Elimde güzel gözün kıyafetleri yeni odama girdim. Çok büyük bir oda sayılmazdı. Bir duvarı tamamıyla kaplayan yine salonun renginde bir dolap ve tek kişilik bir yatak vardı. Salonda önem verilen şeye burada da önem verilmiş, camın önüne el şeklinde beyaz bir koltuk konmuştu. Onun dışında duvarın rengi bejdi ve beyaz tonlarını sevmememe rağmen evdeki bütünlük hoşuma gitmişti. Gelinliğimin arkasını zar zor açıp üstümden çıkardım. Üstümden bir eşek ölüsünün kalktığını hissetmek çok güzel bir duyguydu. Gelinliği odanın bir köşesine fırlattım. Ardından duvağı saçımdan çektim ve çıkmayınca biraz daha zorladım. En son canım acısa da çıktı ve geriye saçımdaki topuza konan yüz tane tokayı çıkarmak kaldı. Onları da çekiştire çekiştire çıkardıktan sonra güzel gözün bana en küçük diye verdiği ama aslında benden iki tane girecek kıyafetlerini giydim.
Normal bir düğün gecesinde damat gelinliğini çıkarır, saçlarını acıtmadan tokaları alırdı ve sonrası da işte aşk dolu dakikalar olurdu. Bir de benimkine bakın... Ama şu an bu anlar, Selim ile yaşayacağım dakikalardan çok daha güzeldi.
Odanın köşesindeki gelinliğe gidip iç tarafında kalan astarın bir kısmını yırtıp içine koyduğum parayı çıkardım. Bir süre idare edebilirdim herhalde. Güzel gözle anlaştığımız kadarını alıp tekrar yerine koydum. Her ne kadar yırtılan yer kapanmasa da en iyi seçenek şimdilik buydu. Parayı arkaya doğru ittim. Saçlarımdaki karışıklığı elimle çözmeye çalışıp odadan çıktım. Salona gittim ve güzel gözün yanına oturdum. Parayı sehpanın üstüne koydum. Güzel göz paraya baktı ve gülümseyerek bana doğru döndü.
"Resmi bir tanışma olmadı ben Uraz."
Benim için güzel gözdü...
"Ben de Asel."
Uzattığı eline baktım ve gülerek tuttum.
''Yarım saat önce bu şekilde anlaşma yapıyorduk.''
"Hayatın ne göstereceği belli olmaz sonuçta değil mi?"
Kafamı salladım ve önüme döndüm. Ağrıdan çatlayan başımı ellerimin arasına aldım ve biraz öyle durdum.
"Yorucu bir gün ha?"
Hem de ne yorucu!
''Kesinlikle.''
Hayatımın en büyük olayını yaşamıştım. Babamın beni dışarıdan sakladığı dünyaya bu kez tek başıma adım atıyordum. Ve bu sefer babam benim koruyucum değil kaçtığım kişiydi.
''Hikayeni hala merak ediyorum ama çok yorgunsun belli. Ben de aynı şekilde yorgunum. Uyusak iyi olur.''
Kafamı onaylarcasına sallayıp kalktım ve iyi geceler dileyip odaya gittim. Arkamdan kapıyı kitlerken hala beynimin bir köşesinde kalmış mantıklı küçük kısım bu evden kaçıp gitmemi söylüyordu. Belki de haklıydı. Ama benim için geri dönüş aynı bundan başka çaremin olmadığı gibi yoktu. Tanıdığım birine gidemezdim. Orada beni kesinlikle bulurlardı. Hem bu o insanları da riske atmak olurdu. Beni sakladıkları için suç ortağım olacaklardı. Hem zaten güvenebileceğim beni ölümüne koruyacak tek bir kişi vardı o da şu an yurtdışındaydı. Gerçi burada olsa bile onu bu tehlikeye atamazdım. Diğer arkadaşlarım da zaten fasa fisoydu. İyi günde ne ala kötü günde firarda.
Yumuşak yatağa yattım ve her ne kadar kendimi düşünmemek için zorlasam da düşünceler beynime akın etti ve ben yine çareyi küçüklüğümden beri yaptığım gibi hayal kurmakta buldum. Gözlerimi yumdum. Yeni bir dünya yaratıp içine kendimi koydum. Kesinlikle benim kendi isteğime göre yarattığım hayal dünyam, yaşamak zorunda kaldığım dünyadan çok daha huzurluydu. Hayallerimi yalnızca ben yönetiyordum benim yerime bir başkası değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIK GELİN (Devam ediyor)
Humor"Arabamda ne yapıyorsun? " "Düğünümden kaçıyorum ve sen yakışıklı beni kaçıran beyaz Bmwli prens oluyorsun." İşte bu hikaye böyle başladı. ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ Kovayı yere koyduktan sonra bir kovaya birde temizlik malzemesine bakmaya baş...