24

6.4K 561 209
                                    

Günün ikinci bölümü! 23'u okumdan gelmeyin lütfenn.

Not: müzik bölümüyle alakalı pek bir bilgim olmadığından sizlerin affına sığınarak kendimce bir şeyler yazıyorum. Eğer bir hatamız olursa şimdiden affola. Yine de söylemek istedim. :")
-

Okula gitmeden önce ailemin yanına, lokantaya doğru uğrarken aslında ne için geldiğimi ben de çok iyi biliyordum. Toygar'ın bana hediye ettiği keman.

"Hazırlandın mı kızım?" Babamın sesini duymamla başımı onaylarcasına sallarken "hazırım," diye yanıtladım. Bugün evden biraz erken çıkmıştım ve nedenini de daha biraz önce söylemiştim.

Gözlerim boş lokantanın çevresinde merakla gezinirken "kız!" diye seslenen annemin sesiyle neredeyse yerimden zıplıyordum. "Bu ne bakayım böyle?"

Hızla annemin yanına, mutfağa doğru ilerlerken buzdolabının yanına konmuş Toygar'ın hediye ettiği keman çantasını görmemle duraksadım. Aslında zaten bulmayı istediğim şey buydu fakat burada bu şekil bulacağımı ummamıştım. Toygar ne ara buraya bırakmıştı ki?

"Bu ne?" Diye sordu annem tekrardan işaret parmağıyla gösterirken.

"Keman çantası."

"Onu ben de görebiliyorum şaşkın kız. Sanki mutfağımız çok genişmiş gibi bir de..." birden sustu ve ellerini beline yerleştirip bana doğru şüpheyle baktı. "Ne zamandır bu burda? Ve bunu sen ne ara aldın bakayım?"

Yeni uykumdan uyanırmış gibi olurken anneme doğru ilgisiz bir bakış attım ve "hiç," diyerek keman çantasını kaptığım gibi "neyse, ben okula gecikiyorum!" Deyip mutfaktan hızla çıkarak lokantadan ayrıldım.

Kaldırımda hızla yürümeye başlarken aslında bunun bir yalan olduğunu çok iyi biliyordum. Okula falan gecikmiyordum.

Biraz yürüdükten sonra gördüğüm rastgele bir binanın girişindeki merdivenlerde oturdum ve keman çantasını kucağıma yerleştirerek gülümsemeden edemedim. "Salak." Ceketimdeki küçük anahtarı çıkardım ve kilidini açarak kapağını kaldırdım.

Gördüğüm manzara sonucu kendi kendime konuşamadan edemedim. "Neden bu kadar güzelsin?" Her keman benim gözümde güzeldi fakat bunun ayrı bir güzelliği vardı. Üzerinde birkaç tane de yıldız deseni vardı. Sanki özel olarak yaptırılmış gibiydi.

O kadar güzel geliyordu ki gözüme, Toygar'a geri verdiğim gün bile bir anlığına pişman olmuş gibi hissetmiştim. Evet, gururumu bir kenara bırakarak hissetmiştim bunu.

Ellerimi kemanın tellerinin üzerine doğru götürüp birkaç kere vurdum ve gülmemek için heyecanla dudaklarımı ısırdım. Çalmamak için kendimi zor tutuyordum. Nedense içim kıpır kıpır olmuştu.

Kemanla aşk yaşamayı sonunda kesip tam kapağını geri kapatıyordum ki kutunun en kenarında duran küçük bir kâğıt parçasıyla duraksayıp kaşlarım çatıldı. Kare şeklinde, küçük beyaz bir kâğıt parçasıydı bu.

Tereddüt içinde elime alıp yazılı olan tarafını görmemle okumaya başladım. "Ona can verecek bir diğer yıldızın varlığından habersiz yaşamını sürdürdü. Ta ki onu bulana kadar."

Nefesimi tuttuğumdan bile habersiz elimdeki nota doğru bakıyordum kalbim hızlı hızlı atarken. Her şeyden önce kendime bunu sormak istiyordum. 'Sana ne oluyor Masal?'

Yutkundum ve notu cebime koyup kemanın kapağını geri kapatarak hızla ayağa kalktım. Bu gidişle gerçekten de okula geç kalacaktım.

•••

Bu dersimiz piyano odasındaydı. Hocamız bize piyano ile ilgili temel bilgilerden oluşan birkaç şeyi söylerken benim aklım ise bambaşka bir yerde gibiydi. Gibi mi? Direkt bambaşka bir yerdeydi desem daha doğru olurdu hatta!

Toygar, her ne kadar ustaca piyano çalsa da hocayı pürdikkat dinlemekteydi. Kaşları hafiften çatılmış, alnına düşmüş birkaç saç tutamını bile her zamanki yaptığı hareketiyle arkaya yollamamıştı. Kolları önünde kenetli bir şekilde üstün bir dikkatle hocayı dinliyordu. Sanki her detay onun için önemliymiş gibi, hiçbir şeyi kaçırmak istemiyormuş gibi.

"Pekala," hocamız piyanonun önünden ayrılıp hepimize doğru merakla bakarken "ilk kim çalmak ister?" Diye sordu heyecanla. "Yoksa hâlâ hiçbir fikriniz yok mu piyanoya karşı?"

Kimseden tek bir çıt bile çıkmazken bakışlarımı kaçırıp tam etrafa bakınıyordum ki, yakalandım!

"Sen!" Hocanın benimle çoktan bir göz kontağı kurduğunu görmemle duraksayıp yerimde kıpırdanmaya başladım. "Hadi, zaten halihazır olan notalarla bir şeyler çalabilirsin. Notaların yerini hâlâ bilmiyorum deme bana."

"Tabii ki de biliyorum."

"Hadi, geç öyleyse."

Ne yapacağımı bilemez bir şekilde parmaklarımı birbiri üstünde çıkarıp indirirken derince yutkunup karşımdaki piyanoya doğru bakmaya başladım. Gittikçe gözümde büyüyordu! Notaların yerlerini her ne kadar bilsem de piyano çalabilecek bir kabiliyette olduğumu düşünmüyordum. Hocamızın da sert yapısı yüzünden bir anlık gözüm korkarken sınıftakilerin bana olan meraklı bakışları eşliğinde tam ilk adımımı atıyordum ki Toygar'ın sesini işitmemle duraksadım.

Toygar, sağ elini kaldırıp öne doğru bir adım atarken "ilk ben çalabilir miyim?" Diye sordu ve ilk bana ardından da hocamıza doğru gülümseyerek baktı.

Ben ne yapacağımı bilemez bir şekilde gerisin geri adım atarken birden hocamızın "öyleyse ikiniz çalın," demesiyle gözlerim kocaman açıldı.

Toygar'a doğru, "senin piyano çalabildiğini biliyorum," dedi ve bana doğru döndü. "Masal çalarken sen de onun hatalarını örtmeye çalış öyleyse. Hem de yardımlaşmış olursunuz."

Sınıfta küçük bir uğultu koparken Toygar'ın bakışları beni buldu ve beraberce piyanoya doğru ilerlemeye başladık. Bana çekmiş olduğu sandalyeye geçip oturdum ve o da hemen yanımdaki yerini aldı.

Gözlerim önümüzdeki parçaların bulunduğu deftere doğru kaydığında Toygar ise sanki her parçanın yerini biliyormuş gibi sayfaları hızla çevirdi ve bir parçanın üzerinde durunca şaşkınlıkla ona doğru döndüm. Bana bir masal anlat baba, mı?

Daha seçtiği parçanın şokunu atlatamamıştım ki "bu kolay," diye mırıldandı ve genzimi temizleyip notalara doğru bakmaya başladım büyük bir dikkatle. Bunu yapabilirdim.

İlk notaya doğru bastım ve devamında da diğerleri geldi. Notalarım yavaş yavaş bir şekil almaya başladığında Toygar ise ara ara dahil olarak bana yardım etmekteydi.

Bakışlarını üzerimde hissedip bir anlığına ona doğru döndüğümde göz göze gelmemiz sonucu yanlışlıkla başka bir notaya basmamla afalladım ve içimden kendime küfürler ede ede parmaklarımı indirdim. Toygar hiç bozuntuya vermeden kontrolü artık kendisi alırken omzumu indirip bu sefer de ben onu seyretmeye başladım.

Çok güzel çalıyordu. Tek bir pürüz bile yoktu. Gözlerim istemsiz, bu kadar yakınımda olmasından kaynaklı yüzüne doğru kaydığında onun hiç notalara bile bakmadan çaldığını fark edince bir anlık yaşadığım şaşkınlığımla birlikte parçayı çalışı bitti ve bana doğru gülümseyerek baktı. "Güzel işti."

"Teşekkür ederim."

"Ne için?"

Sorusu araya giren hocamız yüzünden askıya alınmak zorunda kalırken susup ayağa kalktım ve yerime geçtim. Bizden sonra başka öğrenciler piyanonun önünde yerini almaya başlarken Toygar'la tekrardan küçük bir bakışma yaşayıp önüme döndüm.

-
***ayyy bunlar çok tatlı olmaya başlamadı mi??

Şimdi Masal kızımız neden Toygar'a karşı böyle aşıkmış gibi davranıyor, demeyin. Ogrendigimiz üzere Toygar beyimiz lisede onda güzel bir etki bırakıp hayatından çıkmıştı. Aralarında her ne yaşanırsa yaşansın o günlerin heyecanı yüzünden Masal kızımız böyle davranıyor. Yoksa bir tarafı hâlâ ona kırgın tabii ki.

Sonraki bölümler aksiyonlu falan cart curtlu off heyecanla bekleyin<3 sınav haftamdayim ama gereken önemi yine de vermeye çalışacağım. Hepinizi yedim.

CANSIZ YILDIZLAR | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin