Bölüm 14 "Pazar"

8.5K 577 63
                                    


Bağırışlar ve kalabalık. Pazarın benim için anlamı tam olarak bu iki kelimeydi. Annesinin elini çekiştiren ve ağlayan çocuklar, ayağımı ezip geçen pazar arabası  ve pazarcıların birbirini bastırmak için gittikçe yükselen sesleri. Korku dolu bakışlarını çevremde gezdirdikten sonra hemen Uraz'ın koluna girdim. Ortam beni fazlasıyla korkutuyordu. Sebze tezgahlarının arasına girmiştik. 

"Hıyar 2 TL"

"Aa Uraz bak 2 TL değer biçmişler sana."

"Ne 2 TL si?"
 
 İşaret parmağımla salatalıkların üstünde ki kartonu işaret ettim. Sahte bir kahkaha attı ve yüzünü asıp önüne döndü. Onun aksine gerçek bir kahkaha attım ve yanağını sıktım. Eee hep o mu benim burnumu sıkacaktı? Hafifçe elime vurdu. Domates tezgahının önünde durduk Uraz bir domates alıp kokladı sonrada poşet istedi. Kollarımı bağlamış Uraz'a bakıyordum. Domatesleri poşete doldurdu ve adama uzattı. Adam eski zamandan kalma tartıyla ölçtü ve Uraz'a uzattı. Uraz aldıktan sonra bozuklukları adama verdi ve tekrar yürümeye başladık. 'Hıyar' tezgahının önünde durduk.

"Aa bak bunu ben seçerim nede olsa hıyar seçme konusunda ne kadar iyi olduğum senden anlaşılıyor."

Poşeti Uraz'ın elinden aldım ve gülerek önümdeki salatalıkları poşete koymaya başladım. Elimi tutup durdurdu beni ve poşeti elimden aldı.

"Çürük çarık ne varsa koydun."

"İlk kez pazara geliyoruz herhalde. Daha önce senin dışında hıyar seçtiğim mi oldu be benim? Çok biliyorsan kendin yap."

Elimi belime koydum ve burnumu havaya diktim.

"İş bana laf sokma olunca profesyonel kesiliyorsun ama. Hıyarmış."

Yanında bir kıkırtı duyunca o tarafa baktım.

"Ah ne kadar da bizim gençliğimize benziyorlar Mustafa Bey değil mi?"
 
Kadın arkasında duran adama gülümseyerek baktı. Adamda gözlerinin içine ulaşan gülümsemeyle önce kadına sonra bize baktı.

"Öyle öyle. Çokta yakışıyorlar aynı bizim gibi."

Kafamı kaldırıp yaşlı çifti izleyen Uraz'a baktım. O da kafasını hafifçe eğip bana baktığında göz göze geldik. Boğazımı temizleyip önüme döndüm. Bir an ikimizin karşımızdaki çift yaşında olduğunu düşündüm. Biz anca huysuz bir çift olurduk. Ben yine çayı ona demletirdim o da beni yemek vermemek ile tehdit ederek temizlik yaptırırdı. Yada ben düşer kendimi sakatlardım o da bana bakardı. Veya yaşımıza bakmaksızın lunaparka gider ben onu yine atlı karıncaya bindirirdim zorla elimizde ki bastona bakmaksızın o da bana ceza olarak korku tüneline sürüklerdi. Gece korkar ona sığınırdım yine. Gözlerimi kırpıştırdım. Çoktan işini halledip ilerleyen Uraz'ı görünce bağırıp koştum. Hemen ona yetişip koluna girdim. Sadece kaybolma korkusundan. Adama bak beni yamyamların eline bırakıyordu. 

 Bir süre daha sebze tezgahlarının arasında dolanmış ve gerekli şeyleri almıştık. Ben önüme geleni torbaya atmış Uraz söylenerek onları çıkarmıştı. Meyve tezgahının önünde durduğumuzda muz seçip poşete koydum. Yanında elma ve armutlar vardı. Yeşil elmaları da poşete koyarken Uraz elinde ağır poşetlerle beni izliyordu. Hayret ki beyimiz seçtiklerime laf söylememişti. Tam armuta geçmiştim ki Uraz beni şaşırtmayarak uyardı ve elindekileri yere bırakıp armut koyduğum poşeti elimden aldı ve koyduklarımı boşalttı.

"Ne yapıyorsun ya?"

Diye cırladım. O kadar seçmiştim. Adama bak birde tüm poşeti boşaltmıştı. İnsan azıcık naziklikten bırakırdı.

"Beceremiyorsun koyduklarına bak."

Kollarımı bağladım ve gözlerimi kıstım. O havalı saçlarını yolmak istiyordum.

"Ee normal tabi armudun iyisini seçememem. Ne demişler armudun iyisini 'ayılar' bilir."

 Tersçe bakınca dil çıkardım. Tezgahın başındaki kadında ikimize bakıp güldü.

"Yeni evlisiniz herhalde."

Ağzımı tam açmıştım ki Uraz doğruldu ve poşeti genç yaşlardaki kadına uzattı.

"Evet. Daha canım cicim aylarındayız. Yoksa bu cadı çekilmez."

İşaret parmağımla kendimi işaret ettim.

"Sensin cadı be!"

Diye cırladım. Kız bize gülerken Uraz saçlarımı karıştırdı. Eline vurdum.

"Ellerin kirli ya."

Güldü ve kıza parayı uzatıp poşetleri aldı. Yere bıraktıklarını da yüklendi.

"Para üstünü alır mısın canım?"

Dedi sırıtarak.

"Tabi cicim tabi."

Parayı aldım ve yürümeye başladık. Evli değiliz dememişti. Üstelik benim çekilmez olduğumu ima etmişti. Hangi birine tepki vereceğimi şaşırmıştım artık.

"İkizlere takke! İkizlere takke! Abla al şu ikizlere bir takke."

Tezgahın üstüne çıkmış adama baktım. Etrafıma baktım adam bana bakıyordu.

"Ne ikizi ya?"

Uraz çapkınca güldü ve kaş gözle göğüslerimi işaret etti.

"Göğüslerini diyor."

"Ha."

Ağzım açık kalırken. Poşetten domates alıp adama fırlattım.

"Sapık!"

Adam alnında patlayan domatesi eliyle sildi.
 
"Ne yapıyorsun abla ya işim bu."

 Söylene söylene yürürken Uraz peşimden gülerek geliyordu.

"O nasıl bir isabetti ya adamı tam alnından vurdun."

Kahkaha attı. Elimi poşete uzattım.

"Şimdi de seni vuracağım alnından."

"Aman aman bundan sonra etrafta domates varken seni sinirlendirmemeliyim."

Pazardan çıkıp arabaya geldik.

"Anahtarı cebimden alsana."

"Niye ben alıyormuşum?"

Poşetleri hafif kaldırıp gösterdi. Arka cebine elimi soktum.

"Biliyorum dayanılmaz bir popom var ama sen daha fazla ırzına geçmeden ön cepte olduğunu söyleyeyim."

"Hah çok meraklıyım zaten senin o koca popona."

Irzına geçme dedi ya. İyice arsızlaştı mı yoksa bana mı öyle geliyor? Sapık güzel göz. Elimi ön cebine attım. Telefonu elimle itip biraz daha cebine soktum elimi. Elim sert bir şeye değdi. Heh bulmuştum.

"Buldum." 
  
Dedim. Uraz bir kez daha kahkaha attı.

"Yok o başka kapının anahtarı."

Önce boş bulunduktan sonra çığlık atıp elimi çektim. İmasına kızarırken o gülmeye devam ediyordu.

"Bak geliyor domates."

Yanağımı öptü.

"Domatesten kastın buysa canıma minnet.  Kırmızılıkta domatesle yarışıyorlar."

Sol elindeki poşetleri sağ eline geçirdi anahtarı alıp arabanın kilidini açtı. Bende bagajı açtım ve o sırıtan yüzüyle poşetleri bagaja koydu. Bende biraz somurtur birazda kızarık halde arabaya bindim. Elimi sıcak yanaklarıma koydum, soğuk ellerimin sıcak yanağımı soğutmasını dileyerek. Beni öpmüştü üstelik kalbim de onunla birlikte hızlanmıştı. Bu kalbe ne oluyordu şimdi, hayret bir şey.




KAÇIK GELİN (Devam ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin