Ağzım esnemekten ayrılmak üzereyken sandalyeye oturdum. Bir yandan gözlerimi ovuşturmak ile meşguldum. Hayattaki en mükemmel şey uykudur felsefemi yine bozan güzel göz olmuştu. Onun için değer miydi? Ah tabii ki. Ona her şey değerdi.
"Kesinlikle senin ile zaman geçirmekten şikayetçi değilim ama daha karga bir şeyini yemeden niye buradayız?"
Dudağı yukarı kıvrıldı. Ben bu saatte gözlerimi zor aralıyordum adam her zaman olduğu gibi yine çok yakışıklıydı. Ya gözlerin boş baksın, esnemekten ağzın yamulsun ne bileyim saçların falan dağınık olsun. Ama yok sabahın beş buçuğunda ekstra bir çabası olmadan yakışıklı yüzündeki muhteşem gülümsemesi ile beni etkisi altında bırakıyor. Adalet mi bu? Ben akan salyalarımı temizlediğimden bile emin değilim.
"Erken kalkmayı özlemişsindir diye düşünmüştüm."
Dudakları hafifçe büzüldü. Üstüne atlayasım vardı şu an.
"Ah tabii ki uyandıran sen olduğun için ağzına topuklu ayakkabı ile vurasım yok sadece ses tellerini koparmak istiyorum."
Gözlerini büyüttü.
"Korkmalı mıyım?"
Şirince sırıttım. Tabii ben şirince olduğunu düşünüyordum.
"Yok canım. Niye korkasın ki?"
Göz kırptı.
"Eee bundan sonra her gün beraber uyanacağız. Sen yayılmış, üstüme kuş gibi yuva yapmışken sabahları seni uyandırmak bana düşecek. Malum evlilik aşkı da öldürür diyorlar ya ağza topukla vurasın gelirse zamanla."
Gözlerimi pörtlettim. Ve bunu esnerken yapınca eminim özürlü gibi gözüküyordum. Ama bunu umursuyor muyum? Elbette hayır. Evleneceğiz dedi! Her sabah dedi! Beraber dedi! Uyanacağız dedi!
Bir kaç saniyelik dünyadan kopuşum onu korkutmuş olacak ki elini gözümün önünde salladı.
"Sinek kaçtı ağzına."
Açık unuttuğum ağzımı kapatıp öksürmeye başladım. Cidden bu konuşmadan sonra ortaya yüzük değil sinek mi çıkıyor?
"Olmadı bu ama. Kestik. Başa alalım. Ağzına sinek kaçtı ne demek?"
Küçük bir kahkaha attı.
"Bizim ki zaten bir peri masalı değil sakarım. Bizden olsa olsa amatör komedi filmi olur. Gerçi bir kaç gündür aşk filmi olma yolunda iyi ilerliyoruz."
"Bir anda bu kadar şok yükleme üstüme. Aşk, evlilik, beraber uyanmak. Sanırım kalp krizi geçireceğim."
Tekrar tatlı kahkahası duyuldu. Ve ben bir kaç saniye daha dünyadan ayrıldım. Yaklaştı ve saçlarımı karıştırdı.
"Hadi kalk bakalım gidiyoruz."
"Nereye?"
"Sürpriz."
Dudağımı büzdüm. Tam ağzımı açmışken durdurdu.
"Hayır soru sormak yok. Cevap vermeyeceğim."
Elimden tutup kaldırdı. Çekiştirerek arabasına götürdü. Artık bizim hikayemizin baş kahramanı beyaz BMWsi yoktu. Benden sonra satmıştı. Bu tabii ki biraz üzmüştü. Evi değiştirişi, arabayı satışı hepsi beni unutmak için gibiydi. Giden bendim belki ama içimde ki bencil buna tepki gösteriyordu. Şimdi kırmızı bir arabası vardı. Arabayı benimsememiştim. Benimsemeyecektim de. Hıh. Kapımı açıp beni içine tepti. Tabii kapımı açınca önce bir saniye mutlu olmuştum. Romantik filan olacak diye düşünmüştüm. Ama hazin son resmen içeriye tıkmıştı beni. Sonra kemerimi bağladı. Doğrulurken burnuma ufak bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIK GELİN (Devam ediyor)
Humor"Arabamda ne yapıyorsun? " "Düğünümden kaçıyorum ve sen yakışıklı beni kaçıran beyaz Bmwli prens oluyorsun." İşte bu hikaye böyle başladı. ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ Kovayı yere koyduktan sonra bir kovaya birde temizlik malzemesine bakmaya baş...