52

3.7K 340 152
                                    

HELLOO! Oylamazsanız yerim sizi.

İyi okumalar. Muah.
-

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey boş bir tavan olmuştu. Başımdaki feci ağrı yüzünden gözlerimi sıkıca yumup açmak zorunda kaldım.

Ellerim şakaklarıma doğru gitti. Neler olduğunu hatırlamaya çalıştım fakat asla aklıma ne olduğu gelmedi. Ki zaten hatırlamaya çalışmam, şu an için imkansızdı çünkü başım feci derecede ağrıyordu. Hatırlamak için zorlamam hiçbir işe yaramayacaktı.

Sırtımdaki yumuşaklığı hissettim. Sanırım bir koltuğun üzerinde olmalıydım. Çünkü sağ kolumda hissettiğim birkaç yastık vardı ve vücudumun hareketleri kısıtlıydı.

Birkaç saniye öylece olduğum yerde kaldım. Sonrasında güç alıp yerimde, dirseklerimden yardım alarak doğrulmaya çalıştım.

İlk önce bulunduğum ortamın ne olduğunu çıkarmaya çalıştım. Klasik, sıradan bir oturma odasıydı. Ortada bir orta sehpa vardı ve üzerinde bir bardak su vardı. Ağzım çok kuruydu fakat suyun içinde ne olduğunu bilmediğimden içmeyi kendimce reddettim.

Karşımda bir televizyon, iki yanında perdeleri kapalı camlar vardı. Küçük, şu anki durumda bulunduğumu hesaba katmazsak gerçekten de hoş bir oturma odasına benziyordu.

Koltukta oturur pozisyona gelip bir süre daha etrafı incelemeye başladım. Ardından zihnimi yoklayıp tekrardan nasıl buraya gelmiş olabileceğimi hatırlamaya çalıştım. Ancak o an, yaşananlar bir bir gözümün önüne bir flashback misali geldiğinde kalbimin korku dolu atışları neredeyse oldukça sessiz olan evi doldurmaya yetecekti.

Ara sokak.

Beni takip eden o manyak adam ve...

Boğuldum.

Her ne kadar bacaklarım titriyor da olsa hızla ayağa kalkıp etrafa temkinli bakışlar ata ata kapıya doğru yönelmeye başladım. Ancak yarı yolda, o adamın elinde bir yemek tepsisiyle belirmesiyle yüreğim ağzıma geldi ve histerik bir şekilde geriye doğru adımlamaya başladım.

Ellerim üzerimi yoklamaya başladı. Hayır, telefonum yanımda değildi! Veya almış mıydı? Hem olsa bile öylece önünde polisi aramama izin verir miydi ki?

Ağlayacak gibi oldum. Kapana kısıldığımı hissettim. Utku denen adam elindeki tepsiyi orta sehpanın üzerine bıraktı ve sanki her şey çok normalmiş gibi "uyanmışsın," dedi. Nefesimi tuttum ve tekrardan boğulduğumu hissettim.

"Senin amacın ne?" Diye mırıldandım korkuyla. "Benim burada ne işim var?"

Biraz önce kalktığım yeri gösterip "otur şöyle," dedi.

"Oturmuyorum!" Dedim tepkiyle. "Kimsin sen? Ne istiyorsun benden?!"

"Oturmayacak mısın yani?"

Kaçabilirim.

Evet evet.

Kapı önümde ve kaçabilirim.

Cevap bile vermeden kapıdan çıkmak için bir hamlede bulundum fakat anında beni yakalayarak buna engel oldu. Var gücümle bağırdım fakat asla bundan korkmadı. Beni koltuğun üzerine yatırdı ve tepemde öfkeyle durdu. "Otur!"

Yutkundum. Oturur pozisyona gelip koltuğun en dibine doğru kendimi neredeyse küçük yapacak kadar yapıştım. Artık ağlıyordum ve bu, elimde değildi.

Gözyaşları her aktığında yanağımı yaktı. Yüreğimi kasıp kavuran yangınlardan bahsetmiyordum bile.

Korkuyordum. Hem de hiç olmadığı kadar!

CANSIZ YILDIZLAR | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin