum da o da duvara yazıyormuş."
Sevgi teyzenin tavırlarına gülerek Elis'i dinliyordum. Çok eğlenceli ama aynı zamanda huysuz bir kadındı Sevgi teyze. Eğlencesi zaten huysuzluğundan geliyordu.
Elis'in evlenme istememe sebebi çok başkaydı aslında. Her ne kadar gülsek de onun ciddi bir ilişki yaşamaya korkma sebebi de evliliği istememe sebebi ile aynıydı. Olur da çok aşık olup bağlanırsa evlenmek ister diye korkuyordu. Babasının ölümünden sonra annesi hayatındaki tek ailesi kalmıştı. Aynı annesinin tek ailesi Elis olduğu gibi. Annesini tek bırakmak istemiyordu. Bunu ihanet olarak bellemişti ve konu aşk olunca bunu kendine işkence etmişti. Sırf olmayacağını bilmek adına en imkansıza aşık olmuştu ki kalbi bir hayalle dolsun da kalbine bir gerçek sızmasın diye. Kalbinde yaşamadığı aşkın eksikliği ve anne sevgisi olsun istemişti. Bundandı daha önce üniversite hocasına olan aşkı. Olmayacağını en çok bilen kendisiydi. O adamı yalnızca kullanmıştı ancak masum bir kullanıştı bu. Kullanırken bile o adam yoktu ve tek isteği annesi ile arasına kimse girmesindi. Şimdi Arda'nın bu kadar ısrar etmesi Elis'e eksik kaldığı güveni veriyordu. Babasından göremediği güveni, sevgiyi ve korunmayı görmek istiyordu. Arda saf salak bir şey gibiydi ancak ciddi olması gereken yerde olabiliyordu. Sadece biz daha o yeri görememiştik ama olsun konumuz bu değildi.
"Şimdiden kendini eş olmaya hazırlamışsın."
Annem gülümseyerek salona girip pembe koltuğuna oturdu. Biz Elis ile karşılıklı olarak konulan tekli krem renkli koltuklarda oturuyorduk.
"Ayy evet öyle yapmışım değil mi? Resmen az önce iki arkadaşın eşi olacağız demişim. Ah hep onun yüzünden ama. Önce tutturdu sevgilim ol diye şimdi tutturdu evimin kadını çocuklarımın anası ol diye. Resmen aklıma sızdı. Yok canım evlenmem."
Annem ile birbirimize bakarak gülerken elimi geçiştirmek için salladım.
"Böyle diyenden korkacaksın. Bizden hızlı olmayın ama lütfen. Önce sırayı biz kaptık."
"Sen de maşallah hep koca koca diye tuttururdun. Azgın."
Burnunu kırıştırarak kahvesinden bir kaç yudum aldı. Gözlerimi büyüterek Elis'e baktım.
"Bir kere okuldan bıktığım zamanlar koca istiyorum diyordum. Ama azgınlık ne demek ya. Ne azgınlığımı gördün?"
Gözlerimi kısarak baktım.
"Ah güzel göz öpüşlerin ayaklarımın bağını çözüyor. Ah!"
Sesine şapşal aşık kız tonu ile taklit edip gülen Elis'e baktım. Gözlerimi büyüttüm.
"Ben öyle bir şey demedim!"
Arkamdaki yastığı yüzüne attım. Gülerek yastığı tuttu.
"Sen demedin çünkü ağzın meşguldu. Uraz ile tükürük alışverişi yapıyordunuz."
Kahkaha attı. Gıcık!
"Bak ya!"
Etrafta atacak bir şey aradım. Annem kendi arkasındaki yastığı uzatarak bana yardımcı oldu. Elinden yastığı alıp attım. Elis ise gülüyordu. Annemden utanmamıştım. Sanırım yirmi yaşından sonra insanın bir annesi olunca o çocukluk moduna tam giremiyordu. Annem de öyle tutucu, anlayışsız biri değildi. Bizimle birlikte gülüyordu. Şu an ise sadece Elis ile birlikte gülüyordu... Bense sinirli sinirli bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIK GELİN (Devam ediyor)
Humor"Arabamda ne yapıyorsun? " "Düğünümden kaçıyorum ve sen yakışıklı beni kaçıran beyaz Bmwli prens oluyorsun." İşte bu hikaye böyle başladı. ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ Kovayı yere koyduktan sonra bir kovaya birde temizlik malzemesine bakmaya baş...