Gözlerimi ovalayarak salona doğru yürürken ayağımın sert bir şeye çarpmasıyla inledim. Yere baktığımda iki tane bavul gördüm. Mediha Teyzeyi kapıda göründüğümde hemen yanına gittim.
''Gidiyor musunuz?''
''Evet kızım.''
Her zaman ki gibi gülümsedi. Benimse yüzüm düşmüştü. Dört gündür buradaydılar ve her günümüz ayrı güzel geçmişti. Çok iyi ve sıcak bir insandı. İkinci günden sonra güzel gözün zorunluluğuyla bana iyi davranmadığını anlamıştım. Öğretmendi ve doğuştan anaçlığı vardı. Çocukları, insanları, hayatı seviyordu. Beni doğuran kadının aksine.
"Aa asma suratını yine geliriz. Hatta sizde gelirsiniz Ankara'ya."
Dudağımı büktüm. Yanağımı sıktı. Yüzüne baktım ve gülümsedim. Onunda gülümsemesi büyüdü ve arkasından Ceylin ile güzel göz çıktı. Ceylin sarıldığında bende karşılık verdim. Demek ki iyi günündeydi bugün. Vedalaştıktan sonra güzel göz onları havaalanına bırakmaya gitti ben de salona geçtim ve televizyonu açtım. Kanalları gezdiğimde reklam olmayan tek kanalda Doktorlar oynuyordu. Abi yabancılarda 10 bölüm dizi yapıp, 10 farklı ülkede izlenirken 10 ay sezon arası yapıyor. Bizdeyse 80 bölüm yapıp 8 farklı şehirde izlenirken 8 hafta sezon arası yapıyor o zamanda da tüm bölümler başa sarılıyor. Üstüne dizi bitiyor yıllarca önümüze evde yenmeyen pırasa gibi sabah akşam kaldırılıp konuyor. Televizyonu kapatıp koltuğa uzandım. Artık soyumun maymunlardan değil ayılardan geldiğini düşünmeye başlamıştım. Bu yatma sevdasının, bu yeme aşkının, bu miskinliğin başka açıklaması olamazdı. Oflamaya başladım. Canım çok sıkılıyordu. Bu evde kokuşup kalmıştım. Dışarı çıkmakta yemiyordu ki. Oflayıp puflamaya devam ettim. Yarım saat sonra güzel göz gelmişti. Kendini tekli koltuğa bıraktı.
"Benim canım sıkılıyor."
Yüzüme baktı "Ee" der gibi kafasını salladı iki yana.
"Bir şey bul bana."
''Napayım sakar? Dansöz mü getireyim ?''
Gözlerimi kıstım. Bir kaç saniye düşündüm.
"İyi fikir aslında. Ama erkek olsun, gözümüz gönlümüz açılsın."
Gözlerini devirdi kafasını koltuğun sırt kısmına dayadı.
"Dışarı çıkalım?"
Diye sordu kafasını kaldırıp.
"Ya yakalanırsam?"
''Koca şehirde sanmıyorum. Hem gözlük filan takarsın bir şey olmaz.''
İki saniyeden kısa düşünüp hemen ayağa fırladım. Gitmeye dünden hazırdım zaten. Ay çok heyecanlı resmen ünlülerin tanınmamaya çalışması gibi takılacaktım. Ünlü Asel gözlükle saklanma çalıştı, skandal!
"Tamam."
Odaya koşup dolabı bile doldurmayan kıyafetlerden bir elbise seçtim altına converse giyip odadan çıktım. Ama gözlüğüm yoktu ki.
"Benim gözlüğüm yok ki."
Yakasında duran gözlüğü verdi. Saçıma taç gibi taktım.
"Gözlüğü tanınmamak için takıyorsun ya hani. İşte o öyle yüzünü saklamıyor."
"Ha doğru."
"Ha ya."
Gözlüğü gözüme taktım. Camları renkli unisex gözlüklerdendi ve çok hoştu. Çokta farklı olmamıştım. Beni arayan bir insan kesinlikle fark ederdi. Yine de bu şekilde kendimi minicik güvende hissetmiştim. Evden çıktık. Asansöre binip aşağıya indik. Beni omzumdan gittiğim yönün tersine ittirerek yönlendirdi. Arabaya bindik. Hapisten çıkan mahkum gibi hissediyordum kendimi. İçimden kollarımı kocaman açıp havayı içime çekmek geliyordu ama fazla da olayı trajik göstermenin manası yoktu. Güzel göz arabayı çalıştırdı hemen radyoyu açtım. Çıkan şarkıya bağırarak eşlik etmeye başladım. Güzel göz güldü. Otobanda giderken direksiyonu hareket ettirmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIK GELİN (Devam ediyor)
Humor"Arabamda ne yapıyorsun? " "Düğünümden kaçıyorum ve sen yakışıklı beni kaçıran beyaz Bmwli prens oluyorsun." İşte bu hikaye böyle başladı. ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ Kovayı yere koyduktan sonra bir kovaya birde temizlik malzemesine bakmaya baş...