"Bir de bana en fazla ne olabilir ki diyordun. Hıh. Gördün mü işte Münevver Teyzemi?"
Arda aramızda kendi kendine başlattığı savaşa devam ediyordu. Güya Uraz'ı ondan çalmışım falan filan...
"Sana davrandığından daha kötü davranmadı emin ol." Dedi Uraz. Beni koruyan sevdiceğim. Adeta gözlerimden çıkan kalpler ile sırıtarak ona baktım.
"Hayır yani aşkım bana ne yaptı ki? Yemek vermedi, kapıda tek ayak üstünde bekletti, 5 milyon kez bu su soğuk, bu su sıcak, bu su ılık diye diye su getirtti, azıcık minnacık tersledi. O kadar yani." Dedi Arda burnunu havaya dikerek.
Kendimi tutamayarak güldüm.
"Şu an halime şükrediyorum."
Arda bana dil çıkardı.
"Sus kız zilli sarışın. Eminim beni senden daha çok seviyordur."
"Bak bu cümle başlı başına yanlış. Cümleye seven kim sorusunu soruyoruz. Münevver Hanım Teyze cevabını alamıyoruz. Çünkü onun bu dünyada sevebileceği biri olduğu çok büyük bir muamma. O kızar, döver ama sevmez. Sonra cümleye kimi sorusunu soruyoruz. Ben yani sen çıkıyor cevap. Eee Münevver Hanım Teyze'nin birini sevmesi ile birinin seni sevme olasılığı amansız bir savaşa giriyor. Çok da zorlamaya gerek kalmıyor çünkü her ikisinin de olasılığı sıfır canım."
Arda yüzünü buruşturuyor.
"Bir sarışın için fazla uzun bir cümle. Hem yanlış olan sensin bir kere hıh."
Burnunu havaya dikip devam ediyor;
"Uraz aşkım beni seviyor. Sonra Elis de beni seviyor değil mi Elis? Hem bak benim ailem çok sevecendir. Hiç Uraz'ın ki gibi değil. Seni hemen severler."
Elis baygın bakışlar ile kafasını telefondan kaldırıp Arda'ya baktı.
"Ailenin sevecen olması ne hoş. Senin ve gelecekteki gelinlerinin adına sevindim."
Dedi samimiyetsizce. Arda yüz yılın en yüzsüzü ödülü için yarışıyormuş gibi sırıtmasından ödün vermedi.
"Kendin için sevinmen ne kadar garip. Ama olsun ben seni egoist de olsan kabullenirim. Hiç sorun değil."
Elis nefesini verip gözlerini devirdi.
"Kendi kendine gelin güvey olmanın da bu kadarı yani."
Arda omuz silkti.
"Susar mısın ben şu an düğün davetiyelerimizi düşünüyorum."
Onların bu halini Uraz ile gülerek izliyorduk.
"Yakında seni peşimde takıntılı bir sapık var diye şikayet edeceğim Arda."
"Hapishaneye don atlet getirme bahanesi ile iç çamaşırlarıma dokunacaksın demek. Pembe odaya gideceksek ömür boyu kalmaya razıyım."
Elis sinirden kıpkırmızı olurken etrafta atacak bir şeyler aradı. Küllüğü iki kez Arda'nın kafasına vurdu.
"Yavşak!"
Sinirle kalkıp lavaboya giderken Arda pişkin pişkin sırıtıyordu.
"Beni seviyor işte. Ben onu haşin hali ile kabulleniyorum. Tamam dört kez çıkma teklifimi reddetmiş olabilir ama onuncuyu kabul edecek."
Uraz gülerken alay ile Arda'ya baktı.
"Oğlum Osmanlı bile Viyana'yı iki defa deneyip alamayınca kuşatmayı bıraktı. Vazgeç artık."
Arda bozulmak bir yana kafasını kaldırıp sırıtarak Uraz'a baktı.
"Viyana bizim olsaydı ne olurdu bilmiyorum ama Elis benim olursa çok güzel olacak. Her gün teklif eder bıktırırım olmadı kelime oyunu oynar o hayır dedikçe ben evet derim en sonunda hayır dediğimde evet der."
Göz kırptı. Bu sırada Elis gelip oturmuştu. Kahvelerimizi içtikten sonra Arda hesabı Uraz'a kitleyip masadan kaçtı. Biz de ayaklanıp dışarı çıkarken Arda yanımıza gelmişti. Uraz ona ters ters bakarken Arda yine umursamadı ve Elis'e sessizce yaklaşıp koluna girdi. Elis çığlık atıp sağına baktı. Korkusu yerini öfkeye bırakırken Arda hala gevşekçe sırıtıyordu.
"Korkma bebeğim benim, en sevdiğin aşkın."
"Komşunun o muhteşem akılı çocuğunu bile daha çok sevdiğime emin olabilirsin."
"Aaa şimdi gidip o komşu çocuğunu dövmem gerekirdi ama ben modern bir erkeğim. Kadınımı sıkmam."
"Modern misin yoksa korkak mı?" Dedi Uraz Arda'nın ensesine vururken.
"Arkadaşım lütfen bizi bölmez misin?"
Onaylamaz bakışlar ve sesler ile durdu ve Elis'i de durdurdu.
"Aşkım sevgilim olur musun?"
Elis sinirle nefesini verdi.
"Aşkım deme bana."
"Pekala bal böcüğüm."
Elis dişlerinin arasından tıslayarak "Hayır." Dedi.
Arda sırıtmaya devam ediyordu.
"Huysuzum sevgilim olur musun?"
Gün içindeki yedinci soruşunu da tamamlamış bulunuyordu. Gerçekten de dediği gibi on defaya kadar deneyecekti demek ki.
Biz Arda'nın sekizinci kez denemeye hazırlandığını fark ederken Elis'in cevabı Arda'yı arkadaki süs havuzuna atmak olmuştu. Şaşkınlıkla açılan ağzımı elimle kapattım. Uraz da şaşkınlık konusunda benden farksızdı.
Arda havuzda doğrulup gözlerini sildi. Elis eli belinde sinirle Arda'ya bakıyordu.
Artık Arda'nın sinirleneceğini düşünüyordum. Ama o her zaman ki gibi yanılttı...
"Bak sırılsıklam aşığım sana görmüyor musun hala?"
Elis'in yüzü yavaşça yumuşadı. Kendini tutamayıp güldü. Kafasını iki yana sallarken ağızlarımızı tekrar açık bırakacak cümleyi söyledi.
"Kabul ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIK GELİN (Devam ediyor)
Юмор"Arabamda ne yapıyorsun? " "Düğünümden kaçıyorum ve sen yakışıklı beni kaçıran beyaz Bmwli prens oluyorsun." İşte bu hikaye böyle başladı. ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ ♡ Kovayı yere koyduktan sonra bir kovaya birde temizlik malzemesine bakmaya baş...