Bölüm 28 "Islak pardon"

7.2K 481 17
                                    


"Ejderhalar gerçek bir kere."

Burnumu havaya diktim.

"Efsane onlar."

Dedi Uraz bıkkınca.

"Kanıtla o zaman."

"Sen gerçek olduğunu kanıtla."

"Şey..."

"Noldu? Sesin içine kaçtı sanki."

Göz kırptı.

"Sus ya işine bak."

Gülüp tavukları kesmeye devam etti. Akşama doğru Elis ve Arda gelecekti. Elis'i çok özlemiştim. Normalde bir kaç günden fazla ayrı kalamazdık.

"Sende yardım etsen hani diyorum."

"Yemek konusunda? Emin misin? Son kararın mı?"

Yüzünü buruşturdu.

"Lafımı geri aldım. Toplu zehirlenme yaşamayalım şimdi durduk yere. "

Kafamı onaylarcasına sallayıp tezgaha oturarak ve ayaklarımı sallayarak elmamı yemeye devam ettim.

"Toz al bari."

"Yok ya canım hiç istemedi."

"Asel."

Dedi uyarıcı şekilde. Dudağımı büzdüm.

"Elmam bitsin bari."

"Bitti zaten iki saattir boş boş ısırıp duruyorsun."

Pufladım ve çöpe atıp tezgahtan indim. Kilerden malzemeleri aldım. Bezi yıkayıp toz almaya başladım.

"Yine sizlerleyim dostlarım. Biliyorum beni çok özlediniz. Ama kusura bakmayın ben sizi hiç mi hiç özlemedim. Bir kere ellerime zarar veriyorsunuz. Aramızda ki ilişki artık faydalı değil. Sizden daha fazla saklamaya devam edemeyeceğim. Ben vileda sopasına aşığım."

"Oysaki ben bana aşık olduğunu sanıyordum. Demek ki beni aldatıyormuşsun."

Arkamdan gelen ses ile yerimden zıpladım.

"Dile geldiler."

Arkamı dönüp baktım. Elimi kalbime koyup nefesimi verdim. Ay tövbee yarabbi sonunda konuşmaya başladılar sanmıştım.

"Uraz ya."

Omzuna vurdum. Güldü.

"Onlarla konuştuğuna göre cevap vermelerini beklemen gerekirdi."

"Hı sen çok biliyorsun."

Dil çıkarıp temizliğe devam ettim. Uraz'da oturup beni izledi. Böylece temizlik malzemeleri ile olan ilişkim de yarıda kaldı.

Bir saat sonra temizlik bittiğinde ben de bitmiştim. Vicdansız Uraz kalkıp yardım filan etmemişti. Her şey bittikten sonra duşa girdim. Çıkıp hazırlandıktan sonra her zaman ki gibi idare eder görünüyordum. Bu kıyafetlerden sıkılmıştım. Neyse ki Elis gelirken kıyafet ve makyaj malzemesi getirecekti. Her ne kadar Uraz'ın beni her halim ile sevdiğine olan inancım tam olsa da biraz daha özenli olmalıydım. Aramızda ki şey ne kadar devam edecekti bilmiyordum fakat her geçen gün sanki biraz daha birbirimize bağlanıyormuşuz gibi hissediyordum. Şu ana kadar diğer şeyleri düşünmemeye karar vermiştim fakat Elis ile konuşmam gerçekleri bir kez daha hatırlatmıştı. Elis eski hayatımdaki önemli kişilerdendi ve o bana bahsetmeyeceğim dediğim şeyleri hatırlatıyordu. Kapı çaldığında koşarak odadan çıktım. Elis'im gelmişti.

"Ben açarım!"

Hızlıca kapıyı açtım. Doğru tahmin etmiştim gelen Elis'di. Elinde ki çantayı bırakıp sarıldı. Ben de hemen sıkıca sarılmıştım. Uraz kollarını bağlayıp, duvara koluna doğru yaslanmış bizi izliyordu. Bir kaç saniye sağa sola sallanarak sarıldık.

"Çok merak ettim. Bir şey soracağım. Neden sarılırken sallanıyorsunuz?"

"Buna bilim adamlarının bile cevap verebileceğini sanmıyorum."

Dedi Elis benden ayrılırken. Sonra da Uraz ile selamlaştılar. Çantayı kapıp odama gittim. Kapının girişine sonra incelemek için bıraktım. Tekrar salona geçtiğim de kapı tekrar çalmıştı.

Uraz "Bu sefer benimki." Diyip kalktı ve kapıya gitti.

Elis'in yanına oturup yanaklarını sıktım. Şu an Arda'yı karşılamak için kıymetli popomu kaldıramayacaktım. Kapıdan gelen gürültü ile Arda'nın geldiğine emin olmuştum. İçeriye sırıtarak girdi. Gözleri Elis'i bulduğunda gözlerini büyüttü.

"Aşağıda beni ezen kız."

Elis göz devirdi.

"Senin vücudun benim arabama çarptı."

"Üstüme iyilik sağlık birde kendini haklı çıkarıyor cık cık."

Elis bıkkın bıkkın konuşurken, Arda da her zaman üstünde olan muzipliği vardı.

"Otoparkta salına salına yürüyen de hata tabi ki."

Elis kollarını bağlarken gözlerini kıstı.

"Fren yerine gaza bastım demiyor da."

Elis ağzını açmışken diyecek bir şey bulamadı ve tekrar kapattı.

"Haklıyım değil mi? Hadi özür dile de senin gibi tatlı kızla olayı tatlıya bağlayalım."

Arda tüm laubaliliği ile Elis'in yanına oturdu. Elis ofladı.

"Haklı olduğunu sanmıyorum."

"Ama ben sanıyorum."

"Pardon." Dedi bıkkınca. Bu mevzudan sıkıldığı belliydi. Demek ki aşağıda da bir şeyler konuşmuşlardı.

"Ama kuru kuru pardon denilmez ki."

Kaşlarını kaldırdı.

"Kuru kuru pardon denilmez öyle mi?"

Arda sırıtarak kafasını salladı.

"Hıhı. Mesela bir öpücük.."

O konuşmaya devam ederken Elis sehpanın üstünde ki suyu alıp Arda'nın başından aşağıya döktü. Ve gülümsedi.

"Al sana ıslak pardon."


KAÇIK GELİN (Devam ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin